Bilmek tek başına yeterli olmuyor. Belki her şeyin temeli ancak tek başına yeterli değil. Örneğin; adımızı hepimiz biliriz. Her sorulduğunda cevap verir veya tanıştığımız kişiye "Merhaba ben ......." deriz. Ancak bu isim "Ben kimim?" sorusunun cevabı değildir. Benzer şekilde alkol ve sigara da bu kapsamda ele alınabilir. Kişi bu maddelerin zararlı olduğunu bilir ancak geçmiş deneyimleri devreye girerek bu doğruyu yapmasını engeller. Maddelerle ilgili ilk öğrenilen bilgiler ki illa birinin anlatmasına gerek yok, kişinin yanlış olduğunu bilse de bunları kullanmaya devam etmesini sağlar. Bu nedenledir ki özellikle sigara, bırakılsa dahi tekrar başlama oranı hiç içmeyen birine göre çok daha yüksektir.
Bilimsel bir bilgi duygusal alanda yani kaygı, korku, haz vb. duygular devreye girdiğinde değişebilir. "Uçak Kazası Raporu" adlı programın başında "Her yıl eşekler uçak kazalarından daha fazla kişinin ölümüne sebep olmaktadır" diye bilimsel bir bilgi verilse de insanların bir çoğu uçuş/uçak korkusu yaşamaktadır. Bineceği uçağın düşme ihtimalinin neredeyse piyangoyu tutturma ihtimaliyle aynı olmasına karşın yaşanan "kaygı" bu bilimsel gerçeği örter ve kişinin doğru hareketleri (davranışları) yapmasını engeller.
Sonuçta insan bir bilginin bilimsel olduğunu bilse de duygu dünyasının etkisiyle doğru yapmayabilir.