Bence de İslama bir atıf'da bulunmuş çünkü bildiğin gibi vücudumuzun her yeri kendini yeniliyor. İslam'da sağ-sol ayrımı yapılıyor çünkü sağ omuzumuzda bulunan melek iyilikleri sol omuzumuz da bulunan melek de kötülükleri yazdığından ayrıca şeytanın da yemeklerini sol eliyle yediğini hesaba katarsak sol el pek kullanılmak istenen bir el değil. Ki halen bile Arabistan'da aileler eğer çocukları solaksa sağ eli ile işlerini yapmasına alıştırılıyor. İranlı bilgin İbn Mâce (Sağ elle yiyip için, sağ elle alıp verin; çünkü şeytan, sol eliyle yiyip içer, sol eliyle alıp verir) der. "Sağın, sola göre üstünlüğü vardır. Bir yere giderken, yol ikiye ayrılırsa, soracak kimse de yoksa ne yapmak gerekir? Hadis-i şerifte, (Karşınıza iki yol çıkarsa, sağdan yürüyün) buyuruldu. Mubah işlerde sağdan başlamalıdır! Peygamber efendimiz, elindeki suyu, sağında bulunan bedeviye uzattı. Bedevi, (Ya Resulallah, solunuzda bulunan Ebu Bekre niçin vermiyorsunuz, o benden daha faziletlidir) dedi. Resulullah (Suyu sağdan dağıtın!) buyurdu. (B. Arifin)"
Ayrıca kaynakda şu da yazıyor "İngiltere hariç diğer ülkelerde, vasıtalar yolun sağından gider. İstisnalar hariç, bütün vidalar, sıkıştırılıp sağlamlaştırılmak için sağa döndürülür; gevşetmek, yerinden çıkarmak için sola döndürülür. Bir cemiyeti sağa döndürmek, sağlamlaştırmak; sola döndürmek yuvasından, vidasından çıkarmak demektir." Sağ-sol partilerine gönderme yapıyor.
Yeme-içmeyle ilgili genel ilkeleri belirleyen Hz. Peygamber (s.a.s.), sol elle yeme-içmeyi hoş karşılamamıştır. Nitekim o, bu konu üzerinde önemle durmuş; şeytanların sol elle yiyip içtiklerini haber vererek ümmetini uyarmış ve çocuklara sağ elle yemek yemeyi öğretmiştir (Buharî, Et’ime, 2; Müslim, Eşribe, 13).
Hz. Peygamberin sağ elle yeme ve içme konusundaki tavsiye ve irşadlarına uymak her müslümanın vazifesidir. Bu nedenle anne ve babaların çocuklarına diğer yemek adabıyla birlikte sağ elle yeme ve içmeyi de öğretmeleri gerekir. Fizikî bir engel sebebiyle sağ eliyle yiyemeyen kimselerin sol elle yeme içmesinde ise bir sakınca yoktur (Şevkânî, Neylü’l-evtâr, III, 329, 330).
2,383 görüntülenme