Evrenin başka bir yerinde zaman bizden farklı hızda akıyorsa, oradaki medeniyetin gelişimi de bizimkinden çok daha hızlı olabilir. Yani onlar bizim bin yıl içinde başardığımızı, belki bir yılda yapıyor olabilirler. Bu kulağa inanılmaz geliyor ama fizik böyle şeylere izin verebiliyor; zaman ve mekan evrenin kurallarına bağlı olarak değişken.
Eğer bu medeniyet gerçekten kuantum fiziği, karadelikler, hatta ışınlanma gibi bizim anlamaya çalıştığımız ama tam çözemediklerimiz üzerinde ustalaştıysa, bize ulaşmaları teorik olarak mümkün olabilir. Tabii, burada hala çok bilinmeyen var. Mesafeler inanılmaz büyük, ve ışık hızından hızlı hareket etmek bizim bildiğimiz fizik kurallarına göre imkansız. Ama belki onların kullandığı yöntemler bizden çok farklıdır; belki de biz daha yeni yeni anladığımız evrenin sırlarını onlar yıllar önce çözmüş.
İnsancıl olarak bakarsak, bu fikir bana insanlığın ne kadar küçük ama aynı zamanda ne kadar büyük bir merak ve potansiyele sahip olduğunu gösteriyor. Belki de bir gün, zamanın farklı aktığı bu uzak medeniyetle iletişim kurup, evreni birlikte keşfetme fırsatımız olur. Hem de sadece teknolojik değil, ruhsal ve düşünsel olarak da bir köprü kurarız.
Yani, evet, zamanın hızı ve gelişim farkı büyük bir engel gibi görünebilir ama aynı zamanda bir umut kapısı da açar. Belki evren, sadece fizik kurallarıyla değil, bizim hayal gücümüzle, merakımızla ve aramızdaki bağlarla da şekilleniyor.