Karbondioksit (CO2) ve metan (CH4) en tehlikeli sera gazları. Karbondioksit, özellikle aşırı salınımı dolayısıyla en risklisi. Ama tek sera gazları bun ikisi değil. Nitröz Oksit (N2O), Diklorodiflorometan (CFC12), Trikloroflorometan (CFC11) ve 15 adet diğer bilinen sera gazı var. Bu gazların her birinin "sera etkisi" var ("battaniye etkisi" gibi de düşünülebilir). Buna bilimde "radyatif zorlama" ya da "radyatif güç" adı veriliyor. Isıyı hapsetme gücü olarak düşünebilirsiniz. Şu grafikte, bu gücün yıldan yıla değişimini görüyoruz:
Bu artışın nedeni, atmosferik karbondioksit oranlarındaki artış. Yoksa karbondioksitin yapısı değişmedi; gaz aynı gaz. Miktar olarak atmosfer içerisinde giderek artıyor. Ne kadar artıyor? Hemen bir diğer grafik ile gösterelim:
Bu sözü edilen "ppm", İngilizcedeki "parts per million", yani "milyon parçacık içerisindeki oran" olarak düşünülebilir. Havada 1 milyon parçacık aldığımızı düşünün. Bunlardan kaç tanesinin karbondioksit molekülü olduğunu belirtmek için bu "ppm" birimini kullanırız. Yani şu anda havadaki her 1 milyon parçacıktan 400 tanesi karbondioksit. Son 400.000 yılda ise bu oran hiçbir zaman 300'ün üzerine çıkmadı.
Bu ne demek? Neden önemli? Çünkü karbondioksit en tehlikeli sera gazı. Bu oranın artması, Küresel Isınma'nın hızlanması demek. Vaziyet çok kötü yani. Bu da, 2011'den beri, aydan aya atmosferik karbondioksit oranlarının değişimini gösteren bir diğer grafik:
400 ppm değeri de şu yüzden önemli. Yapılan modellemeler, Dünya için "güvenli" olan karbondioksit seviyesinin 350 ppm düzeyinde olduğunu gösteriyor. 400 ppm, "riskli" bölge. Ve biz, muhtemelen geri dönülemez bir şekilde "riskli" sınırı da geçtik ve hızla artışa devam ediyoruz. Bir nevi "kontrol noktası" idi bizim için 400 ppm. Artık "sıradan gerçeklik" halini aldı.