Konuyu öncelikle ikiye ayırabiliriz.
Evrende doğal ve var olan bir durumu bulmak keşiftir. Örneğin Einstein ışığın bir hızı olabileceğini hatta zihninde bunu modellerken ışıkla yarış yaptığını vs düşünerek ışığın bir hızı olduğunu bulması ve kavraması bir keşiftir.
İkincisi örneğin evrende ışınlama diye bir şey doğal bir durum olarak var olmayabilir. Ancak evren buna izin veriyorsa biz evreni tanıyarak ve ışınlanma makinesi yapmamızı sağlayacak bilgileri keşfedip, bu bilgileri kullanarak böyle bir makine yapabiliriz. Örneğin şuan kullandığımız cep telefonu için evrendeki işleyişe dair bir çok bilgiyi keşfetmiş olarak cep telefonunu üretiyoruz ve bu sayede ışık hızında iletişim kurabiliyoruz. Eğer kuantum mekaniğiyle elektronların hareketlerine dair fenomenleri keşfetmemiş olsak hiç bir telefon üretemezdik. Dolayısıyla elektronların hareketlerini keşfetmek keşif ama bu gibi bilgileri kullanarak cep telefonu üretmek icattır diyebiliriz.
Sorunuza dönersek insan zihni evreni modeller yani öğrendiği veya edindiği bilgilere göre evreni simüle eder veya edebilir. Zaten öngörü gücümüzün kaynağı buna dayanır. Mesela ben sizi yüksek bir yerden itersem düşeceğinizi bunu zihnimde modelleyerek veya kurgulayarak bilirim. İtersem düşeceğinize dair sonuç bilgisi geleceğe dair bir bilgidir. Eğer amacım sizi düşürmekse doğal Olarak önce bunu zihnimde modellemiş veya tasarlamış olmam gerekir. (ek bilgi: hukukta bu tasarlayarak insan öldürme suçunu oluşturur. Bakınız 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 82/1-a. 🙂😉). Hayat deneyimleri ile adının yer çekimi olduğunu insanlar bilmese de veya böyle adlandırmasa da dünya üzerinde bir cismin yüksekten bırakıldığında düştüğünü bütün insanlar deneyim olarak etki ve sonuçlarını aslında yaşarken keşfetmiştir ve bunu bir şekilde deneyimleyerek öğrenmiştir. Ancak bunun nasıl ve neden böyle olduğunu Newton adında biri düşünmüş ve bunun yer çekimi dediğimiz olgudan kaynaklanabileceğini keşfetmiştir. Yani o keşfedene kadar herkes yer çekiminin etki ve sonuçlarını deneyim olarak esasen yaşıyor ve "biliyordu'. Ancak kimse bu neden böyle diye veya belki de daha önemli bir soru olarak bu neden böyle olmak zorunda diye düşünmemişti. Çünkü herkes günlük hayatta deneyimlediğı bu etkiyi çok doğal sıradan bir gerçek olarak görüyor ve kabul ediyordu, kaynağını sorgulamak da kimsenin aklına gelmemişti. O kadar doğal bir durum olarak kabul ediliyordu ki belki bunun bir kaynağı olabileceğini veya olması gerektiğini düşünmek bu keşfi yapılmadan önce insanlara oldukça saçma ve absürd veya çok gereksiz bir soru olarak bile gelebilirdi. Herkesin çok sıradan, basit ve 'bilinen' olarak kabul ettiği ve hatta her gün deneyimlediğı bir olgunun kaynağını esasen açığa çıkarmıştı Newton. Bu bir keşifti özünde çünkü yer çekimi dünya var olduğundan beri vardı sonuçta. Benzer durum Einstein keşfi için de geçerli. Örneğin Einsteinin ışığın hızını keşfetmesi doğru bir zihinsel modelleme ile bunu düşünüp bulmasına dayanır. O güne kadar kimse ışığın bir hızı olabileceğini düşünmemişti. Einstein kendine doğru sorular sorarak ve zihninde doğru bir modelleme yaparak evrenin milyarlarca yıllık geçmişinden beri var olan bir olguyu keşfetmişti.
Tabi Bilimde bazen başka bir şey aranırken tesadüfen başka bir bilginin keşfedildiği durumların da mevcut olduğunu da gözetmek gerek.
Kaynaklar
- M. Kaku. (2014). Olanaksızın Fiziği. ISBN: 9786055164720. Yayınevi: Odtü Yayıncılık.