İnsanların tanrısı bir çok yönden tutarsızlıklar doğurur. Verdiğin örnek bunu destekler nitelikte. Tanrı hipotezi ile düşünülen tüm metodlar insan tabanlıdır, zaten bu yüzden tanrılar da antropomorfiktir. Tanrıların arzuları olmamalı, çünkü bütün istemler bir eksikliğin göstergesidir. Kimse bir karınca olmak istemez çünkü bu ona çok şey kaybettirir, fakat herkes tanrı olmak isteyebilir, çünkü bu ona çok şey katacaktır.
Varlık her şeydir, bu yüzden tanrının da varlık kavramından sonra olması gerekir. Fakat tanrı tanımı gereği sınırlandırılamaz olmalıdır. Bu da tutarsızlık yaratır.
Tanrının 'sınaması' görüşüne gelirsek bunun kendini kandırmak olduğunu düşünüyorum. Eğer Tanrı dünyaya kötülük indirip, sınadığını söyleyerek kendini temize çıkarıyorsa, bir çocuğa pompalı tüfek verip birini vurursa "onu sınadım" demek bizi işin içinden çıkartır. Sonuç olarak, bizlerin iyiyi örnek alması gerekir, Tanrı da iyi şeyler yapıyorsa tutarsızlık yok demektir.
Tanrı idea olursa, onu etkileyen tüm olumsuz faktörler ondan çıkarılır, bu yine onda eksiklik yaratır. Tanrı her şey olmalıdır, bu durumda insana da benziyor demektir. Fakat insan bir çok yönden sınırlandırılmış bir varlıktır, bu da onu kusurlu yapar, kusurlu olan tanrı değildir zaten.
Tanrı konusunu tartışmak insanı da düşünsel anlamda paradoksa sokar, çünkü tanrı bir paradokstur. Eğer ben tanrıyı 'modern tanrı inanışı' ile yargılarsam, bu inanışın tanrı mantığına münezzeh olduğunu da anlarım. Ve daha ne kadar kafa yorarsam yorayım sadece beyin eğzersizi yapmış sayılırım.
Konumuz bu kadar kısa anlatılacak bir konu değil, bunu destekleyecek daha bir çok tanım ve görüş var. Ama sorun onlar dışında olduğundan girmeyeceğim.