Şu an da kullandığımız yapay zeka modelleri, derin öğrenme algoritması üzerine kurulu. Yani yaptıkları şey en çok kabul gören faktörleri toplayıp o konuyla ilgili bir şer sorulduğunda daha önce öğrenmiş olduğu en çok kabul gören faktörler üzerinden kendisinden istenene yakın bir sonuç ortaya çıkartmaktır.
İnsan gibi bir duygu oluşabilmesi çok zor. Bunun başlıca sebebi insanlardaki duygu durumunun yüksek oranda biyolojik hormonlarla bağıntılı olmasıdır. Oksitosin, kortizol, dopamin, serotonin gibi hormonlar insandaki duygu oluşumu üzerinde büyük güç sahibi. Yoğun stres altındaki birinin kortizol hormonunu azaltıp dopamin ve serotonin gibi hormonlarını arttırırsanız stresinin azaldığını gözünüzle gözlemleyebilirsiniz. Psikiyatri biliminin yaptığı şey de bu zaten. Yapay zekada ise böylesine bir biyolojik baskı olmadığı ve tamamen algoritmik bir mekanizme işleyişi söz konusu olduğu için durum çok daha farklı.
Yapay zeka duygusallığı taklit edebilir, ancak bu onun gerçekten o duyguyu insan gibi yaşadığını ve deneyimlediğini göstermez. Böylesine bir seviyeye ulaşmak için henüz yolun çok başındayız. Göz, sensör, kol, bacak vermekle yapay zekayı yalnızca mobilize edebiliriz ve veri toplama kaynaklarını arttırabiliriz. Ancak bu onun algoritmik yapısını değiştirmiyor ve insan gibi hormonal bir sisteme sahip olmasını sağlamıyor.
Bahsettiğiniz türden bir aşamaya geçebilmemiz için şu an da henüz bilmediğimiz bir teknolojik ilerleyiş göstermemiz gerekiyor. Fakat yapay zekanın ve yapay zeka çalışmalarının her geçen gün bir adım daha ilerlediği ve o aradığımız teknolojik ilerleyişe ulaşmamızın imkansız olmadığını da söylemek mümkün.