Sıcaklık çok 'insansı' bir ifade aslında. Yani bizim hissimize dayanıyor bu ifade tıpkı soğukluk gibi. Aslında temelde olan şey atomların titreşimlerınin ve kinetik enerjilerinin artması. Bizler kendi hislerimizi veya algı sınırlarımızı kavramlara aktararak tanımlar ve kavramlar üretiyoruz. İnsan olarak kendi algılarımızı ve algılarımıza dayanan nitelemeleri bir kenara koyarak düşünür ve evreni kavrar isek adeta "aradan çekileceğimiz" için evrendeki temel durumların aslında ne olduğunu daha rahat kavrarız. Çünkü kavramsal temelde algısal nitelemelerimizin işin içine karışması farklı nitelemelere dayanan yeni kavramlar türemesine neden oluyor. Bu da çoğu zaman temel durum yerine dolaylı nitelemelere neden oluyor ve konunun özünü anlamamıza engel oluşturuyor. Aynı şey örnek vermek gerekirse ışığın durumu için de geçerli biz genelde algılarımiza kapılıp sadece algı sınırlarımızda kalan görülebilir ışığa sadece 'ışık' diyoruz. Oysa radyo dalgaları da ışıktır biz görmesek de. Tek fark bizim görme algımızın dışında kalacak şekilde daha düşük dalga boyuna sahip olmasıdır.