Avrupa askerlerinin zırhları daha güçlü olmasına rağmen Osmanlıya nasıl yenildiler?
Avrupa birlikleri özellikle şövalyeler ağır zırhlı askerlerdi. Zırhları kalın ve ağırdı yani kılıç kesmez ok geçmezdi.Osmanlının askerleri genellikle hafif zırhlı ya da kumaşdan yapılma kıyafet giyiyorlardı. Bu savaşları nasıl Osmanlı kazanıyordu savaş dengesi nasıl oluyordu?
Hocam öncelikle hangi dönemden bahsettiğiniz önemli. Mantık yürüterek spesifik bir dönem almadan genel bir değerlendirme de bulunmaya çalışacağım.
Ağır zırhlar bazı durumlar da düşünüldüğü gibi askerlere yarar vermeyebiliyor. Örneğin ağır zırh yüzünden askerlerin hareket kabiliyeti sınırlı hale geldiği gibi çok seri ve çevik hareketler yapamıyorlar. Buna ek olarak geçilmesi gereken nehir vs. olduğunda bu zırhlar ağırlık yapıp askerlerin boğulmasına da sebep olabiliyor. Hafif zırhlı askerler ise bu sayılanların tam tersi bir durumda savaşıyor.
Osmanlının belli bir dönem savaşlardakş başarısını dirayetli komutanlara, iyi organize olmuş ve örgütlenmiş askeri birliklere ve dönemin savaş teknolojisi neyse onunla donanmış olmalarına bağlayabiliriz. Ancak bu sayılan olumlu özellikler bütün Osmanlı tarihi için geçerli değildir.
Evet bu fazla basit oldu. Gene de zırhların ölümsüzlük kazandırmadığını anlayarak başlayalım. 14.yy'a kadar Asya ve Avrupa arasında zırh yapım teknikleri açısından önemli bir fark yoktu.
Kıyaslama bakımından bir Osmanlı kapıkulu sipahisini ele alalım:
Tüm Reklamları Kapat
16. yy Batı Avrupalı muadilini koyalım...
Evet göğüs göğüse savaşmak zorunda olsam ben alttakini seçerdim. Gene de yukarıdaki de pek zırhsız sayılmaz.
Bunlar en ağır zırhlar, hem Avrupa'da hem Osmanlı'da kumaş, deri, örme demir zırh ve bunların karışımları şeklinde zırhlar bulunuyordu -her birine resimler örnekler eklemek isterdim ancak buraya resim eklemek gerçekten ölüm- bu zırhlarının gelişimine etki eden pek çok faktör var. Soru bunlarla ilgili olmadığı için biraz hızlı geçeceğim.
Barut çağına kadar Avrupa savaş geleneği daima mızraklı piyade üzerinedir. Türk savaş geleneği(ve Türklerle etkileşimde bulunan-Türkler tarafından yönetilen bölge) ise atlı okçu üzerinedir. Gene Asya savaş geleneği temelde okçuluğa dayanır. Ağır süvari her iki tarafında ordularında daima bulunur ve aynı göreve sahiptir. Doğru zamanda can alıcı vuruşu yapmak. Lakin illaki ister ağır birlikler ister hafif birlikler olsun Türk ordularında her birimin ok atışı yapabiliyor(her savaşta gerek kalmaz ama bu beceri beklenir) olması gerekir. Çünkü askeri temel bunun üzerinedir. Bu yüzden eğri kılıçlar daha sık kullanılır, bu yüzden zırhlar hem görüş açısı hem omuz-göğüs-elleri okçuluğa göre kısıtlamayacak şekilde gelişecektir.
Tüm Reklamları Kapat
Bir diğer etken asker toplama usülleri ve üretim teknikleri olacaktır. 14.yy ve sonrasında Avrupa giderek artan bir yoğunlukta şehirleşmiş, nehir ağları ve kıtanın epey denizel olması sayesinde ticareti güçlenmiş, akarsuların güçlerini buhar motorları gibi kullanarak sanayileşmeyi arttırıyordu. Asya ise Avrupa'ya göre epey kırsal yoğunluktaydı. Bu yüzden Avrupa çoğu zanaatte daha ileri olacaktır. Bu arka planla zengin soylu sınıf epey pahalı olan levha zırhları elde ederken onların harcamalarıyla gelişen sanayi daha alt tabaka askerlere de belirli ölçüde zırh tedarik edebilecektir. Osmanlı'da ise ağır birlikler padişahın elinin altında ve padişahın hazinesinden donatılıp ücretleri ödeniyordu. Bu durumda sadece üretimi değil bakımı ve onarımı da çok zor olan bu tam plaka zırhlar fiyat-performans açısından daha dezavantajlı oluyordu. Zarar gören parçaları yenilemek ve bakımını yapmak kolay olan zırhlarda ısrarcı olundu. Bu sayede aynı masrafla daha fazla asker istihdam edilebiliyordu. Hem Çin hem Hindistan aslında plaka zırhları yapabiliyorken(örnekleri var ama aynı sebepten koymuyorum) yine Asya usülü lameller-Türkçe ne kullanacağımı bilemedim- kullanmışlardır. Çünkü asker toplama usülleri aynıdır. Daha kalabalık bir ordu, devletin kaynakları ile donatılır. Gene 16-17.yy Avrupa'sı giderek kişi başına demir üretiminde artış gösterecektir.
Diğer bir önemli konu ise bu plaka zırhların geliştiği dönemdir. Fark ettiysen 15-16.yy'lardan itibaren top-tüfek iyice savaş alanını domine etmeye başlamıştır. Bu gelişmeler zırhların muharebelerdeki konumunun sorgulanmasına sebep olmuştur. Plaka zırhlar aynı zamanda arkebüs misketlerinden korunabilme endişesiyle geliştirilmiştir. Bunu yer yer başarabilmiş(buraya yamulmuş ama delinmemiş bir zırh resmi koymuş farzet) yer yer başaramamıştır(burada da delinmişler olsun). Görüntüleri benzese de her biri aynı kalitede olmuyordu. İlerleyen dönemlerde zırhın kullanımı ve kullanım alanları giderek azalacaktı. Bunun sebebi sadece zırhların tüfekler tarafından delinebiliyor olması değildir. Fiyat-performans açısından zırhlı süvarilerin piyadelere göre iyice dezavantajlı konuma düşmesidir.
Savaş meydanına gelirsek, belirttiğim gibi Osmanlı zırh ve silah konusunda o kadar da savunmasız durumda değidi. Düzensiz birlikler hariç zırh kullanımı Avrupalı muassırları kadar olmasa da yeterli durumdaydı. Hafif birliklerin temel görevi düşmanı taciz etmekti. Evet belki doğrudan kafa kafaya çarpışsalar, şövalyeler kapıkulu süvarilerinden daha başarılı olabilirdi. Osmanlı asla düşman ağır süvarilerini yıpratmadan kendilerinin ağır süvarilerini savaş meydanına sokmamaya çalışacaktır. Örneğin Niğbolu Savaşı(ateşli silahlardan önceki savaşlara güzel bir örnek) hem piyade hem hafif süvari tacizinden sonra ağır süvari hücumuyla kazanılmıştır. Yaralanmış, yorulmuş, bunalmış yer yer atlarını kaybetmiş birlikler dinç birlikten daha zayıf kalacaktır. Aynı zamanda bu tacizlerle düşman birliklerini kışkırtarak moralini yıpratıp, düzensiz saldırılar yapmaya teşvik etmeye çalışacaktır. Savaş düzeni korumak tüm teçhizatların kalitesinden daha önemliydi. Bunu başarabildiği yerlerde büyük zaferler kazanmış başaramadığı yerlerde kaybetmiştir. Özellikle 15. yy Avrupa'sına karşı Osmanlı'nın en büyük avantajı Osmanlı merkezi bir orduya sahipken Avrupalıların çoğu ilk kez bir araya gelmiş nam uğruna savaşan asilzadeler ve onların birliklerinden oluşmasıydı. Gene belirtmek gerek, nasıl zırhlar savaş alanından kayboluyorsa 17.yy'a doğru yaklaştıkça oklar da fiyat performans açısından epey işlevsiz hale gelmiştir. Bir okçunun yıllarca eğitim ve idman ihtiyacı varken, tüfek kullanmak için bir kaç hafta yeterlidir. Yani ilerleyen zaman her iki savaş geleneğini de değişime zorladı. Ancak Avrupa savaş geleneği daha başarılı oldu. Tabi soru bu kısmı içermiyor.
Gelelim Osmanlı'nın klasik dönemi boyunca Avrupa karşısındaki üstünlüğüne... Uzun bir süre toprak ele geçirme konusunda ilerleme kaydeden tarafın Osmanlı olduğu açıktır. Osmanlı ordusu pek çok konuda dönelere ve kişilere göre Avrupalılarca iltifata ve küçümsemeye tabi tutulmuştur. Ancak her zaman geri hizmet birlikleri övgü aldı. Osmanlı esas üstünlüğünü lojistik üzerinden sağlamıştır. Özellikle batı seferlerinde merkezi yönetimin etkinliği sayesinde sefer güzergahı boyunca asker ikmalleri, pazarlar, toplanma noktaları, geri hizmet birlikleri Gayri Müslim tebaayı da dahil ederek, hatta yer yer yabancıları kullanarak olabildiğince iyi organize edilmiştir. Asla kendi topraklarını ordusuna yağmalatmaması(orta çağda orduların kendi ülkelerinin köylerini, kasabalarını yağmalaması sık görülür) ve katı kuralları bu işi kolaylaştırmıştır. Örneğin 4. Murat Bağdat seferinde ordunun güzergahındaki karları küretmeyi ihmal ettiği için bir kadıyı astırmıştır. Böylece ordu olabilecek en kalabalık, hızlı ve yüksek moralli halde savaşa sokulabiliyordu. Bu avantaj gene 17.yy ve sonraki gelişmeler ile Osmanlı'nın elinden yitecektir.
331 görüntülenme
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
2
Şikayet
Et
Mantık Hatası
0
Paylaş
Alıntıla
Alıntıları Göster
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Giriş Yap ve Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz
denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından
yayınlanan
makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru
olup
olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu
platformda
yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti
etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla
işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla
platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim
Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç
katın.
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Türkiye'nin bilim geleceğine 2024'te de Evrim Ağacı ile katkıda bulunun!
Bu yıl sayfamızda gezdiniz.
Evrim Ağacı olarak, 2024 yılında da Türkiye'de bilim iletişimini daha da genişletmek istiyoruz. Ancak bu hedefe ulaşabilmek için sizin gibi bilimseverlerin maddi desteğine ihtiyacımız var. Reklamlar yeterli değil! Dolayısıyla sadece sizin katkılarınızla Türkiye'nin en büyük bilim platformunu daha da ileriye taşıyabiliriz. 2024 yılında da bize destek olarak bu yolculuğumuza ortak olabilirsiniz. Tek seferlik destek olun veya daha iyisi, aylık destekçilerimiz
arasına şimdi katılın.
“Bir zamanlar çok bilge, az bilgiliydik. Şimdi devasa bilgiye sahibiz; ancak bunca bilgiyle baş edecek bilgeliğe sahip miyiz?” Jonas Salk
Bilim İçin 30 Saniyeniz Var mı?
Evrim Ağacı, tamamen okur ve izleyen
desteğiyle sürdürülen, bağımsız bir bilim oluşumu.
Ücretsiz bir Evrim Ağacı üyeliği oluşturmanın çok sayıda
avantajından
biri, sitedeki reklamları %50 oranında azaltmak (destekçilerimiz arasına katılarak
reklamların %100'ünü kapatabilirsiniz). Evrim Ağacı'nda geçirdiğiniz zamanı
zenginleştirmek için, sadece 30 saniyenizi ayırarak üye olun (üyeyseniz, giriş
yapmanızı tavsiye ederiz).