Öncelikle neden mavi ışıktan korunmaya çalışıyoruz ona bakalım.
Bütün canlılık güneşe göre evrimleşti. Bu nedenle organizmaların güneşle doğrudan irtibatı etkileşimi olmak zorunda. İşte yüksek yapılı organizmalar, güneşin ve dünyanın konumuna bağlı değişen ışık dalga boyunu OKUYAN bir yapı aslında. Işığın anlık dalga boyunu okuyarak bilgi edinir. Günün hangi saatinde neredeyim, ne yapmam gerekir vs. Biyolojik saat dediğimiz SİRKADİYEN RİTM, bir organizmanın yaşamsal faaliyetlerini organize etme biçimi bu yolla çalışır. İşte, bizim hangi renk yani dalga boyundaki ışığa maruz kaldığımız bu nedenle önemli. Özellikle akşam güneşin batarken kırmızı ya kaydığı dalga boyu içinde, ona zıt mavi ışığa yani floresan, bilgisayar tablet telefon vs ye maruz kalmak, bedenin dinlenmeye geçmesi yerine, gün içindesin, kortizolu artır, avlan, stresi yükselt mesajını almasına neden oluyoruz. Bu süreler içinde mavi ışık filtresi kullanmak gereklidir. Ancak soru, sürekli kullanmanın zararı olur mu şeklinde ve bence de iyi bir bakış atılmış konuya.
Bunu şöyle açıklayalım. Fabrika ayarlarımız ne istiyor, yaptığımız şey buna uyumlu mu.
Mağarada yaşarken daha çok karanlıkta kalıyorduk, ateş gibi doğal bir ışık kaynağımız vardı sadece. Genel olarak güneşin battığı saatlerde ışık az ya da yok. Çünkü sürekli ateşin yanması, yırtıcılara yer bildirimi demek aynı zamanda. İşte bizim modern olarak tanımladığımız ancak fabrika ayarlarımızı hiçe sayan yaşam biçiminde florensanları sarı kırmızı renk ile değiştirmek ve ekranları mavi filtrelemek olmazsa olmaz. Işığa maruz kalmamak gerektiği şartlarda, aksine kalıyorsak en azından dalga boyunu akşam gece dalga boyuna uygun renge çekmemiz gerekir. Ekranlarda bu filtrelerin uzun süreli kullanımı zarara neden olmazken, gözlük formatındaki filtreler gün içinde ve dış mekanda kullanılmamakta zaten. Yani gün içinde gözlük filtre sadece floresan ile aydınlatılan iç mekanlarda kullanılabilir. Güneş gözlüğü kullanımı bile gün içinde istenmez, gerçek güneş ışığı bilgisini alamayız. Hatta sıradan pencere camından geçen ışığın da dalga boyu değiştiği için, gün içinde ya pencereleri açarak ya da dışarıda kalarak güneş ışığı almanın gerekliliğini vurguluyor otörler. Keşke güneş battıktan sonra hiç ışık olmasa, ancak günümüzde bunu dilemek bile söz konusu olmayacağı için filtreler vazgeçilmez olmak zorunda.
Bonus
Güneş doğmadan oluşan yarı ağarma durumundaki aydınlanma öncesi dalga boyunu doğrudan almanın, biyolojik saati kurmak olduğu ve gece üretilecek melatonine bile etki ettiği anlaşılmış durumda.