Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Bilim haberlerimizi ve diğer yazılarımızı Google Haberler'de görmek için bizi takip etmeyi unutmayın.

Tüm Reklamları Kapat
Pedram Türkoğlu
Uyarlayan 3 Ağustos 2015 2 dk.

Aurora (kutup ışıkları), gezegenin güney veya kuzey kısmında, gökyüzünde görülen parlak ışık huzmeleridir. Bu ışık huzmeleri, Güneş’ten salınan yüklü parçacıkların atmosferin manyetosfer (mıknatısküre) adı verilen tabakasına takılması ile oluşur. İyonize olmuş atomlar ile yüklü elektronlar birleşerek, gezegene muazzam bir ışık hediyesi verir. 

Fakat bu ışık huzmeleri sadece bizim Güneş Sistemi’mizdeki gök cisimlerinde oluşuyor olamaz. Astronomlar, 18,5 ışık yılı uzakta, LSR J1835+3259 adında bir gök cisminde bu ışık huzmelerini tespit etti. Bu gezegen Jüpiter’in birkaç katı büyüklüğünde! Astronomların deyimiyle gezegen olmak için çok büyük; yıldız olmak içinse çok küçük... Bazen ‘’başarısız yıldız’’ olarak anılsa da şu an, M8,5 sınıfı bir kahverengi cüce olarak anılıyor. Başarısız yıldız denmesinin sebebi gezegen için fazlaca büyük olmaları; ancak merkezinde atomları birleştirip nükleer füzyon başlatacak kadar büyük olmamasından kaynaklanlanıyor. Bu yüzden bu bahtsız lakapla kozmik hayatına devam etmek zorunda.

21
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
🌍 Sibirya’nın permafrost topraklarında yaklaşık 39 000 yıl önce yaşamış bir yünlü mamutun kas dokusundan çıkarılan RNA, bugüne dek elde edilen en eski örneklerden biri oldu.

🔬 Bu RNA dizilemesi, sadece kalıntıdaki genetik materyalin korunabileceğini değil, aynı zamanda o canlıdaki hücresel stres ve işlevsel genlerin aktif olduğunu da ortaya koyuyor.

⏳ Bilim insanlarına göre, bu tür antik RNA analizleri “ölüm öncesi hücresel durumları” açığa çıkarabilir; bu da fosil biyolojisini yeniden tanımlayan bir kapı aralıyor.

⚠️ Ancak RNA çok kırılgan bir molekül; bu kadar uzun süre korunabilmesi, yalnızca kalın buz katmanları ve düşük sıcaklık gibi özel koşullarla mümkün olmuş olabilir.
🔍 Sonuç olarak, mamut çalışmaları artık sadece genetik soy hatlarını değil; binlerce yıl önce hücrelerin nasıl aktif kaldığını ve canlıların ölüm sonrası hangi moleküler izleri taşıdığını da çözmeye yöneliyor.
Yazar: Ece Müker

ℹ️ Bu içerik, Evrim Ağacı internet sitesinden derlenerek hazırlanmıştır. Derleme sırasında bazı önemli detaylar kaybolmuş olabilir. Konu hakkında eksiksiz bilgi almak ve kaynaklarımızı görmek için içeriği lütfen evrimagaci.org üzerinden okuyunuz.
Yaşam Ağacı Gözlemi
Cemgil Bilici
Cemgil Bilici
160.6K UP
Gözlemi Yapan 2 gün önce Türkiye, İzmir
📍 Yer bilgisi: İzmir
📅 Tarih ve saat: 7 Aralık 2025
🌡️ Hava durumu: Parçalı bulutlu / hafif yağışlı
🌡️ Sıcaklık: 12 °C
💧 Nem ve yağış durumu: Orta–yüksek nem
🌿 Habitat tipi: Maki+odunsu bitki örtüsü
🪨 Zemin özellikleri: Humuslu, organik maddece zengin toprak
🧭 Yön / konum: Kuzey
8
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

İnceleme
Ceren Bölükbaşı
İnceleyen10 22 Kasım 2021
Muazzam bir kitap. Yazarın kurduğu ütopya, güçlü kalemiyle oldukça iyi anlatılmış. İnsanı sorgulamaya, düşünmeye iten, herkesin okuması gereken bir eser.
Kitap
9.6/10
(447 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
10
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Damla Şahin Uçar
Çeviren 3 gün önce 3 dk.

Bir organizasyonda çalışan herkes bilir: Toplantılar çılgın bir hızla birbirini takip eder. Yöneticiler haftada ortalama 23 saatini toplantılarda geçirir. Bu toplantılarda olup bitenlerin büyük bir kısmı düşük değerli, hatta tamamen ters etki yaratan faaliyetler olarak görülür. İşin paradoksu şu: Kötü toplantılar, önceki toplantıların yarattığı hasarı gidermek için daha fazla toplantıya yol açar.

Yine de toplantılar uzun süre yönetim araştırmalarının konusu olmadı. 2015 tarihli bir el kitabı, yeni ortaya çıkan “Toplantı Bilimi” alanının temellerini attı. Bu araştırmalar, asıl sorunun toplantıların sayısı değil; tasarlanma biçimleri, amaçlarının belirsizliği ve çoğu zaman fark edilmeyen eşitsizlikleri pekiştirme biçimleri olduğunu ortaya koydu.

13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hatice Kutbay
İnceleyen 1 gün önce
Michel de Montaigne . Denemeler, kesin doğruların değil, insanın kendi üzerine dürüstçe eğilmesinin kitabıdır. Montaigne bu eserde felsefeyi soyut ilkeler alanından çıkarır; gündelik hayatın, korkuların, alışkanlıkların ve çelişkilerin içine taşır. Denemeler, düşüncenin tamamlanmış bir sistem değil, sürekli yoklanan bir yolculuk olduğunu gösterir.

Montaigne’in yazma gerekçesi daha ilk satırlarda açıkça dile getirilir:

“Bu kitabın konusu benim.”

Bu cümle, eserin hem cesaretini hem de sınırını belirler. Montaigne kendini anlatırken aslında insanı anlatır; çünkü ona göre insan doğası bireysel olanda evrensel olarak görünür. Bu yaklaşım, Orta Çağ’ın dogmatik düşünce geleneğine karşı sessiz ama derin bir kopuştur.

Denemeler’in merkezinde kuşku vardır. Montaigne bilgiye, geleneğe ve otoriteye temkinli yaklaşır. Onun ünlü sorusu şudur:

“Que sais-je?” (Ne biliyorum?)

Bu soru, bir cehalet itirafı değil; entelektüel alçakgönüllülüğün ifadesidir. Montaigne için insanı özgürleştiren şey kesinlik değil, kuşku yetisidir. Bilgiden çok bilgelik peşindedir ve bu bilgelik, sınırlarını bilmeyi gerektirir.

Eserde stoacı dinginlik ile epikürcü yaşam sevinci iç içedir. Montaigne aklı yüceltir ama onu mutlaklaştırmaz. İnsan doğasının zayıflıklarını kabullenir:

“İnsan ne kadar kendini yukarı çıkarırsa, düşüşü o kadar sert olur.”

Bu bakış, insanı kusurlarıyla birlikte sevme çağrısıdır. Montaigne ahlakı buyurgan kurallar toplamı olarak değil, yaşanmış deneyimlerden süzülmüş bir denge olarak görür.

Ölüm, Denemeler’in en merkezi temalarından biridir. Montaigne ölümü karamsar bir son değil, yaşamı anlamlandıran bir sınır olarak düşünür:

“Ölüm, yaşamın amacı değil; ölçüsüdür.”

Bu yaklaşım, insanı ölüm korkusundan özgürleştirmeyi amaçlar. Ölümü düşünmek, Montaigne’e göre hayattan kopmak değil; onu daha bilinçli yaşamaktır.

Sonuç olarak Denemeler, okura hazır cevaplar sunmaz. Montaigne düşüncesini sürekli geri alır, düzeltir, çelişir. Bu nedenle kitap bir “öğreti” değil, düşünmenin ahlakıdır. Okuyucuyu kendini yargılamaya, başkalarını yargılamadan önce insan olmanın kırılganlığını kabul etmeye çağırır.

Montaigne’in asıl mirası şudur: Kesinlik insanı katılaştırır; kuşku ise insan kılar. Bu yüzden Denemeler, yüzyıllar geçmesine rağmen hâlâ en samimi, en özgürleştirici felsefe metinlerinden biridir.
Kitap
8.5/10
(2 Kişi)
Puan Ver
Orjinal Adı : Les Essais
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
6
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esat Kudret
Esat Kudret
721.4K UP
Üye 3 gün önce 1 Cevap
Türümüz dışındaki diğer canlılar, hayatta kalmak ve neslin devamı temelli, hatta bizi şaşırtacak denli spesifik ve organize olarak özellikler geliştirdiklerinde bunu biyolojik evrime dayandırıyoruz da; söz konusu türümüz olduğunda neden üstüne ayrıca ve sanki biyolojik evrimin bir çıktısı ve tıpkı diğer canlıların ki gibi ve olağan değilmiş gibi “kültürel evrim” ifadesini kullanma ihtiyacı duyuyoruz? Bir kuşun kanatları ile insan zihni arasında evrim açısından ve türün devamına yönelik katkı itibarı ile ne fark var ki? Biri fiziksel diğeri bilişsel temelde bir avantaj sağlamanın ötesinde ve doğa nazarında ne anlam ifade edebilir ki? Bu dokunulmazlığımızın arkasındaki güdü ne ola?
385 görüntülenme
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 31 Ağustos 2013 4 dk.

Bu soru, birçok insanın daha lise sıralarından sormaya başladığı ve sonrasında birçok farklı bilgiyle karşılaşarak sonuca varamadığı bir soru. Açıkçası, bir cevabı da yok. Çünkü bilimsel olarak böyle bir analiz yapılmamış. Zira hep göz bir kameraya benzetilse de, bilimsel camiada canlı yapılar ile cansız yapıları birbirine benzetmekten uzak dururuz. Çünkü bu ikisi arasında fiziksel ve kimyasal olarak önemli benzerlikler bulunsa da (zira canlıların esasında cansızlardan evrimleştiğini hatırlayınız), biyolojik faktörlerin devreye girmesi işleri değiştirmektedir. Bu değişim de temelde çok farklı olmasa da, canlılığın tanımını oluşturan "organizasyon ve iç aktivite sayesinde bu organizasyonun adaptasyona bağlı korunumu" konusu, farkı yaratmaktadır. Her neyse, sorumuza dönelim:

Dediğimiz gibi bu konunun bilim insanları tarafından yapılmış net bir açıklaması olmasa da, fotoğrafçıların bu konuya bazı yaklaşımları bulunmaktadır. Buna girmeden önce, piksel ne demektir, dolayısıyla megapiksel ne demektir, ona kısaca bir bakalım:

36
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Berat Çelik
Berat Çelik
79.6K UP
Yazar 25 Haziran 2024 14 dk.

Sonlu Farklar Yöntemi (FDM) fizik kanunlarını modelleyen matematik denklemlerini çözmeye yarayan bir yöntemdir. Bu yöntem farkında olmasak da sayısız hesaplamaların yapıldığı günlük hayatımızda oldukça yer kaplar. Peki, bu hesaplamalar nasıl yapılır ve nelerdir?

Bir örnek üzerinden gidelim: hava durumu tahminleri. Bu tahminler, hava durumu modelleri kullanılarak yapılır ve bu modeller atmosferdeki sıcaklık, nem, rüzgâr hızı gibi parametrelerin nasıl değişeceğini hesaplar. Sonlu Farklar Yöntemi, bu değişimleri adım adım hesaplayarak meteorologlara yarın yağmur mu yağacağını, yoksa güneş mi açacağını söyleme şansı tanır.

8
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Nevzat Keskin
Seslendiren 4 gün önce 9:26
Aşılama en basit tanımı ile, üretmek istediğimiz ağaçtan kesilen dal (aşı kalemi) ya da filizin, aşı yapılacak ağaca (anaç) yerleştirilerek oraya tutunmasını...
2
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 2 Nisan 2012 28 dk.

Sinir sisteminin evrimi de diğer tüm sistemler gibi çok eskilere, tek hücreli canlılara kadar gitmektedir. Çoğu kimse bunu ilk duyduğunda şaşırabilecektir: "Bir sistemin evrimi nasıl olur da daha dokuları ve organları dahi olmayan, hatta tek başına, tek hücreli olarak yaşayan canlılara kadar gidebilir?" Bu, birçok insanı afallatmaktadır. Bilim insanları da evrimsel biyoloji ortaya çıkana ve gelişene kadar sistemlerin evrimsel değişimlerinin bu kadar eskiye gidebileceğini düşünmüyorlardı. Fakat artık evrimsel biyolojinin bütünleştirici ve birleştirici yapısı sayesinde her sistem gibi sinir sisteminin temellerinin de tek hücrelilere gittiğini biliyoruz.

Başlangıçta, sinir hücreleri yoktu. Her canlı, varlığını sürdürebilmek için çevresiyle iletişim içerisinde olmak zorundaydı. Birçok kaynakta bu iletişim, canlılığın temel kriterlerinden biri olarak görülür. Çünkü canlı çevresiyle hangi çapta olursa olsun bir iletişim halinde olmayacak olursa, besin, enerji, dinlenme, tehlike gibi unsurları kaçırabilecek ve varlığı ciddi miktarda tehlikeye girecektir. Bu sebeple, canlılığın ilk oluşumundan beridir sadece çevresiyle en aktif şekilde iletişim kurabilen canlılar avantaj sağlamışlardır.

233
3
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 2 Ekim 2020 31 dk.

Daha önceden detaylıca izah ettiğimiz gibi (aşağıdaki videodan da izleyebilirsiniz), insanlar, kuyruksuz maymunlar olarak bilinen bir taksonomik gruba üye bir hayvan türüdür. Kuyruksuz maymunlar, tıpkı "memeli hayvanlar" veya "omurgalı hayvanlar" gibi, çok sayıda türü barındıran bir taksonomik gruptur. Kuyruksuz maymunlar, kuyrukları olan maymunlarla (genel hatlarıyla, Yeni Dünya Maymunları ve Eski Dünya Maymunları olarak iki diğer grup ile) bir araya gelerek "Maymunlar" (Simiiformes infratakımını) oluşturur. Maymunlar da, ön maymunlar ile bir araya gelerek Primatlar takımını oluşturur.

Yani maymun, primat, kuyruksuz maymun, hayvan gibi sözcükler, aşağılama sözcükleri değildir; bilimsel terimlerin halk arasındaki karşılıklarından ibarettir. Bu sözcükler, türleri kategorize etmemize yardımcı olan çatı terimlerdir. Aynı zamanda, kimi zaman o gruptaki canlılara dair önemli bilgiler verebilirler. Örneğin "omurgalılar" (Vertebrata) altşubesinden olan bir hayvandan söz ediyorsanız, o canlının sırt ekseni boyunca uzanan bir omurgası olduğundan emin olabilirsiniz. "Memeliler" sınıfından olan bir hayvandan söz ediyorsanız, memeleri ve süt bezleri olduğundan ve yavrusunu süt ile beslediğinden emin olabilirsiniz. İşte "kuyruksuz maymunlardan" söz ederken, yani kuyruksuz maymunlar süperailesine mensup bir türden söz ederken de emin olduğumuz şey, diğer maymunların aksine, bu maymunların kuyruğunu yitirmiş canlılar olmasıdır.

180
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 20 Ocak 2017 6 dk.

İnsan beyninin evriminin ne kadar önemli olduğu aşikardır. Gezegenimiz üzerinde bugüne kadar evrimleşmiş en yüksek zekaya sahip türüz. Bu evrimsel değişim asla kolay olmadı; ancak her evrimsel değişim gibi kademeli ve birikimli bir şekilde oldu. Bu durum, doğal olarak, birçoklarının aklına bir sorunun takılmasına neden olmaktadır: Neden sadece insan türünde beyin ve dolayısıyla zeka bu kadar evrimleşmiştir? Bu sorunun detaylı bir cevabını buradaki makalemizden okuyabilirsiniz.

Ancak çenemizi çalıştıran kasların körelmesiyle ilgili olarak, şunu belirtmekte fayda var: Her türün evrimi eşsizdir. Yani "kendine özgü"dür. Evrim tarihinde; benzer özelliklerin, benzer şartlar altında, kimi zaman benzer süreçlerden geçerek ortaya çıktığını görebilsek de (bkz: yakınsak evrim); çoğu zaman türlerin popülasyonları başından geçenler (çevre şartları, bu çevrenin değişimi, popülasyon içindeki genetik çeşitliliğin yapısı, bu çeşitliliğin çevreyle etkileşimi, vs.) eşsiz bir özgünlükte olduğu için, türlerin evrimi de kendilerine özgü olmaktadır. Bir diğer deyişle, "Neden diğer maymunlar da insanlar gibi zekileşmiyor?" sorusu, "maymun" (Simiiformes) olan her türün birebir aynı evrimsel patikayı takip etmesi gerektiğini varsaymaktadır. Evrimde böyle bir zorunluluk yoktur!

118
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hatice Kutbay
ANTROPOLOJİ DE YÜKSEK LİSANS YAPIYORUM 6 gün önce Sen de Cevap Ver

Bir bireyin, her argümanını sistematik biçimde çürüten ve savunmalarını baştan geçersiz sayan bir heyet karşısında “deli olmadığını” kanıtlama talebi, ilk bakışta makul görünse de, felsefi, antropolojik ve psikiyatrik açılardan incelendiğinde epistemik olarak sorunlu bir durum ortaya koyar. Bu tür bir talep, özünde yalnızca bireyin akıl sağlığını değil, aynı zamanda bilginin nasıl üretildiğini, kimin sözünün geçerli sayıldığını ve normalliğin hangi güç ilişkileri içinde tanımlandığını sorgulamayı gerektirir.

Felsefi açıdan bakıldığında, “delilik” iddiası, Karl Popper’ın bilim felsefesinde tanımladığı biçimiyle yanlışlanabilirlik ölçütünü karşılamaz. Bir bireyin tüm savunmaları, önceden “patolojik düşünce” varsayımıyla yorumlandığında, ortaya çıkan iddia ne olursa olsun doğrulanmış sayılır. Bu durum, akıl sağlığına ilişkin yargının bilimsel değil, öncül yüklü ve normatif olduğunu gösterir (Popper, 1959). Böyle bir çerçevede bireyin savunması epistemik değerden yoksun bırakılır; çünkü savunma, kanıt değil semptom olarak okunur.

Bu mekanizma, Michel Foucault’nun delilik tarihine ilişkin analizleriyle daha da görünür hale gelir. Foucault’ya göre delilik, modern toplumda yalnızca tıbbi bir kategori değil, aynı zamanda sapkın söylemlerin dışlanmasını sağlayan bir iktidar aracıdır. Akıl ile akıl dışı arasındaki sınır, tarihsel ve kültürel olarak inşa edilmiştir ve bu sınırın kim tarafından çizildiği, kimin konuşabileceğini de belirler. Deliliğin tanımlandığı noktada bireyin sözü, en baştan geçersiz kılınır ve böylece kendini savunma imkânı ortadan kalkar (Berrios, 1996). Bu bağlamda “deli olmadığını kanıtlama” talebi, bireyin konuşma hakkının zaten askıya alındığı bir zeminde ortaya çıkar.

Tüm Reklamları Kapat

Antropolojik perspektif, bu durumu normallik ve sapma kavramları üzerinden değerlendirir. Antropolojiye göre akıl sağlığı, evrensel ve değişmez bir gerçeklik değil; kültürel normlar, ahlaki beklentiler ve toplumsal düzenle şekillenen bir kategoridir. Bir toplumda “makul” sayılan düşünce biçimi, başka bir bağlamda sapkın ya da tehlikeli olarak algılanabilir. Bu nedenle bireyin “akıllı” olup olmadığına dair yargı, biyolojik olmaktan çok, sosyal ve kültürel kodlara dayanır. Bu durum, psikiyatrik tanının kaçınılmaz biçimde değer yüklü olduğunu da gösterir (Fulford, 1989).

Psikiyatri alanında yapılan ampirik çalışmalar, bu teorik çerçeveyi deneysel olarak desteklemiştir. Rosenhan’ın klasikleşmiş çalışması, birey bir kez “akıl hastası” etiketiyle tanımlandığında, tüm davranışlarının patolojik olarak yorumlandığını ortaya koymuştur. Normal duygusal tepkiler, sıradan ifadeler ya da mantıklı açıklamalar dahi tanı lehine delil olarak okunmuştur (Rosenhan, 1973). Bu bulgu, delilik iddiasının kendini doğrulayan bir yapıya sahip olduğunu göstermesi açısından son derece önemlidir.

Felsefi etik ve sosyal epistemoloji literatürü bu durumu “epistemik adaletsizlik” kavramıyla açıklar. Fricker’a göre bazı bireyler, kimlikleri veya onlara yöneltilen etiketler nedeniyle sistematik olarak daha az inandırıcı kabul edilir. Bu durumda bireyin söylediği şeyin doğruluğu değil, söyleyenin konumu belirleyici olur. Akıl sağlığı bağlamında bu, kişinin sözünün sırf “hasta olabileceği” varsayımıyla değersizleştirilmesi anlamına gelir (Fricker, 2007). Böyle bir ortamda rasyonel tartışma mümkün değildir.

Sonuç olarak, her argümanı otomatik biçimde çürütülen bir bireyin, deli olmadığını kanıtlama girişimi mantıksal olarak imkânsızdır. Çünkü bu talep, adil olmayan bir ispat yükü içerir; savunma ile suçlama arasındaki sınırı ortadan kaldırır ve bireyin sözünü baştan geçersiz sayar. Bu noktada sorun bireyin akıl sağlığı değil, aklı değerlendiren epistemik ve kurumsal çerçevenin kendisidir. Felsefe, antropoloji ve psikiyatrinin kesişiminde ortaya çıkan ortak sonuç şudur: Delilik çoğu zaman bireysel bir ruhsal bozukluk değil, susmayan ya da uyum göstermeyen söylemin toplumsal düzende nasıl konumlandırıldığıyla ilgilidir.

108 görüntülenme
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağrı Mert Bakırcı
Yazar 2 Temmuz 2017 29 dk.

Bilim camiası içerisinde sıklıkla duymanız mümkündür: türlerin genetik haritalarına bakarak evrimsel geçmişlerinin çıkarılması ve birbirleriyle olan akrabalık ilişkilerinin belirlenmesi... Şempanzelerle genlerimizin %98 benzer olması ama bir pirinç bitkisiyle bu oranın %60'lara kadar düşmesi, bir bakteriyle ise %2-3 arasına kadar gerilemesi. Bunlar uydurma sayılar değil, üzerinde sayısız farklı araştırma grubunun çalıştığı ve milyonlarca nükleotitin bilgisayar programları aracılığıyla taranması ve haftalar süren analizleri sonucunda ortaya konulan gerçeklerdir. Üstelik evrimsel biyolojinin gücü, bu analizlerde saklıdır: genlere bakmaksızın, başka yöntemlerle (morfolojik analizler, fosil kayıtları, fizyolojik incelemeler, vs.) geliştirdiğimiz evrim ağaçları, genetik analizlerle kontrol edildiğinde %100'e yakın bir başarıyla evrimsel biyolojinin doğru sonuçlar verdiğini görürüz. Yani evrim bir gerçektir ve bu gerçek, genlerimizde de net bir şekilde görülmektedir.

Türler arası genetik benzerlikten bahsederken, gerçek bir "benzerlik"ten söz ederiz. Genlerimizin kodladığı ve bizi "biz" yapan bütün özelliklerimizi kazandıran proteinlere ve onların yapıtaşı olan aminoasitlere baktığımızda, sadece 5 nükleotitin (adenin, timin, guanin, sitozin ve urasil) bütün genetik özelliklerimizi belirlediğini görürüz. Aslında teorik olarak bundan çok daha fazlası mümkündür. Üstelik yapılan incelemeler, canlıların genetik haritalarının birbirinden tamamen farklı olmasının onlar için mutlak bir avantaj sağlayacağını göstermektedir. Çünkü örneğin eğer ki şempanzelerle bizlerin genetik kodları bu kadar benzer olmasaydı, onların sahip olduğı SIV (maymun bağışıklık yetmezliği virüsü) bize bulaşarak AIDS'e neden olan HIV (insan bağışıklık yetmezliği virüsü) evrimleşemeyecekti. Peki madem ki mantıklı bir canlılık tasarımında alternatif genetik planlar olması gerekirken, türlerin her birinin (istisnasız olarak her birinin) genetik kodları birbiriyle aynı temele dayanır ve bu kadar benzerdir?

117
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
EtkinlikEğitim
Evrim Ağacı İstanbul Topluluğu
Etkinliği Ekleyen 1 hafta önce İstanbul₺200,0013 Aralık
İngilizce Konuşma Kulübü – English Speaking Club
Bu Etkinlik sona ermiştir
Lütfen başvuruda bulunmaya çalışmayınız.
13 Aralık 2025 15:00 tarihinden 13 Aralık 2025 17:00 tarihine kadar.

İngilizce konuşma kulübümüz sizi bekliyor!

Sağlık, psikoloji, turizm, kültür ve etik gibi birçok konuda yapay zekanın geleceğimizi nasıl etkileyeceğini tartışacak ve BM simülasyonunda belirleyeceğiz.

Komitelerimize katılmak ve delege olmak için kayıt olmayı unutmayın. Kayıt olduğunuzda size etkinlikten önce mail yoluyla temsil edeceğiniz ülkeyi ve dahil olduğumuz komiteyi göndereceğiz.

Siyasi konulara girmeden size verilen ülkenin temsiliyetini yapmak adına, komitenizdeki konuyla ilgili önceden biraz düşünerek hazırlık yaparak gelmenizi rica edeceğiz.

Etkinlik günü komitelerinizde yapay zekanın farklı alanlarda geleceğimizi nasıl yönlendireceğini tartışacak ve argümanlarda bulunacağız.

Etkinliğimiz Evrim Ağacı İstanbul topluluğu ekibimizden, 8 yıldır İngilizce öğretmenliği yapmakta olan Yaren Filiz Koşaner moderatörlüğünde gerçekleşecektir.
——————–
Our English Speaking Club is waiting for you!

We will explore how artificial intelligence may shape our future in areas such as health, psychology, tourism, culture, and ethics and more. We’ll simulate it through a United Nations–style committee experience.

Don’t forget to register if you’d like to join our committees and become a delegate!

Once you register, you will receive an email before the event with the country you will represent and the committee you will join.

To ensure a smooth experience, we kindly ask you to prepare in advance: without diving into political issues, please think about how your assigned country would approach the committee’s topic and come ready with ideas.

On the event day, you will discuss how AI may influence our future in different fields and present your arguments within your committees.

The event will be moderated by Yaren Filiz Koşaner from our Evrim Ağacı Istanbul Organisation who has been an English teacher for 8 years.

Konum: Vogs Coffee Bahariye

Devamını Göster
7
2 Yorum
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
213.7K UP
3 gün önce
Varsa bir mantık bize ait değil. 
Öngörü kurallarını (buna kimisi sağ duyu dese de temeli tutarlılığa dayanan mantıksal beklenti ve kurallar) evreni deneyimleyerek ediniyoruz.
Mantığımızın temelini ve temel aksiyomlarını evrenin (gerçekliğin) kendisi inşa ediyor.  
O halde sahip olup her defasında sığındığımız mantık bize ait demek ne kadar doğru. 
Mantık ve tutarlılık bizim değl


0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Begüm Sönmez, Emre Akman Ve Hüseyin Atala
Begüm Sönmez, Emre Akman Ve Hüseyin Atala Seslendiren 13 Aralık 17:29
Alzheimer ve vücut yağlanması, şiddetli sıcaklık artışları, yapay zeka ve DNA anahtarları, hepsi ve daha fazlası bu bölümde!
23
İnceleme
Meryema Şermet
Meryema Şermet
109.5K UP
İnceleyen9 5 gün önce
Mükemmel bir epik fantastik kitap. Ben , A Game of Thrones dizisini çok merak ediyordum bir an önce izlemek istiyordum. Ama adetim olduğu üzere,- bir film veya dizinin kitabı varsa önce kitabını okurum- yine öyle yapayım dedim. Bu kadar büyük bir eserle karşılaşacağımı tahmin etmiyordum, sıkmadan gayet akıcı bir dille yazmış romanı. Hep sonraki bölümde ne olacağını merak ediyorsun. Entrikası, kaosu bol:) daha diğer serilerini de okuyacağım ondan sonra diziye başlamayı düşünüyorum. George R.R. Martin tıpkı Tolkien gibi büyük bir yazar, benim saygımı ve hayranlığımı kazandı.
9.8/10
(15 Kişi)
Puan Ver
Buz ve Ateşin Şarkısı, #1
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
8
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı üyeliği tamamen ücretsiz ve sitemizi çok daha etkili, interaktif ve keyifli bir şekilde kullanmanızı sağlayacak. Üye değilseniz, birkaç saniyede üyelik oluşturabilirsiniz! Üyeyseniz de giriş yapmanızı tavsiye ederiz.

Daha Fazla İçerik Göster
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close