BİR KARAR VERMELİYİZ!
Yaşamın kendisi kötü olamaz. Yaşam biyolojik bir sürecin adıdır ve biyolojide iyi kötü kavramı yoktur.
Hayat şartlarının zorluğu ve acımasızlığı biz gibi sosyal (bir arada yaşayan) canlılar için , hele ki modern dünyada belirleyici değildir. Hatta buradaki zorluk ve acımasızlık doğa kaynaklı da değildir.
Çevreye uyumdaki “çevre” den kasıt doğal çevre değil de toplumsal çevre ise, sorunun cevabı kendiliğinden açığa çıkar. O da şudur: Adaletsiz bir toplumsal yapıda her birine fazladan aktarılan artı ( bu güç, sermaye, özerklik, özgürlük vb. olabilir) , başka birinin hanesine yazılan eksi olarak kayıtlara geçer. Kötülüğü ete kemiğe bürüyen de budur.
Fakat insanın kötü yaradılışlı olduğu konusunda hem fikir değilim. İnsan toplumsal bir varlıktır. Başka bir benzerine muhtaçtır ve bu ihtiyaçtan kaynaklı doğası gereği iyi bir varlıktır.
Zaten insan bu özünü, baskı altında ve aldatılarak, bu kuralı çiğneyen birkaç egemenin inisiyatifine ve dolayısı ile insafına bırakmamış olsa, çevreye uyum sağlamak şayet çevreden kasıt doğa ise, bize doğru yolu gösterecektir.
Ancak çevreden kasıt bizim, kötülüğe , zorluğa ve acımasızlığa tanık olduğumuz dar veya geniş çevre ise; buna söyleyebileceğim tek şey , insan kalabilmenin ve bunu sürdürebilmenin, yani insana dair güzellikler inşa edebilmenin ya da bunu yapamıyorsak da en azından kirlenmeden mevcut temiz konumumuzu koruyabilmenin koşullarının , bu yoz sistemde cidden zor olduğu ve çok büyük bedel gerektirdiğidir.
Bir karara vereceğiz: Yarın çocuklarımız bize bu gün ile ilgili ve bunca yozluk, acımasızlık ve zorlu hayat şartları karşısında ne yaptığımızı sorduğunda, vereceğimiz hangi yanıtın bizleri bahtiyar edeceği bugünkü kararımızın belirleyeni olacaktır. Ya şikayetçi olduğumuza uyum ya da en azından temiz kalabilme adına direnmek… Umarım haddimi aşmamışımdır.