Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Meltem Çetin Sever
Yazar 15 Mayıs 2018 2 dk.

Türkçede helikopter böceği de denilen yusufçuk böcekleri göz alıcı renkleri ile bizleri şaşkınlığa uğratır. Güçlü saydam kanatları, uzun vücutları ve vücuduna oranla devasa gözleri vardır. Bu büyük gözlerle çok iyi bir görüşe sahiptirler. Bilinen 500 civarında alt türü bulunmaktadır. Bazı dişi yusufçuk türleri çiftleştikten sonra erkek yusufçuğun kafasını yer bu yüzden bu türlerin erkekleri hayatları boyunca (yusufçukların yaşam süresi 6 ay ile 7 yıl arasında değişir) sadece 1 defa çiftleşebilirler. Başka bir yusufçuk türünün ise başka ilginç bir özelliği var; aeshna juncea türünün dişileri daha fazla çiftleşmemek için takipte olan ısrarcı erkek yusufçukları kandırarak ölü taklidi yapıyorlar.

İsviçre’deki Zürih Üniversitesi'nde yıllardır yusufçuklar hakkında araştırma yapan Rassim Khelifa, Alp Dağları’nda larva toplarken aeshna juncea türünün ölü taklidi yapma davranışına tanık oldu. Khelifa, dişilerin sık sık saklanmak üzere göletlerin yakınlarındaki yoğun bitki örtüsüne çekildiklerini keşfetti. Gözlemlediği 31 dişiden 27’si ölü taklidi yapmış ve bu dişilerden 21’i başarılı olmuştu. İspanya'daki Vigo Üniversitesi'nden Adolfo Cordero-Rivera'ya göre, bu sadece çok sayıda yusufçuğın bulunduğu alanlarda kullanılan bir strateji olabilir. Cordero-Rivera şöyle diyor:

18
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
Ufuk Derin
Aktaran 21 Ekim 3 dk.

Monash Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırma, COVID-19 pandemisi sırasında Kuzey Çin'deki üniversitelerde uygulanan kampüs çapındaki karantinaların, üniversite öğrencilerinin güven, dürüstlük ve yaratıcılık gibi sosyoekonomik kalkınma için kritik öneme sahip davranış biçimlerine olan yaklaşımlarını etkilediğini ortaya koydu.

Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS) dergisinde yayımlanan makalede, Monash Üniversitesi'nden Dr. Leo Bao ve Profesör Lata Gangadharan, Hong Kong Üniversitesi'nden Yardımcı Doçent Jingcun Cao ve Profesör Chen Lin ile Çin Bilimler Akademisi'nden Yardımcı Doçent Difang Huang ile birlikte çalışarak katı biçimde kısıtlanan fiziksel etkileşimlerin, sosyoekonomik gelişim için kritik öneme sahip bireysel davranışları nasıl şekillendirdiğini anlamaya çalıştılar.[1]

6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Akın Karahasan
Yazar 10 Mayıs 2020 20 dk.

"7. Kıta" olarak da bilinen Antarktika, yeryüzündeki en zorlu şartlardan bazılarını bir arada bulunduran, sıra dışı bir yerdir. Böylesine sıra dışı bir kıta, yeryüzündeki en sıra dışı hayvanlardan birisi olan tardigradlar üzerinde araştırma yapmak için eşsiz ama bir o kadar da zorlu imkanlar sunmaktadır.

Bu yazımızda, üç konu başlığını bir arada inceleyeceğiz. Bunlardan birincisi, Dünya'nın en zorlu ortamları arasında kuşkusuz başı çeken Antarktika'da Dünya’nın en dayanıklı hayvanı olarak lanse edilen, popüler bilimin yeni maskotu tardigradları aramak ile ilgili olacak. İkinci konumuz, "Tardigradlar, Antarktika faunasının bir parçası mı, yoksa kozmopolit yayılım gösteren tardigradların sıkışıp kaldıkları uğrak bir nokta mı?" sorularını cevaplamayı hedefleyecek. Son olarak üçüncüsü ise, "Eğer ki tardigradların bazı türleri için Antarktika uğrak noktası görevi görüyor ise buraya nasıl geldiler?" sorusuna odaklanacak.

72
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Simay Aladağ
Çeviren 4 gün önce 3 dk.

28 Nisan'da eBioMedicine'de yayınlanmış bir rapora göre, 2018 yılında dünya genelinde 55-64 yaşları arasında olan kişilerin 2,6 milyondan fazlası kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle öldü. Bu ölümlerin yüzde 13,5'i ftalat adı verilen ve evlerimizde sıklıkla kullandığımız plastiklerde yaygın olarak bulunan bir kimyasala maruz kalmayla ilişkili olabilir.[1]

Ftalatlar şampuanlarda, losyonlarda, gıda ambalajlarında, kan torbaları gibi tıbbi malzemelerde bulunan bir grup kimyasal maddedir.[2] Bu kimyasallar genellikle plastikleri daha yumuşak ve daha esnek hale getirmek için kullanılırlar.

15
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Merve Arıcıbaşı
İnceleyen10 14 Kasım 2021
Felsefe, fizik, kültür bilim, tarih, tıp, psikoloji, politika, sanat ve kitaplar ile ilgili uzmanlarından bilgi edinebileceğiniz Türkçe bir YouTube kanalı.
Youtube Kanalı
9.6/10
(61 Kişi)
Puan Ver
Otantik İçerikler
İnceleme Yaz
Sonra İzleyeceklerime Ekle
20
1 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Alper Kaan Selçukoğlu
Yazar 4 gün önce 9 dk.

Pygmalion, Roma şairi Ovidius’un Metamorphōsēs (Dönüşümler) adlı eserinin onuncu kitabında yer alan mitolojik bir karakterdir. Sanatla ideal güzelliği birleştiren bu anlatı yalnızca Antik Çağ edebiyatında değil modern psikoloji kuramlarında da etkisini sürdürmüştür.

Pygmalion etkisi, bireylerin kendilerine yönelik beklentilere uygun biçimde davranışlarını şekillendirdiğini ifade eden psikolojik bir fenomendir. Başka bir deyişle, bir kişi hakkında beslenen olumlu (ya da olumsuz) beklentiler, o kişinin performansını ve öz-yeterlik algısını doğrudan etkileyebilir. Bu yazımızda Pygmalion mitinin anlatı düzeyindeki detaylarına değinilecek ve ardından bu mitin çağdaş psikolojide nasıl kavramsallaştırıldığı incelenecektir.

20
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Evrim Ağacı'nı sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutmayın! Yeni paylaşımlarımızı görmek için bizi aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Fatih Birinci
Çeviren 11 Ağustos 2019 35 dk.

İnsanlarda ahlaki durumun mevcut olduğu ancak insan-dışılarda mevcut olmadığı fikrini meşru kılan, insanlıkla ilgili ayırt edici bir şey var mıdır? [Ç.N. “non-humans”, yazı boyunca insanın dışındaki hayvan türleri anlamında kullanılmaktadır; E.N. "non-persons", yazı boyunca bilişsel melekeleri yerinde olmayan insanlar veya kişilik/birey hakları bulunmayan canlılar için kullanılmaktadır.]

Bu soruya bulunacak bir yanıt filozoflar arasında olduğu kadar, felsefenin dışında kalıp da insan-dışı hayvanlara davranış şeklimizle ilgilenenler arasında da önemini giderek artırmıştır. Kimileri için bu soruya verilecek yanıt bizleri, insanların doğasını ve ahlaki zorunluluklarımızın makul kapsamını daha iyi kavramaya götürecektir. 

139
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Elif Helvacı
Elif Helvacı
14K UP
Uyarlayan 25 Eylül 2011 15 dk.

Hieronymus Bosch'un üç kanatlı, ünlü tablosunda (The Garden of Earthly Delights; Dünyevi Zevkler Bahçesi) âlem yapan çıplak figürler, cennetvâri masumiyete bir methiye, bir övgü gibidir. Bu tablo, püriten uzmanlarca sıklıkla ileri sürülen "ahlakın çöküşü" ve "günah tasviri" olarak yorumlanabilmesi için bana kalırsa fazla mutlu ve huzurlu görünmektedir. Daha ziyade, insanoğlunun dünyaya düşmeden önceki utanç ve suçluluk duygularından muaf halini temsil etmektedir. Benim gibi primatologlar için, çıplaklık (cinsellik ve doğurganlığa referansla), kuşların ve meyvelerin bolluğu ve gruplar halinde hareket etmek oldukça tanıdıktır ve dini ya da ahlaki yorumlamaları gerektirmez. Bosch, insanlığı en doğal haliyle tasvir etmiş görünmekle birlikte, kendi ahlaki bakış açısını da üç kanatlı tablonun orta kısmında resmettiği eğlenen insanların değil de, en sağdaki kısmında rahiplerin, rahibelerin, açgözlü oburların, kumarbazların, savaşçıların ve ayyaşların cezalandırılması resmederek gösterir.

Beş yüzyıl sonra, hala dinin toplumdaki rolünün ne olduğu ile ilgili tartışmaya devam ediyoruz. Tıpkı Bosch'un yaşadığı dönemde de olduğu gibi, ana temamız "ahlak". Tanrısız bir dünya öngörebilir miyiz? Böyle bir dünya "iyi" olur muydu? Bir dakikalığına günümüzde biyoloji ile köktendincilik arasındaki savaşı bir kenara bırakalım. Günümüzde, evrimden şüphe etmek için kanıtlara karşı oldukça dirençli olmak gerekmektedir; bu yüzden de evrimden şüphe duyanları ikna etmek amacıyla hazırlanan kitaplar ve belgeseller, aslında boşa emek kaybıdır! Bu materyaller dinlemeye hazır olanlara yardımcı olabilir;ancak esas hedef kitleye ulaşmada başarısızdır. Tartışma gerçeğin ne olduğundan ziyade, bu gerçekle nasıl baş edeceğimizle ilgilidir. Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inananlar için, evrimi kabul etmek ahlaki bir cehenneme açılan kapı gibidir.

133
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Teoman Boran Altın
İnceleyen 31 Mayıs 2023
Bu kitabı okumanızı tavsiye ederim arkadaşlar.
Kitap
9.8/10
(53 Kişi)
Puan Ver
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
3
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Emir Haliki
Emir Haliki
196K UP
Yazar 1 Aralık 2022 8 dk.

Radyo dalgaları, elektromanyetik spektrumda (tayfta) en büyük dalga boyuna, yani en küçük frekansa sahip elektromanyetik dalgalardır. Öyle ki Dünya'nın boyutuyla kıyaslanabilecek ölçüde büyük bir dalga boyuna sahip olabilirler.

Radyo dalgalarının frekans aralığı 300 gigahertz (GHz) ile 30 hertz (Hz) arasındadır. Bu değerler dalga boyu olarak 1 milimetre (mm) ile 10,000 kilometre (km) aralığına karşılık gelir.

51
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Meriç Öztürk
Seslendiren 4 gün önce 26:07
Yeni programımız Hasbihal'de bu bölümde size iki haberimiz var. Biri iyi, diğeri de iyi... İki de şarkımız var, dinlemenizi istediğimiz... CRISPR Hayat...
4
İnceleme
Adam Hussein
Adam Hussein
106K UP
İnceleyen 4 gün önce
ben bu kitabı 13 yaşımda okudum ilk 20 30 sayfasını sıkılarak okudum lakin raskolnikov suçu işledikten sonra gerilim başladı. ve psikolojiyi seven bir insan olarak kitabın anafikrinini şöyle söyleyebilirim
toplum mu suçu şekilendiriyor
yoksa
suç mu toplumu şekillendiriyor
bu kitab benim rus edebiyatımla girişim oldu ve girişi beğendım ,ondan önce hiç rus edebiyatı okumamışımdır ama su. ve cezadan sonra rus edebiyatına atıldım ve şuanda net 20 30 tane rus edebiyatı kitabım var ve onları okuyorum .
ben bu kitabın her yaştan bir okuyucu kitlesine sahip olduğunu düşünmüyorum ama kesinlikle şuanki toplumda yaşayan her bireyin bu kitabı okuması gerektiğini düşünüyorum
bu benim 2. kez okumaya karar verdiğim ilk kitab
Kitap
9.2/10
(12 Kişi)
Puan Ver
Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi XLV (45) - Rusça Aslından Çeviren: Mazlum Beyhan
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
2
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Akın Karahasan
Seslendiren 6 Şubat 2022 2:54
Richard Feynman, bir keresinde şöyle yazmıştı:İlk bakışta oldukça üstü kapalı gibi gözüken, ünlü fizikçi Richard Feynman'ın bu sözü, aslında günümüz teknolojik...
40
Deha Kaykı
Deha Kaykı
199K UP
Aktaran 4 gün önce 3 dk.

ArXiv'de ön baskı olarak yayımlanan yeni bir çalışma, karanlık maddenin evrenin ilk yıldızlarında yalnızca kütle çekimsel değil, kimyasal evrimsel süreçlerde de etkili olabileceğini öne sürüyor. Lina Yıldız ve Deha Kaykı tarafından, GTIIT’te (Guangdong Technion – İsrail Teknoloji Enstitüsü) görev yapan fizikçi Prof. Dr. Marcelo F. Ciappina danışmanlığında yürütülen bu çalışma; yıldız içi termodinamik yapılar ve nükleer tepkimelerin karanlık madde kaynaklı enerji enjeksiyonu ve istatistiksel dağılım değişimleri ile nasıl dönüştürülebileceğini kapsamlı bir model üzerinden ele alıyor. Bu yaklaşım, karbon ve nitrojen gibi biyojenik elementlerin üretiminde artışa, oksijen sentezinde ise azalmaya yol açan bir nükleosentez senaryosunu simüle ederek özellikle karbon açısından zengin ve metal bakımından yoksul (CEMP) yıldızların gözlemsel spektrumlarıyla yüksek uyum gösteriyor.

Araştırma, klasik yıldız evrimi modellerinin açıklamakta yetersiz kaldığı CEMP-no yıldızlarının anomalik C/O oranlarını karanlık madde etkisi ile açıklamayı hedef almaktadır. Bu bağlamda, karanlık maddenin yalnızca kütleçekimsel etkilerle değil, aynı zamanda termodinamik yapılar üzerindeki etkileriyle de erken yıldızlarda nükleer tepkime dengelerini değiştirebileceği varsayımı öne çıkarılmıştır. Özellikle zayıf etkileşimli kütleli parçacıkların yıldız çekirdeklerinde termalleşerek çift yok oluş süreçleri aracılığıyla ısı enjekte edebileceği fikri, çalışmanın hesaplamalı temelini oluşturmaktadır.

11
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Gökhan Eren
Gökhan Eren
144K UP
Yazar 11 Mart 2019 1 dk.

Tür epiteti Yunanca aşağıda anlamına gelen ''hipo'' ve ahşap anlamına gelen ''xylon'' kelimesinden türetilmiştir.

Xylariaceae ailesine ait olan Tütsü kandili mantarı (Xylaria hypoxylon), 18 aralık 2018 tarihinde Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Kurupelit kampüsünde bulanan, yaprak döken ağaçların oluşturduğu ormanlık alanda gözlemlenmiştir.

14
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Günsu Bostancı
Çeviren 2 Ocak 2019
Orion'daki Büyük Bulutsu ilgi çekici bir yerdir. Çıplak gözle bakıldığında Orion takımyıldızında küçük bulanık bir bölge gibi görünür. Oysa gördüğünüz Dünya'nın yörüngesindeki WISE gözlemevi ile kızılötesi ışığın farklı bantlarında çekilen hayali renkli dört panelli bir mozaik görüntü, Orion Bulutsusu'nun yeni oluşmuş yıldızlardan, sıcak gazdan ve karanlık tozdan oluşan hareketli bir mahalle olduğunu gösteriyor. M42 olarak da bilinen Orion Bulutsusu'nun gücünün çoğu, görüntünün merkezine yakın bir yerde görülen Trapezium yıldız kümesindeki yıldızlardan geliyor. Parlak yıldızları çevreleyen turuncu parıltı, yıldızların kendi ışığıdır. Bu ışık, bölgenin çoğunu kaplayan karmaşık toz filamentleri tarafından yansıtılır. Atbaşı Bulutsusu'nu da içeren Orion Bulutsusu bulut kompleksi, önümüzdeki 100.000 yıl içinde yavaş yavaş dağılacak.
1
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Evrim Ağacı Akademi

Evrim Ağacı Akademi'yi kullanarak kendini Astronomi & Kozmoloji konusunda geliştirebilirsin.

Tüm Reklamları Kapat
Mesela bir insan 3 saniyede 80-90 km hıza ulaşırsa vücutta neler olur?
0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close