İnanmak ve bilmek arasında çok ince ancak bir o kadar da derin bir fark vardır. Bir gerçeği bilirsin gerçeğe/gerçeklere inanamazsın. İnanmak ise herhangi bir kanıt veya veriye ihtiyaç duymadan doğru olduğunu kabul ettiğin inançları kapsar. Bildiğin gerçekleri aksi kanıtlanana kadar doğru kabul edersin ancak inandığın ve senin doğru olduğunu düşündüğün bilgileri terk etmek bir hayli zordur. İnançlarda zaten adı üstünde inanmanın ürünüdür. Ancak senin de verdiğin örnekten gidelim "Yer çekimini bilmek ama ona inanmamak mümkün olabilir mi?".
Az önce de izah ettiğimiz gibi inançları terk etmek çok zordur. Eğer ki senin inandıkların bilimsel bilgilere ters olsa bile sen büyük oranda inanmayı seçersin. Örnekten gidelim. Mesela senin inandıkların yer çekimini reddeden bir inanış sa ve yerde durmamızı atıyorum dünyanın düz olduğuna bağlıyorsa yada üstün bir varlığın seni yerde tuttuğu gibi absürt bir inancın varsa sen yer çekimi gerçeğini inkar edebilirsin ki bu sebeplerden ötürü inkar edenlerde var ancak ben bu kadar derinlere girmek istemiyorum inanışlara saygımdan ötürü. Yani yer çekimini bilirsin ancak inanç siteminden ötürü reddedebilirsin bu pek ala mümkündür.
Peki ya bir bilgiyi bilmek için yada ilk defa o bilgiyi keşfetmek için inanmak gerekir mi? Hayır. Bir bilgiyi bizim inkar etmemiz yada körü körüne kabul etmemiz o bilgiyi etkileyen bir durum değildir ve o bilgiye er yada geç ulaşırız ve kabullenmek zorunda kalırız. Nasıl mı? Şöyle, zamanında(günümüzde de) evrim teorisini inkar edip onun gerçekliğini elimizde bulunan onca veriye karşın yinede kabul etmediler. Onların inkar etmesi evrim teorisinin gelişmesine bir engel olmadı çünkü gerçekler er yada geç ortaya çıkar. Daha sonrasında ilk başlarda inkar eden inanç sistemlerinin de bazıları kabul etmek zorunda kaldı. (Örneğin Kilise) Gerçi kabul etmeselerdi bile evrim teorisi bir gerçektir ve gerçeklere "kurşun" işlemez.