Küçük derken yavru olarak bakıyorum çünkü genelde küçük olmak; yavru, bebek olmak ile özdeşleştiriliyor genelde.
Sevimli bulduğumuz hayvanlar bizim kendi türümüzün bebekleriyle benzer özellikler sergiliyor: büyük kafa; yuvarlak, yumuşak, elastik yüz özellikleri, yüze göre büyük gözler, çıkık yanaklar ve alın; şaşkınlık. Kedi ve köpek yavruları gibi pandalar da bu tanıma uyuyor.
Bu konuda Avusturyalı biyolog Konrad Lorenz de geçen yüzyılın ortalarında bazı çalışmalar yaptı. Nazi toplama kamplarında psikolog olarak çalışırken arta kalan vakitlerinde bazı şeyleri sevimli yapan özelliklere de merak saldı ve bunun sonucunda bu özellikleri sıraladığı bir kinderschema listesi ortaya koydu.
- Vücuda oranla büyük ve yuvarlak bir kafa
- Geniş ve öne çıkıntılı alın
- Surata oranla büyük gözler
- Suratın aşağı kısımlarında gözler
- Yuvarlak ve çıkıntılı yanaklar
- Yuvarlak vücut hatları
- Yumuşak ve esnek vücut yüzeyleri
Bu sevimlilik göstergeleri genelde bebek olmak, savunmasızlık, zararsızlık ve muhtaçlık belirten özellikler. Bilim insanları bu özelliklerin dikkatle incelenirse evrimsel açıdan mantıklı olduğunu belirtiyor. Biz insanların yavruları acınası derecede çaresiz halde dünyaya geliyor. Bir yetişkinin yardımı olmadan süt emmek için kafalarını bile kaldırmaktan aciz bu yavrular ile yetişkinlerin bu şekilde birbirlerine bağlanması gerekiyor ki bebeğin herhangi bir ihtiyacı ortaya çıktığında hemen karşılanabilsin.
Bilim insanları, insanoğlunun sevimlilik çıtasını çok aşağıya çektiklerini söylüyor. Öyle ki insanlar, bir insan bebeğine hatta bebeğin bir parçasına benzeyen her şeyi sevimli olarak addediyor. Bu da neredeyse tüm memeli yavrularını, pofuduk kuşları, bazı tüylü tırtılları, uçan bir balonu, yuvarlak bir taşı ve hatta parantez işareti yanına konulmuş iki nokta işaretini sevimli bulmamıza sebep oluyor.
680 görüntülenme