"Teoloji" ile "Din Felsefesi"ni ayıran temel farktır. Aslında teolojinin de felsefi bir noktadan yaklaşması gerekliliği tartışılabilir ancak günümüzde ülkemiz başta olmak üzere İlahiyat eğitiminin felsefeden sapmış olduğu bir gerçektir.
Bildiğimiz gibi "Din" adını verdiğimiz sistemler inanç sistemleridirler ve çoğunlukla bireysel değil toplumsal olgular hâlinde karşımıza çıkarlar. Genel bir sınıflandırma yapmamız gerekirse; yönetimler dinlere "pratik fayda ve tahakküme elveriş" açısından bakarlar; toplumlar, ("kargaşa"nın önüne geçmek için) bilgi eksikliğine sahip oldukları alanlardaki boşlukları kesin sınırlar belirleyerek doldurmaya odaklanırlar. Felsefe ve Din Felsefesi ise bireyin, toplumun ve yönetimlerin dinler hakkındaki düşüncelerini ve tutumlarını mümkün olan tüm perspektiflerden ele almaya çalışır. Yani dine, dindar bir açıdan bakmak, tanrısal irade karşısında teslim olmak veya ilahi bir gücün etkisini kabul etmek gibi şekillerde karşımıza çıkabilirken; felsefi açıdan bakmak daha ziyade inancın nedenlerine odaklanır.
Başta tanrının doğası ve varoluşuyla ilgili sorular olmak üzere, dinin kapsamı içinde kalan bilimum sorulara bir cevap getirmeye çalışan din felsefesi, din dilini analiz eder, vahyin imkânını ve mahiyetini soruşturur, dinle bilim arasındaki ilişkiyi ve kötülük problemini tartışır. Felsefenin kendisi kadar eski bir disiplin olan din felsefesinin, başta metafizik, etik ve epistemoloji olmak üzere, felsefenin çeşitli disiplinleriyle yakın bir ilişkisi vardır. (Cevizci, 2014: 128)
Din felsefesindeki en tartışmalı konu başlıklarından biri, dini inanç ve felsefe ilişkisidir. Hatta kimileri için din felsefesini şöyle tanımlamak makuldür; “Din felsefesi, dini inançları analiz etmeye ve kritik bir şekilde değerlendirmeye yönelik bir çabadır.”3
Tanımda yer alan söz konusu çaba şu tür sorular sormaktadır; "x inancını kabul etmek için makul bir delil var mıdır?", "y inancı rasyonel olarak savunulabilir mi?" Bu tip sorular dini inancın doğrulanabileceği veya yanlışlanabileceği varsayımlarına dayalıdır. Felsefecilerin çoğu da inançları anlamı, doğruluğu ve muhtemel oluşu olmak bakımından ele alır. Eğer x ve y inancını Tanrı’nın varlığına olan inanç olarak düşünürsek sorumuz daha açık hale gelecektir; “Tanrı vardır inancını kabul etmek için makul bir delil var mıdır?”, “Tanrı inancı, rasyonel olarak savunulabilir mi?”
Görüldüğü üzere dine felsefi açıdan bakmak en genel tabiriyle; din üzerine analitik bir şekilde düşünmektir.
Kaynaklar
- A. Cevizci. (2021). Felsefe Sözlüğü. ISBN: 978-605-02-0057-7. Yayınevi: Say Yayınları. sf: 128.
- Edt: Beyter, Seferoğlu, Bakırcı. Din Felsefesine Giriş: Felsefe, Tanrı'nın Varlığına Dair Ne Söyleyebilir?. (27 Mayıs 2019). Alındığı Tarih: 1 Kasım 2020. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı
- B. M. Seferoğlu. Ateistler Doğaüstüne İnanabilir Mi?. (14 Ekim 2020). Alındığı Tarih: 29 Mayıs 2021. Alındığı Yer: Öncül Analitik Felsefe | Arşiv Bağlantısı