Kansere ilk olarak MÖ 27. Yüzyılda yaşamış Mısırlı hekim İmhotep’in yazmalarında rastlarız: “Memede kabarık kitlelerin bulunduğu bir vakayı incelerken, bu kitlelerin memenin her tarafına yayılmış olduğunu fark edersiniz; elinizi memenin üzerine koyduğunuzda serinse ve dokunduğunuzda herhangi bir ateş emaresi yoksa; şişlikler pütürsüz, kuru oldukları ve herhangi bir akıntıya yol açmadıkları halde dokununca tümsekleri hissedebiliyorsanız…” İmhotep bu cümleleriyle sanki bir meme tümörünü tasvir eder gibidir. Velhasıl, bu vaka ile ilgili “Tedavi” başlığı altında ise tek bir cümle yer almaktadır: “Tedavisi yok.”
(Kanserin tıp literatüründeki ilk adı, MÖ 400’lü yıllarda Hipokrat döneminden, Yunanca yengeç anlamına gelen “karkinos” idi.)
Peru’nun güney ucunda, Atakama Çölü’nün kuzey kenarında bin yıllık bir mezarlık bulunur. Mezarlar Kiribaya kabilesi tarafından mumyalanmıştır. Paleopataloji uzmanı, Minnesota Üniversitesi profesörü olan Arthur Aufderheide, 1990 tarihinde bu mumyalardan doku örnekleri alabilmek için otopsi çalışmaları yaptı. Aufderheide, 30 yaşlarında bir kadına ait mumyayı incelerken sol kolun üst kısmında “soğansı bir kitle” ye rastladı. Kemik parçalarıyla donatılan bu kitle bir kemik tümörü, yani “osteosarkom” -teşhisli ilk- vakasıdır ve mumya içinde korunmuş bin yıllık bir kanseri göstermektedir.
Mumyalarda gözlenen tümör yapıları sadece bu örnekle sınırlı kalmadı: İskenderiye’nin yeraltı dehlizlerinde bulunan 2000 yıllık bir Mısır mumyasının kalça kemiğindeki tümör, Mısır Dakhla bölgesinde 400 yılına ait bir karın kanseri ve patolojik bakımından kesinlik kazanmayan birçok vaka, kanserin hayli eski bir düşman olabileceğine işaret etmektedir. Eğer bu bulgular gerçekten de kanserin izleriyse, bırakın “modern” olmayı insan tarihinin en eski hastalığı olabilir.
.........................................................
(O zamanlar için de büyük ihtimal) Yaşamın ilk yıllarında hücreler daha hızlı bölünürken, erişkin yaşlarda bu hız yavaşlar. Fakat hücrelerin bu yetenekleri sınırlıdır, sonsuz bölünemezler. Her hücrenin hayatı boyunca belli bir bölünebilme sayısı vardır. Sağlıklı bir hücre ne kadar bölüneceğini bilir ve gerektiğinde ölmesini de bilir. Buna apoptosis yani hücrenin programlı ölümü denir. Normalde vücudun sağlıklı ve düzgün çalışması için hücrelerin büyümesi, bölünmesi ve daha çok hücre üretmesine gereksinim vardır. Bazen buna rağmen süreç doğru yoldan sapar, yeni hücrelere gerek olmadan hücreler bölünmeye devam eder. Bilincini kaybetmiş kanser hücreleri, kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalırlar. Fazla hücrelerin kütleleri bir büyüklük veya tümör oluştururlar.
Kaynaklar
- A. Kendirli. En Acımasız Düşmanın Tarihi. (1 Mayıs 2015). Alındığı Tarih: 8 Aralık 2021. Alındığı Yer: Agos | Arşiv Bağlantısı
- Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü. Kanser Nedir. (8 Aralık 2021). Alındığı Tarih: 8 Aralık 2021. Alındığı Yer: Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü | Arşiv Bağlantısı