Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Kafana takılan neler var?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Yaşam Ağacı Gözlemi
Soner Mutlu
Gözlemi Yapan 5 gün önce Türkiye, Antalya
Televizyon üzerinde gördük ve eklemek istedik altın renkli çok güzel bir örümcek zıplayan örümcek olarak geçiyor ve tamamen zararsız olduğu söyleniyor
3
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ahmet Kerem Algüzey
Yazar 30 Eylül 2021 22 dk.

Çevre ve doğanın korunması, insanlık için hayati öneme sahiptir. Hayatımızın hemen her yerinde kimyasalları ve kimyasallar sayesinde üretilmiş ürünleri kullanırız. Genellikle "kimyasal" sözcüğünü duyduğumuz zaman pek çoğumuzun aklına doğaya ve insan sağlığına zararlı bileşikler gelir. Ancak hayatta gördüğümüz her şey kimyasal moleküllerden oluştuğundan, esasında bu düşünce yapısı bizleri zararlı ve yararlı kimyasallar arasında doğru ayrımı yapmaktan uzaklaştırmaktadır (bu konuda algılarınızı daha isabetli hâle getirmek için buradaki yazımızı okumanızı öneririz).

Örneğin su, 2 hidrojen ve 1 oksijen atomundan oluşan bir kimyasaldır ve hayat için olmazsa olmaz bir bileşiktir. Ancak 2 hidrojene ek olarak 1 yerine 2 oksijen atomundan meydana gelen hidrojen peroksit, antiseptiklerde ve çamaşır suyu üretiminde kullanılan çok önemli bir ticari kimyasaldır ve tüketilmesi hâlinde hızlı bir şekilde zehirlenmeye neden olabilir. Sadece 1 adet oksijen atomu fazlalığı, suya kıyasla çok daha farklı özelliklere sahip bir kimyasal oluşumuna sebep olmaktadır. Su molekülü çevre, doğa ve yaşam için kilit öneme sahipken, hidrojen peroksit çevreye boşaltıldığında canlılığa kalıcı zararlar verebilir, temas hâlinde ciddi cilt yanıkları ve göz hasarına sebep olur. Hidrojen peroksit buna rağmen hayatımızın pek çok alanında sıklıkla kullandığımız, önlem alındığı takdirde zararları kolaylıkla engellenebilecek ve faydaya çevrilebilecek bir kimyasaldır. Bu noktada çevreye ve insan sağlığına görünür düzeyde zararları olan kimyasalların tehlikelerinin önlenmesi, azaltılması ya da alternatiflerinin bulunması konusunda "yeşil kimya" terimi karşımıza çıkmaktadır.

75
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yarkın Çete
Yarkın Çete
21.6K UP
Üye 1 gün önce 1 Cevap
iki tane oda var arasında cam var. odaların yüksekliği 2 metre, genişliği 30cm ve uzunluğu sonsuz. bir oda suyla dolu diğer tarafı boş hava var. biz rastgele bir yerinde 1 metre uzunlupunda 2 metrw yüksekliğinde bir delik açarsak camda suyun yüksekliği camın kesildiği yerde su dolu havuzda nasıl değişir.
177 görüntülenme
Cevap Ver 1,000 UP
2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
İnceleme
Yasin Erkmen
İnceleyen7 1 gün önce
Uzun uzadıya inceleme yazmayacağım sadece birkaç kelam edip birkaç da alıntı bırakacağım kitaptan. Bakış açısını değiştirmek, alışagelmişin dışında farklı bir şeyler denemek isteyen herkesin okumasını tavsiye ettiğim son derece eğlenceli bir eser. Muzip ve hınzır bir yanı var. Bolca ironi, sataşma, iğnelemeyle dolu. Yazarın çeşitli zamanlarda farklı mecralarda yayınlanan denemelerinden oluşuyor. Okuması gerçekten keyifli ve bir o kadar eğitici. Alt başlık sizi yanıltmasın. Alelade geyik muhabbetleri değil Ampelofilozofiya...

''Çardak altında dinlenirken tsipouro ya da tsikoudia içmek de adetten sayılır. Üzüm'ün insana armağan ettiği rakıdan biraz farklı olan bu iki ürün bağda çalışanların çardak altında dinlenirken dilinin çözülmesini sağlar ve başlar ampelofilozofiya. Ne yapıyorsun? Bu soruyu sorduğun ve öyle çardak altında boş oturup dinlenen ya da kasabada kahvede oturup dünyayı temaşa eden bir Yunanlının yanıtı son derece manidardır. Mi tripa sto nero, Türkçesiyle suya delik açıyorum...

Suya delik açmaya kalkıştınız mı hiç? Ben kalkıştım. Bu kitabı yazdım. Ömür dediğiniz suya delik açmaktır. Yani Mia tripa sto nero. İşte aslında ampelofilozofiya tam da budur yani suya delik açmaktır.''



''Açıkçası bu kitabı arkeoloji ve arkeologlarla kendimce dalga geçmek için yazıyorum. Dünyanın en önemli işini yaptığını sanan ama sonuçta bomboş bir yaşamı kucaklayan çok arkeolog tanıdım. Çoğunun hayatında da sadece meslekleri vardı. Bir hobi edinme, bir başka alandan okuma yapma veya aklınıza gelebilecek mesleği dışındaki alanlara ilgi duyan çok az arkeolog olduğunu gözlemledim. ''

''Bu kitap içinde Ampelofilozofiya kavramı çerçevesinde yazılmış ve çoğunlukla kendini ciddiye alan arkeologlarla kafa bulduğum makaleler var. Kısacası yazılanları çok ciddiye almayın, gününüzü yaşayın ve işin sırrının dengede olduğunu bilerek yarını unutmayın.''
7.0/10
(1 Kişi)
Puan Ver
Arkeoloji ve Hayat Üzerine Geyik Muhabbetleri
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Utku Derin
Utku Derin
414.1K UP
Çeviren 7 Aralık 2022
Dünya'dan yalnızca yedi yüz ışık yılı uzaklıkta, Kova takımyıldızı yönünde bir yıldız ölüyor. Bir zamanlar Güneş benzeri olan bu yıldız, son birkaç bin yılında Sarmal Bulutsusu'nu oluşturdu. NGC 7293 olarak da bilinen bu kozmik sarmal, yıldız evriminin son evresini temsil eden, detaylıca incelenmiş ve yakında bulunan tipik bir gezegenimsi bulutsu örneğidir. Hidrojen atomlarının kırmızı, oksijen atomlarının mavi-yeşil tonlardaki emisyon çizgilerinden elde edilen dar bant verilerinin birleştirilmesi ile oluşan görüntü, yaklaşık 3 ışık yılı genişliğindeki parlak iç bölgesi de dahil olmak üzere sarmalın merak uyandırıcı ayrıntılarını gözler önüne seriyor. Sarmal'ın merkezindeki beyaz nokta, gezegenimsi bulutsunun sıcak ve ölmekte olan merkez yıldızıdır. İlk bakışta basit görünen bu bulutsunun artık şaşırtıcı derecede karmaşık bir geometrisi olduğu anlaşılmaktadır.
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 17 Ocak 2014 22 dk.

1769-1832 yılları arasında yaşamış olan ve Berkeley Üniversitesi'nden Dr. Ben Waggoner tarafından tarihin şüphesiz en parlak zekalarından biri olarak nitelenen ve Darwin'in Evrim Teorisi'ni geliştirebilmesini sağlayacak temellerden birini keşfeden Jean Léopold Nicolas Frédéric Cuvier veya kısaca Georges Cuvier, tarihin gidişatını değiştirecek olan, ölümünden 1 sene önce (1831'de) basılan "Yerkürenin Yüzeyindeki Devrimler Üzerine Söylev: Hayvanlar Alemi'ndeki Değişimler" ("Discourse on the Revolutions of the Surface of the Globe and the Changes Thereby Produced In The Animal Kingdom") başlıklı kitabında şöyle diyordu:

Cuvier, neredeyse başka hiç kimseden yardım almaksızın, tek başına, bir bilim dalı olan omurgalı paleontolojisini kurmuş ve organizma biyolojisindeki en güçlü araçlarımızdan biri olan karşılaştırmalı yöntemleri geliştirmiştir. Hatta bazı bilim tarihçileri; omurgalı paleontolojisi, karşılaştırmalı anatomi ve jeolojik tarihlendirme bilimlerinin temellerini atmasından ötürü onu "üç bilim dalının kurucusu" olarak da anmaktadır.

99
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Tüm Reklamları Kapat
Kerem Girgin
Kerem Girgin
138.8K UP
Yazar 5 gün önce 11 dk.

Paleontoloji literatüründe "Kambriyen Patlaması" olarak bilinen dönem (yaklaşık 541 milyon yıl önce), Dünya'daki yaşamın aniden ve çarpıcı bir şekilde çeşitlendiği bir aralığı tanımlar. Uzun bir mikrobiyal egemenliğin ardından, günümüzdeki birçok ana hayvan gruplarının ataları, jeolojik zaman ölçeğinde bir göz açıp kapama süresi sayılabilecek bu aralıkta ortaya çıkmıştır.

Literatürde ve çeşitli tartışma bloglarında bu patlama, yaratılışçı argümanları desteklemek için sıklıkla Evrim Teorisi'ne karşı bir argüman olarak sunulsa da bilimsel veriler bunun bir yoktan varoluş olmadığını göstermektedir. Aksine bu olay, değişen ekolojik koşulların tetiklediği hızlı bir evrimsel çeşitlenmedir. Bu nedenle sorulması gereken soru "Neden bu kadar çok tür ortaya çıktı?" değil, "Bu türlerin bu kadar hızlı ve radikal biçimlerde evrimleşmesini tetikleyen çevresel veya ekolojik baskı neydi?" olmalıdır.

16
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yaşam Ağacı Türü
Emir Şakir
Emir Şakir
118.4K UP
Türü Ekleyen 3 gün önce
Lüfer Balığı 10-35 cm ve üzeri boylara ulaşabilen Familyasının tek türüdür. Gümüş renkli gövdesi sarımsı alt yüzgeçlere sahip, uzun ve üstten basık sağlam bir görüntüsü vardır. Agresif bir balık olup keskin dişlere sahiptir.
4
Damla Şahin Uçar
Çeviren 2 saat önce 3 dk.

Bir organizasyonda çalışan herkes bilir: Toplantılar çılgın bir hızla birbirini takip eder. Yöneticiler haftada ortalama 23 saatini toplantılarda geçirir. Bu toplantılarda olup bitenlerin büyük bir kısmı düşük değerli, hatta tamamen ters etki yaratan faaliyetler olarak görülür. İşin paradoksu şu: Kötü toplantılar, önceki toplantıların yarattığı hasarı gidermek için daha fazla toplantıya yol açar.

Yine de toplantılar uzun süre yönetim araştırmalarının konusu olmadı. 2015 tarihli bir el kitabı, yeni ortaya çıkan “Toplantı Bilimi” alanının temellerini attı. Bu araştırmalar, asıl sorunun toplantıların sayısı değil; tasarlanma biçimleri, amaçlarının belirsizliği ve çoğu zaman fark edilmeyen eşitsizlikleri pekiştirme biçimleri olduğunu ortaya koydu.

2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 1 Haziran 2021 1 sa.

Bilim dendiğinde aklımıza deneycilik (empirizm) gelir; çünkü deney yapmak, bilimin temelinde yatar.[1] Newton, Galileo, Curie, Einstein, Darwin gibi isimler; sanrılar, şahitlik veya vahiy gibi araçlarla kendilerine "bilgi aktarılması" yoluyla değil, gözlem, deney ve muhakeme yoluyla gerçekleri ortaya çıkarmayı başarmışlardır. Bunu yapabilmelerini sağlayan şey, Evren'e "bilim" dediğimiz perspektiften bakıp, onun metodolojisine uygun sorular sorup, onun araçlarını kullanarak, bu sorulara dürüst cevaplar aramaları olmuştur. Büyük fizikçi Max Planck, meşhur bir şekilde şöyle der:

Deneyciliğin (empirizm) bilimin temelinde yattığı açıktır; ancak bilim, sadece laboratuvarda yapılan deneylerden ibaret de değildir. Eğer öyle olsaydı, teorik fizik, antropoloji ve sosyoloji gibi sahaları bilimin dışına itmemiz gerekirdi. Öyleyse bilimin sınırlarını nasıl çizeriz? Onu nasıl tanımlarız? Bilimin uygulama alanı ne olmalıdır?

152
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ayşe Nur Günaydın
Yazar 6 Aralık 2019 5 dk.

Belleğimize her zaman güvenemeyeceğimizi biliyoruz. Deneyimlerimizin üzerinden geçen zaman arttıkça anılarımızın bulanıklaştığını, ayrıntıların kaybolduğunu biliyoruz. Ancak hayatımızdaki çok önemli olaylarla ilgili anılarımızdan genel olarak çok daha emin hissederiz. 

Üniversiteyi kazandığınızı öğrendiğiniz o anı düşünün. Ya da annenizin ölüm haberini aldığınız o an... Patlamanın olduğu o an.... Bebek sahibi olacağınızı öğrendiğiniz o an....

73
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Serdar Samed
Serdar Samed
1,030 UP
astronom ve aynı zamanda fizik ile ilgileniyorum. 8 Temmuz 2023 Sen de Cevap Ver

İnsanların aklından rastgele sayılar, renkler ve benzeri şeyleri tutabilmesi konusu, rastgelelik ve insan zihni arasındaki ilişkiyi anlamaya yönelik bir tartışma konusudur. Rastgelelik, bir olayın veya sonucun tamamen öngörülemeyen veya önceden belirlenemeyen bir şekilde gerçekleşmesi olarak tanımlanır. Ancak, insan zihni ve çevredeki değişkenlerin rastgeleliği etkileyip etkilemediği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.

Bir görüşe göre, insanlar gerçek anlamda rastgele sayılar veya diğer öğeleri aklında tutamaz. İnsan zihni, deneyimlerden, bellekten ve çevresel etkilerden etkilenir, bu da zihinsel süreçleri deterministik bir şekilde etkiler. Dolayısıyla, insanların düşünceleri ve tuttukları şeyler, aslında çevredeki değişkenler veya bilinçaltındaki faktörler tarafından etkilenebilir ve bu nedenle tam anlamıyla rastgele değildir.

Diğer bir görüşe göre ise, insan zihni rastgelelik ile ilişkilendirilebilir. İnsanlar, önceden belirlenmiş algoritmalar veya kurallar yerine, özgür iradeleriyle rastgele seçimler yapabilirler. Bu anlamda, insanlar rastgele sayıları veya diğer öğeleri aklında tutabilir ve rastgeleliği deneyimleyebilirler.

Tüm Reklamları Kapat

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
213.7K UP
1 gün önce
Başı aniden yada hızlı biçimde vücuttan ayırmak bedene dair sinirler ile beynin bağlantısını keseceği için bedene dair acıların artık hissedilmemesi sonucunu doğurarak daha az acı anlamına gelir mi? Yoksa beden ayrılsa da acısı beyinde devam eder mi? 
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Eda Alparslan
İnceleyen 3 gün önce
Zevkle ve benim için bir ilk olmasının heyecanıyla çevirdiğim bu kitabı felsefeye, özellikle de ırkların ve etnisitelerin felsefesine ilgi duyan herkese öneririm :)
Puan Ver
Orjinal Adı : Race: A Philosophical Introduction
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
4
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close