Tanrıyı kim yarattı?

İnsanın algısında fiziksel sınırları vardır. Fiziksel sınırlarının dışında, matematiksel sınırları ve hepsini kapsayan biyolojik (mantık ve felsefe) sınırı vardır.

"Neden hiçlik yerine bir şeyler var?" veya "Tanrıyı kim yarattı?" sorusu, biyolojik sınırlarımızın dışında bir sorudur. Bu, doğuştan kör bir insana sorulan: "Sarı renk nasıldır?" sorusundan farksızdır ve anlamsızdır.

Biyolojik sınır aşılabilir mi?

Evet. Gelişen nörobilim ile, bu sınırları genişletebileceğimiz düşünülüyor. Ancak henüz ne kadar genişletebileceğimizi veya sonucunda sorunuzun cevabına ulaşıp ulaşamayacağımızı bilmiyoruz.

Bildiğim kadarıyla; İslam, Hristiyan gibi dinler Tanrıya bağlanır ve Tanrının kesin bir kanıtı bulunmuyor şu an, bu durumda Tanrının olup olmaması bile belli değilken Tanrıyı kimin yarattığını bilmemiz de sanırsam pek mümkün gözükmüyor.

Tanrıyı birinin yarattığını düşünürsek, sanırsam yanlış anlamadıysam bununla birlikte Tanrının sonsuz/ebedi bir varlık olmadığını düşünüyoruz, bu durumda kendimizle çelişebiliriz gibi geliyor; Çünkü Tanrının sonsuz/ebedi bir olmadığını ve Tanrının da bir yaratıcısı olduğunu düşünelim, Tanrının Tanrısı diyelim başka bir şekilde anlatmak için, Tanrının Tanrısının da bir yaratıcısı olması gerekiyor bu durumda yanlış anlamadıysam, böyle gidersek Tanrının Tanrısının Tanrısı diye sonsuz bir döngüye gireriz(Çünkü eğer sonsuz bir döngüye girmeyip Tanrının Tanrısının... Tanrısını sonsuz/ebedi kabul edersek, başta ki ilk Tanrıyı öyle kabul etmemiz ve Tanrının Tanrısı diye düşünmemiz için bir sebep bulunmuyor gibi görünüyor.) ve bu şekilde sonsuz olamayacak bir şeyi düşünürken sonsuz bir döngüye girdiğimiz için kendimiz ile çelişiriz, bunun sonucunda Tanrının olması da mantıksız denilebilir ve kişi Tanrıya inanmayı bırakabilir belki, farklı bir açıdan bakarsak biz bildiğim kadarıyla zaman olan bir gerçekliğin içinde doğduk ve büyüdük, zaman algımızda bir şeyin başlangıcı ve sonu olması gerekiyor diye biliyorum, yani Tanrı gibi bir varlık var ise belki bizim algılayamayacağımız veya şu an algılayamadığımız bir varlık olabilir.

Başka bir şekil olarak bahsettiğim gibi dinlerin kesinliği olmadığı için, kimsenin inanıp inanmama gibi bir zorunluluğu bulunmuyor gerçek olarak bakarsak, yani kişi kendi hayatını nasıl geçireceği kendisine kalmış bir şey, bu din ile olabilir veya olmayabilir, kişinin kendi seçimi yani. Bu yüzden diğer insanlara gerçekliği kesin olmayan bir şeyin gerçekmiş gibi anlatmanın veya onu inandırmaya çalışmanın mantıklı olmadığını düşünüyorum, kişi isterse bakar ve isterse kendisine mantıklı geliyor ise veya onun gibi bir şey, inanabilir. İnanmıyor ise de kesinliği olmayan bir şeye inanmadığı için onu suçlamamızın mantıklı olduğunu sanmıyorum. Belki gerçektir veya değildir. Sonuç olarak iyi bir insan olarak hayatımıza devam etmenin iyi bir şey olduğu düşünüyorum, çünkü iyi bir şey.

bunun cevabı çok basit; mantığımız bize şöyle der hiçlikten hiç bir şey var olamaz, eğer bir yaratıcı varsa onu da yaratan biri var onu da, onu da bu şöyle bir denklemi doğurur (∞ = 0 ) yani tek bir tanrı yoktur, yaratılan şeyler zamanın sonsuz döngüsüdür.

Bir önceki cevabın içindeki ''biyolojik sınır'' ifadesinin yanlış bir yaklaşım olduğunu düşünmekteyim. Bugün insanlık bir her biri farklı nöronlar gibi çalışan büyük ortak bir zihin oluşturmuş durumda. Devamlı ve teknik imkanlar geliştikçe artan hızda bilgi paylaşımında bulunuluyor, ayrıca bilgisayarlardan da faydalanılıyor. Yani hayır bu sorunun cevabı ile ilgili zeka konusunda bir sorunumuz olamaz. Varsa da bu sınır biyolojik değil fizikseldir ki öyle ise bunu zaten anlayamayız. Soru da zaten temel mantık ile ilgili. Bir sayıyı sıfıra bölünce tanımlı bir sayı elde edemememiz ne kadar ''sınırlarımız'' ile ilgiliyse bu soru içinde o geçerlidir. Ancak kimsenin sıfır ile derdi yok gibi görünüyor.

''Tanrı'yı Kim Yarattı'' sorusu bir nedensellik problemi ile alakalı. Nedensellik her gerçekleşen olayın bir nedenin sonucu her nedeninde bir önceki nedenin sonucu olduğunu kabul eder. Bu kainatın işleyişi için sunulan açıklama Antik Yunan'dan beri gündemde. Neden bilmiyorum, bu neden-sonuç örgüsünün bir sonu olması gerektiği düşünülmediği halde başlangıcı bir ''ilk neden'' olması gerektiği yönünde düşünce var. Filozoflar buna zorunlu varlık, nedeni olmayan neden minvalinde isimler veriyorlar. ''Tanrı'yı Kim Yarattı'' sorusu buna yönelik. İlk neden zorunlu bir varlık olan ile açıklanıyorsa bu bir tutarsızlık oluşturuyor. Nedensellik örgüsü gerçekleşmek için kendi kuralını ihmal etmek zorunda kalıyor. Eğer her şeyin bir başlangıcı olması gerekiyorsa.

Dinler bu nedensellik kuramına pek girmeden Tanrı mantık ötesi bir varlık olarak tanımlamaktalar. Gücü mutlak, bilgisi mutlak, geçmişi ve geleceği mutlak. Her şey Tanrı tarafından yaratılmıştır çünkü her şey yaratılmak zorundadır şeklinde bir argümana sahipler. Peki Tanrı'yı kim yarattı? Ya onu yaratanı? O zaman değişiyor, her şey yaratılması gerekmeyen bir yaratıcı tarafından yaratılmak zorundadır. Bu yaratıcı tamı tamına bilinemez, sınırları çizilemez, anlaşılamaz. Sadece onun ile ilgili fikir sahibi olunabilir, onun müsaade ettiği ölçüde. Tanrıyı kim yarattı? Tanrı tanımı gereği yaratılmak zorunda değil. Peki geri kalan her şey neden yaratılmak zorunda? Gene nedensellikte ki paradoksa düşüyor muyuz? Hayır, çünkü Tanrı nedensellik değil. Yaratılmak zorunda olan her şey Tanrı tarafından bu halde yaratıldı. Yaratıldıkları için yaratılmak zorunda olmalarında bir problem yok. Kısır döngü ama bir yerinden tutup inanılırsa döngünün tamamına inanılabilir gibi görünüyor.