Zamanda yolculuk yapmak mümkün değildir. Çünkü zamanda geçmiş bir ana gidilebileceğini düşünmek demek o geçmiş anda yaşanan olayların hala yaşanmaya devam ettiği varsayımı içermek durumundadır. Böyle bir varsayım ise bildiğimiz zaman kavramını yerle bir eder. Yaşanmış bitmiş bir olayın geçmişte hala yaşanmaya devam ettiği gibi bir durum ise mümkün görünmemektedir. Bazı kişiler geçmişi gözlemlemekle geçmişe gitmeyi karıştırıyorlar. Geçmişin gözlemlenmesi geçmişe gitmek değildir. Şuanda gökyüzüne gece bakinca yıldızların kimisinin milyonlarca yıl önceki halini gözlemliyoruz. Bu yıldızların milyonlarca yıl önceki hali bizim 'simdi' kavraminiza giriyor. Ancak bunun ötesinde örneğin milyonlarca ışık yılı uzaktaki bir gezegende milyonlarca yıl önce yaşanan bir olayın olduğu ana gitmek mümkün olamaz. Çünkü o gezegende milyonlarca yıl önce yaşanan o olay milyonlarca yıl önce yaşandı ve bitti. Yaşanmış bitmiş bir olayın bahsettiğim gibi hala geçmişte yaşandığı yaşanmakta olduğu gibi bir varsayım yapmadan bunun aksini savunamazsınız. Milyonlarca yıl önce yaşanmış bir olayı milyonlarca yıl sonra gözlemlemek de ( gökyüzündeki yıldızların milyonlarca yıl önceki hallerini şimdi gözlemlediğimiz gibi) bu durumu değiştirmez. Bunun dışında ikizler paradoksundaki gibi ışık hızına yakın hızlarda seyahet ederek kendi uzay zaman diliminizden çıkıp gelecekteki bir uzay zaman dilimine geri dönmeniz mümkündür. Burada bir nevi geleceğe yolculuk etmiş olursunuz. Yani böyle bir durumda dünyada bıraktığınız ikiz kardeşinizi döndüğünüzde siz gençken onu yaşlanmış olarak bulabilirsiniz. Başka bir örnek olarak da bizim dünyamızda yaşanan bir olayı bizden 84 ışık yılı uzaktaki bir gezegen açısından düşünelim. Bu gezegen kendi şimdi kavramından dünyanın 84 yil önceki halini görür. Yani dünyada 1938 yılında yaşanan olaylar şuan bu gezegenden onlar için yeni görülüyor olacaktır. Yine dikkat edilirse söz konusu gezegenden dünyanın geçmişi gözlemlenmektedir. Ancak 1938 de yaşanan olaylar yaydan çıkan okun geri dönmesinin imkansız olması gibi yaşanmış bitmiştir. Bu olayların görüntülerinin başka bir uzay zaman diliminden gözlemlenmesi mümkün olsa da yaşanan olaylar yaşanmış ve bitmiştir. Bu olaylar her an tekrar tekrar yaşanmakta değildir. Bu yüzden zamanda yolculuk mümkün değildir. Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz sözü de bu durumu aslında felsefî olarak ifade etmektedir. Eğer solucan delikleri varsa bu durum da aslında yine geçmişe seyahate bahsettiğim sebepten izin vermez. Ancak şu olur: Solucan deliği sayesinde ışıktan hızlı seyahat ederek yine bulunduğunuz uzay zaman dilimini (yani kendi şimdi zaman diliminizi) değiştirip geçmişte yaşanmış bitmiş bir olaya gitmek mümkün olmadan sadece başka bir uzay zaman dilimine ışıktan hızlı seyahetle geçebilirsiniz. Yani örneğin bizden 84 ışık yılı uzaktaki gezegenin uzay zaman dilimine geçip dünyanın 84 yil önceki halini sadece gözlemleme imkanını elde etmiş olursunuz ama yine geçmişte yaşanan olayların her an tekrar tekrar yaşanması gibi bir varsayım yapmadığınız sürece yaşamış bitmiş bir olayın gözlem dışında içine dahil olamazsınız. Eğer her yaşanan olayın zamanda tekrar tekrar yaşandığı varsayımına sahip değilsek bu durumda yukarıdaki gibi zaman yolculuğu imkansızdır. Zaten zaman yolculuğu yapılabilmesi başka paradoksları da ortaya çıkarır. Örneğin dede paradoksu gibi. Geçmişe seyahat edip olayları değiştirmek geleceği de değiştirir. Bu durumda gelecek de yeniden kurgulanır. Bundan kaçınmak isteyen kimi bilim insanları paralel evrenlerin var olduğu ve alternatif gerçekliklerin diğer evrenlerde yaşandığı gibi görüşler ileri sürmüşlerdir. Bir başka görüşte geçmişe gitseniz bile bir şekilde olaylara müdahale edemeyeceğiniz ve geleceği etkileyemeyeceginiz şeklinde olmuştur. Yani geçmişe gidip örneğin sizin dünyaya gelişinizi imkansız kılacak olan dedenizi öldürmek isteseniz de öldürmeyeceğiniz ileri sürülmüştür. Ancak bahsettiğim gibi yaşanmış bitmiş olaylar tekrar tekrar yaşanmadığı için zamanda yolculuk imkansızdır. Aksi durumda yani yaşanmış olaylar tekrar tekrar yaşanıyorsa evrende zamanın akması gibi bir olgu olmadığı sonucu çıkar. Bu da başta holografik evren görüşleri olmak üzere zamanın akması gibi bir durumun olmadığı, geçmiş ve geleceğin tamamen belirli, bütün ve durağan olduğu bir evren modelinin kabulünü gerektirir. Son olarak belirtelim ki Einstein da zamanın bir illüzyon olduğunu düşünüyordu ve geçmişin, şimdinin ve geleceğin bir bütün ve durağan olduğunu düşünüyordu. Einstein bu görüşü doğru ise ve zaman bir ilizyon ise o halde zaman durağandır ama bizler zamanın içinden geçmekteyiz gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Yani zihnimiz bize bu illizyonu yaratmaktadır sonucu da yine bu görüşe göre çıkmaktadır. Einstein de bu nedenle zaman kavramının zihinsel veya algısal olduğunu doğal olarak düşünmekteydi.
Kaynaklar
- Brain Green. (2011). Evrenin Dokusu. ISBN: 9754035474. Yayınevi: TÜBİTAK. sf: 155-217.