Zamanla oynamanın yolu ışık hızına ulaşmaktır. Mesela ışık hızına ulaşabilecek bir aracımız olsaydı, içine 2 görevli yerleştirseydik, biz dışarıda kalsaydık ve görevliler bu araçla 4 ışık yılı uzaklıkta bir mesafeye gidecek olsalardı; aracın içindeki görevliler için bu mesafeye gitmek 4 yılı bırak, herhangi bir zaman almayacaktır. Işınlanmak gibi düşün. Ancak araçta olmayan kişiler, yani sen ben gibi gözlemciler için 4 yıl geçmiş olacaktı.
Zamanın neden kimi zaman hızlı, kimi zaman yavaş geçtiği konusuna gelirsek; zaman fiziksel olarak herkes için aynı hızda ilerler. Ancak biyolojik etkenler zamanı deneyimleme süresini azaltıp arttırabilir. Metafor olarak düşünmek gerekirse; saniyede 60 kare bir video izlediğini düşün. Bu videonun bir saniyesindeki 60 kare; bir normal, bir siyah, bir normal, bir siyah olarak ilerlediğini düşün. Bir saniyede siyah kareler dışında deneyimlediğin 30 kare olmuş olur. Zamanı deneyimlerken beynin bu siyah noktaları deneyimlenmemiş sayarak 1 saniyeyi yarım saniye olarak deneyimliyor. Saniyedeki kare sayısı metafor tabii, beyin tam olarak böyle işlemiyor ama zamanı bu yüzden hızlı ya da yavaş deneyimliyoruz. Adrenalin salgılandığında; mesela ölümle başbaşa kaldığında zamanın yavaşladığını hissetmenin sebebi zamanı daha fazla deneyimliyor olman. Sen 2 saniye deneyimlemişken bir başka insan 4 saniye deneyimleyebilir, ama zamanın fiziksel olarak etkisi ikinizde de aynı olacaktır. Çocukluk zamanımızda gözle görülür bir biçimde zamanı daha fazla deneyimleriz. Zaman ilerledikçe bu azalır ve "büyüdükçe zaman ne kadar da hızlı geçiyor" lafı söylenir.