Uzay boşluktan ibaret değildir. Felsefedeki mutlak hiçlik (yani bizlerdeki düşünsel hiçlik) evren için geçerli değildir. Bu yüzden uzay boşluğu veya uzayın kendisi de enerjiden oluşur. Uzayın karanlık enerji ile genişliyor olması da zaten mutlak hiçlik olmadığını gösteriyor. Çünkü uzay genişledikçe evren sonuçta büyüyor. Evrenin vakum enerjisi artıyor.
Bu konuda Casimir etkisi veya kuvveti de iki levhanın birbirine çok yaklaştırınca klasik fizikteki beklentilerin aksine duruma göre birbirlerini çektiğini ispatlayarak levhalar arasındaki boşluğun sandığımız gibi boşluk olmadığını, bosluktaki kuantum fiziğinden kaynaklanan etkileşimlerle levhaların birbirini çekebildiğini gösteriyor.
Ekteki kaynaktan konuya dair bir alıntı yaparsak 'Kuantum mekaniği boş uzayın aslında sürekli olarak var olup yok olmakta olan sanal parçacıklarla dolu olduğunu söyler. Kuantum elektrodinamiğinde elektrik yüklü parçacıklar sanal fotonlar aracılığıyla etkileşir. Yüksüz levhalara etki eden Casimir kuvveti de sanal fotonlarla levhalar arasındaki etkileşimden kaynaklanır'[1]
Lehvalar arasında etkileşimi sağlayan sanal fotonlar kuantum fiziğinden kaynaklanır. Sanal foton veya daha genel olarak sanal parçacıklar gerçekten var mı konusunda ise bunların daha çok hesaplama yapmamızı sağlayan matematiksel araçlar olabileceği şeklinde düşünceler var. Bunları daha çok anlık var olup yok olan parçacıklar olarak düşünebiliriz.
Kaynaklar
- TÜBİTAK Bilim Genç. Casimir Kuvveti. (29 Mayıs 2019). Alındığı Tarih: 8 Şubat 2022. Alındığı Yer: TÜBİTAK Bilim Genç | Arşiv Bağlantısı