Merhaba Yade,
Dil bilmek ile kastettiğimiz şey, kabaca, o dildeki sesleri bilmek, hecelerden kelimeleri ve kelimelerden cümleleri nasıl oluşturacağımızı bilmek olduğu kadar o dildeki kelimelerin hangi anlamlara tekabül ettiğini de bilmektir. Bu sonuncu bilgi çeşidi, diğerlerinin aksine biyolojik bir yatkınlıkla edinilmez, daha ziyade çevre tarafından öğretilmesi gerekir. Diğer bir deyişle, kelimelerin büyük çoğunluğu tamamiyle rastgeledir. Üzerinde ortaklaştığımız, yeni nesillere öğretmeye kalkacağımız herhangi bir sözcük konuştuğumuz dilde yerleşik bir anlam kazanabilir.
Ama bunu söylerken şuna da dikkat etmek gerekir; kelimelerin rastgele olması dizaynında hiçbir dayanağı olmamasından ziyade ima ettiği anlamla doğrudan bir bağlantısı olmaması anlamına gelir. Steven Pinker'ın verdiği güzel bir örnekti; "ördek" kelimesi ne ördek gibi vaklar ne ördek gibi yürür ne de ördek gibi görünür, ördeğin anlamı ve ördek kelimesi doğrudan bir bağa sahip değildir. Fakat dediğim gibi bu, dile yerleşecek kelimenin rastgele dizayn edildiği anlamına da gelmiyor. Üreteceğiniz kelime tecim/tecimer örneğinde olduğu gibi dildeki seslere de uygun olmalı ve konuşmacının kulağını tırmalamamalıdır. Sanırım bu şartı karşılayarak ürettiğiniz prototip bir Türkçe kelimeyi cümle içinde yadırganmadan kullanabilirsiniz.
Kaynaklar
- Mercatus Center. Steven Pinker On Language, Reason, And The Future Of Violence. (5 Aralık 2020). Alındığı Tarih: 5 Aralık 2020. Alındığı Yer: Medium | Arşiv Bağlantısı