Yıllardır tartışılan ve insanların dünya görüşü ve inançlarına göre yanıtın değiştiği bir soru. Bu tür konuların ve özellikle tarihi sorunsalların ne yazık ki objektif bir yanıtı olamaz. Türkiye'de tarihçiler ve edebiyatçılar genelde yanlıdır, subjektiftir ve ideolojiktir. Bu soruya da dindar çevreler kendi açılarında bakarak cevap verecek, daha seküler bir düşüncedeki çevreler daha farklı cevap verecektir. Objektif olabilmek için insani olmanın dışına çıkmak gerekir. Belki Türk olmayan bir bilim adamı bu konuları incelese objektif bir yorumda bulunabilir ama o insanın bile bilinç altının ve yetişme tarzının bu yorumuna etki etmeyeceğini kimse iddia edemez. Çünkü bu konu insanların kişiliğinde en önemli etkenler olan milliyetçilik ve inanç kapsamına girmektedir.
Konuyla ilgili düşüncelerimi yine de yazayım.
Öncelikle İslam öncesi Türklerin yazılı eserleri yok gibi bir şey bazı yazıtlar bulundu o kadar. O dönemde sözlü edebiyat yaygın. Yazılı edebiyatla İslamla birlikte tanıştık ve önce Farsların edebiyat anlayışını sonra Araplarınkini taklit ettik. O dönemde bu olay çok tartışıldı ama Selçuklu tamamen Fars kültürüne angaje olmuş gibiydi. Tarihte Orhun yazıtlarına baktığımızda Türklerin Çin'le olan ilişkilerinde Çin içinde asimile olma aşamasına gelindiği görülüyor, kavimler göçü Avrupa Hun devleti içindeki Türk topluluklarının Avrupa'da benliklerini kaybetmeleri, İslamlaşma sonrası Fars ve Arap dil ve kültürüne kayma, Rusların 1850'li yıllarda başlayan Orta Asya devletlerinde kültürel ve ırksal dejenerasyonları sonuçları, Osmanlıda Batılılaşma tartışmaları gibi bir çok kültürel olay göz önünde bulundurulduğunda bir Türklerin çok kolay başka milletlere angaje olduğumuz anlaşılıyor. Türk coğrafyasında tarihte bir çok kez bu şekilde kültürel etkileşim meydana gelmiş. Yani konunun ne kültür açısında ne de dil açısından Türklerin İslam'la tanışmasıyla ilgisi yok. Bu tamamen kültürel etkileşimle ilgili. Türkçede sandığınızdan fazla Rumca, Ermenice, Süryanice gibi dillerden kelimeler var bu zamanında dilimize giren Türkçe sandığımız fakat aslen Çince, Moğolca olan kelimeler var. Bunlar günlük hayatta bu milletlerle etnik kaynaşmanın bir sonucu ve gayet normal. Kültür olarak da farklı değil bizim kendi kültürümüze ait bildiğimiz nice gelenek, görenek, yemek, düğün vs şu an kötü gözle bakılan milletlerden alınmış.
Dolayısıyla Tarihte gerçekleşmiş bu tür olayları tek bir değişkenle ele alıp yorumlamak yanlış ve yanlı anlamlar çıkarmaya sebep olacaktır ya da tam tersi yanlış ve yanlı yorum yapmak isteyenler olaylara tek yönlü bakıp kendi düşüncelerine, dinlerine, ideolojilerine koltuk değneği olma gayretine girecektir.[1]
Kaynaklar
- dergipark. Türkler Ve İslamlaşma. Alındığı Tarih: 17 Kasım 2022. Alındığı Yer: dergipark | Arşiv Bağlantısı