Kriptografi, bilgiyi yetkisiz kişilerden gizlemek ve bütünlüğünü korumak için kullanılan yöntemlerin tamamıdır. Bugün dijital güvenliğin temelinde duran bu alan, yüzyıllar boyunca diplomasi, savaş ve istihbarat için vazgeçilmez oldu. Osmanlı Devleti de merkez–taşra yazışmaları, elçilik raporları ve askerî emirlerin güvenliği için şifreli iletişimi kurumsallaştırdı. Üstelik bu birikim yalnızca gizleme (kriptografi) değil, çözme (kriptoanaliz) faaliyetlerini de içeriyordu; telgrafın yaygınlaşmasıyla (19. yüzyıl ortaları) “Şifre Kalemi/Şifre Odası” gibi özel birimler ortaya çıktı.
Kriptografi, temelde bilgiyi gizlemenin ve yalnızca yetkili kişilerin okuyabileceği biçime dönüştürmenin matematiğidir. Tarih boyunca devletler, ordular ve istihbarat örgütleri gizli yazışmalarını korumak için çeşitli yöntemler geliştirdiler. Osmanlı Devleti’nde bu, harflerin yer değiştirmesi, özel anahtar defterleri ve sembollerle yürütülüyordu; modern çağda ise aynı işlevi sayılar, fonksiyonlar ve bilgisayar algoritmaları üstleniyor. Görünüşte çok farklı gibi duran bu iki dönem, aslında aynı temel düşünceyi paylaşıyor: bilgiyi dönüştür, ama anahtar olmadan geri çevrilemesin.