Güzel soru.
Genç Osman'ın öldürülmesi sonrasında çıkan hoşnutsuzluk bile 4. Murat'ın çabaları ile zar zor yatıştırılmıştır. İmparatorluk çapında isyanlar çıkmış, Anadolu da yeniçeri avları başlamış ve uzun süre yeniçeriler kışlalarına hapsolmuştur. Akabinde Abaza Mehmet paşa Doğu Anadolu'dan ordu toplamaya başlayarak yeniçeri ortadan kaldıracağını duyurmuş yerel birlikler onunla baş edememiş ve isyanı zar zor bastırılabilmiştir. Yeniçerilerin kaba gücünün hiçbir zaman imparatorluğu zapt etmeye yetmeyeceğini bilmek önemli.
Muhtemelen yeniçerilerin tamamı kısa sürede öldürülürdü. Belki daha hassas davranılıp darbe ele başları, iktidara geçenler ve etrafı ortadan kaldırılırdı. Tabi ibret olsun diye epey sert bir idam şekli seçilir, bir çok kişi sergilenirdi. Eğer İstanbul'daki yeniçeri grubu kendilerini korumaya başarabilirlerse en fazla imparatorluğun parçalanmasıyla son bulurdu. Neden? Bu saatte yazmak istemediğim kadar uzun bir yazı gerekli ama yazacağım!!
Devlet, Monarşi, Kutsal Kase
Esas konu ise insanların monarşi ne olduğunun pek anlaşılmamasıdır. Geleneksel kabule göre devlet bir mülktür. Bu mülkün sahibi mevcut rejimimizde ''kayıtsız şartsız millettir''. Ancak her rejimde bu geçerli değil. Eski toplumlarda bu mülk devlet geleneklerine bağlı olarak, doğrudan bir şahsa, bir aileye, bir zümreye veya genellikle doğrudan Allah'a aitti. Demokratik yönetimlerde iktidarın meşruiyetini anlamak kolaydır. Halk kendi arasından birilerini devlet işlerini yürütmek üzere seçer. Monarşilerde ise tüm hakların, mülklerin güvencesi durumundaki devletin sahipliği daha problemli bir zemine sahiptir. Şimdi aşağıdaki bilgilendirici videoyu izleyelim(belki Türkçe dublaj?).
https://www.youtube.com/watch?v=H_Jb2gqu5xw
Gölde yaşayan garip bir kadın sana kılıç verdi diye kral olabilir misin(Arthur)? Peki rüyanda göğsünden ağaç çıktı diye(Osman Gazi)? Kurtlar tarafından emzirildiğin için(Romus romulus)? Büyük büyük büyük babanın annesi güneşten hamile kaldı diye(Cengiz Han)? Ya doğduğunda Venüs ve Jupiter gökyüzünde üst üste geldiyse ve avcunda bir kan pıhtısıyla varsa(Timur)? Ayağınızda yedi tane kırmızı et beni varsa(Nurhaci)? Bunlar artık bir şey ifade etmiyor mu? Neden bu kadar fazla saçma hikaye var?
Günümüzün demokratik hukuk devletlerinin anlayışında devlet adına iş yaptırabilme, karar verebilme, yasa çıkarabilme hak ve görevleri aşağıdan yukarıya doğru(vatandaş bunun için birilerini seçer) verilmektedir. Monarşilerde ise tam tersi yukarıdan aşağı doğru verilir. Yani belirli bir arazideki her şey devlete ait, devlet monarka aittir; insanların şahsi mal, mülk ve hakları ise monark tarafından verilen izinle kullanılmaktadır. Örneğin Osmanlı devrinde yaşasaydın şahsi arazin aslında padişaha ait olacaktı. Ve ödediğin vergi ise bir vatandaşlık görevi değil, padişahın verdiği izne karşı borcun olarak senden tahsil edilecekti. Nasıl böyle bir şey mümkün olabiliyor?
En başta devlet zorunlu bir ihtiyaç olarak kabullenilmiştir. Devletin var olabilmesi ve çalışabilmesi için gerekli tüm saçmalıklar devletin var olmasının işleri kolaylaştırıcı, hayati öneme sahip bir mesele olarak görülmesi ile meşrulaştırılır. Monarşinin meşru zemini ise bir şekilde tanrısallık iddia edebilmektir. Antik Yunan hikayelerinde kralların tanrıların soyundan geldiğini görürüz. Pek çok pagan toplumda böyledir. Bir şekilde hükümdar soyları sıradan insanlardan farklıdır. Sonra dinler ortaya çıkar ve tüm insanların eşit olduğunu ilan eder. Bu sefer artık kendiliğinden gelen bir tanrısallık değil, tanrının vekili olan monarklar öne çıkar. Fakat kılıfına uydurarak ''tanrısal olmayan ama tanrısal gibi'' imajı özenle çizilir. Bugün hala padişahların evliya olduğu miti dönemin propagandasından kaynaklanmaktadır. Monarşilerin bu saçmalıklara ihtiyacı var. Peki bu hikayelerin yaratılacağı kişi nasıl belirlenecek?
Bir kişi kral oldu ve tüm mülke sahip. Sonra? Bu kişi bir sonraki yıl neden hala bu mülke sahip olacak veya öldüğünde ne olacak? Burada devreye çok basitçe miras hukuku girer. Neden miras diye bir şeyin olduğunu açıklamaya lüzum yok. Bir kişi kral olacaksa, bir kralın mirasçısı olmalıdır. Bu işin en meşru yolu budur. Miras en sık görülen şekliyle, ebeveynden çocuğa şeklinde aktarılır. Bu yüzden en sık gördüğümüz monarşiler saltanat şeklinde veraset anlayışına sahiptir. Bu krallar en başta ortada hiçbir nasıl belirlenebilir?
İki paragrafında cevabı kaba kuvvet. Gerek yazılı gerek örfi, hukuken hakkınız olmayan bir şeyi elde etmenin en temel yolu kaba kuvvettir. Kaba kuvvet hukukun üstesinden gelir. Bu yüzden hukuk uygulanabilmek için, evrensel olarak kolluk güçlerine ihtiyaç duyar. Buna eski düzende ''kılıç hakkı'' denirdi.
Kaba kuvveti illa alenen pis bir zorbalık olarak düşünmeyin. Bazen karizmatik bir lider de insanlarda yarattığı heyecanla eski hukuku devirebilecek gücü elde edebilir.
---------
Bu meşru zemin devletin var olabilmesi için hayati öneme sahiptir. Sıradan halk, devletli kesim(soylular veya kabaca ranttan geçinenler) ve diğer devletler tarafından onaylanmak iktidarın kalabilmesi için gerekli olan kaba kuvvet ihtiyacını önemli ölçüde azaltır. Şayet başka bir durumda daha meşru birisi veya birileri daha az kaba kuvvetle iktidarı devirip bunu saydığım gruplara kabullendirebilir.
Bu meşru haklara sahip değilseniz? Kılıç hakkından daha fazlasını istiyorsanız meşru liderleri tahtta tutmanız gerekir. Timur tahta kukla lider olarak Cengiz Han soyundan birini geçirdi, Mısır Memlukleri devlet liderlerini Abbasi Halifeleri ilan etti(hiçbir fiili güçleri olmasa da), Gazneli Mahmut Abbasi halifesinin onayı ile ele geçirdiği arazideki devletini yönetti. Anadolu beylikleri bu iş için Selçuklu ailesini kullandı. Osmanlılar ufak ufak hem kılıç hakkı, hem dini yoldan karizma ve meşruiyet(Gaza, kutsal toprakların koruyucuları), hem halife onayı, hem miras(Oğuz Kağan-Günhan-Kayı, ayrıca önemli ailelerle evlilik yollu akrabalıklar), hem de uzun süre boyunca devletin başında olmalarından kaynaklanan alışkanlıkları kullandı.
Şimdi kafir bir köylünün çocuğu, elinden ekmek yediği(vergi parası halka değil padişaha ait), korumakla yükümlü olduğu padişahı öldürdüğü için nasıl bir meşruiyet elde edebilir? Aslında bu tamamen ihtimal dışı değil. Meşhur Mısır Memluk Sultanı Baybars Eyyubiler için çalışan bir köle askerken(kökenleri ya Ukrayna, ya Bulgaristan civarlarındaki Müslüman olmayan Kıpçaklara dayanıyorken), son Eyyubi Sultanını bizzat kendi elleriyle öldürdü. Ancak Memlukler Abbasi Halifesi'ne darbelerini onaylatarak meşruiyetlerini kazandılar. Ayrıca Eyyubiler de Osmanlılar, Cengizliler veya Abbasiler kadar itibarlı bir aile olmaması da yardımcı oldu. Soyları yabancı bir askere dayanıyordu. Peki Yeniçeriler kime darbelerini onaylatabilir? Basit cevap hiç kimse :D
Osmanlı Sultanı -eğer Avrupa merkezli düşünürsek-, hem papa hem imparatordu. Halkın gözünde padişahın üstüne bir onay yetkisi elde etmek güçtü. Padişah devirme vakalarında muhakkak şeyhülislamdan fetva alınarak darbeye meşruiyet kazandırılır. Ancak şeyhülislam bile bir memurdan fazlası değildi. Bu meşruiyet ancak yeni Osmanoğlu olan padişahla sağlanabiliyordu. Osmanlılar kasıtlı olarak hükmettikleri topraklardaki neredeyse tüm asilzade sınıfını elemine etti. Tüm ''devletlüler'' olabildiğince soysuzdu(asil değildi). Din adamları daha itibarlı sülalelerden geliyordu. Gene de yetersizdi. Sözüm ona sıradan bir yeniçeri padişah olabilecekse; Rumeli'deki bir çiftçi, Anadolu'daki bir Yörük, Cezayirdeki bir korsanın padişah olabilmesini engelleyen hiçbir hukuki zemin kurulamaz. Hükümdarı indirip yerine aralarından birini geçirebilecek muhafız güçlerinin olduğu devletler, ya Mısır Memlükleri gibi daha üstün bir monarşiden yönetme yetkisi alıyor olmalı, ya büyük Roma imparatorluğu gibi sözde de olsa senato gibi bir imparatordan üstün güç odağına sahip olmalıdır.
Diğer seçenek kaba kuvvet açısından çok fazla güce sahip olmaktır. Yeniçeriler bireysel olarak güçlü askerlerken sayıları azdı(17.yy öncesi, devşirme sistemi), sayıları kalabalıkken ise savaş zamanları silah altına alınan yarı esnaf-tüccar/yarı asker bir milis kuvvetinden ibaretti. Yani asla imparatorluğu zapt edebilecek güce sahip olmadılar.
-------------------
Denir ki 2. Mahmut'a karşı gerçekleşen bir yeniçeri ayaklanmasında(zannediyorum Alemdar Vakası) yeniçeriler 2. Mahmut dışında hiçbir erkek Osmanoğlu'nun hayatta olmadığını fark ederler. 2. Mahmut'un oğlu veya erkek kardeşi yoktur. Bu durum bir tartışmaya sebep olur, padişah ayak diretirse onu indirmek veya belki öldürmek nasıl mümkün olacak? Veya bir kargaşa esnasında padişah ölse ne olur, kim padişah olabilir? Adaylar sunulur. İlk akla gelen Giray ailesinden(Kırım Hanları) bir erkektir. Onlar Cengiz Han soyundan geliyor. Diğer aday Çelebi Ailesinden(Mevlana'nın soyu) gelen bir erkek olur. Bu ailede sürekli kayıt altındadır ve soyları evlilikler yoluyla Selçuklulara dayanır. Bir başka aday 2. Mahmut'un ablası Esma Sultan olur. Sonra anne tarafından Osmanlı soyundan gelen bir paşazade önerilir. Dikkat, illaki asalet gerekiyor. Benzer bir muhabbetin Genç Osman'ın tahttan indirildiği ayaklanma sırasında da gerçekleştiğini duymuştum. Asla aralarından birinin tahta geçebileceğini düşünmezler.
Yani hayır Osmanlı dinamikleri Osmanoğullarının yerine bir yeniçerinin geçmesini imkansız kılıyor. Padişahı indirmişsen bunu başka bir Osmanoğlu'nu başa geçirerek onaylatmalısın. Bu seni bir süre hayatta tutacak ama kesinlikle öldüreleceksin. Geleneksel olarak padişahı tahttan indirilenler illaki öldürülüyor, çünkü başa geçirdiğin padişah bunu bir lütuf olarak görmek bir yana, padişah tahttan indirebilmiş kişilerin etrafta olmasından rahatsız olacaktır.