Dünya'nın her bölgesindeki, birbiriyle bağlantılı olan her su kütlesi birbiriyle karışmak zorundadır. Buna karşılık Dünya'nın sayısız noktasında, özellikle nehirler, kimi zamansa okyanuslar ve denizler, içlerindeki mineral ve kompozisyon (içerik) farklılıklarından ötürü farklı renklerde görünürler ve akış yönlerine/hızlarına da bağlı olarak kavşak (conflux ya da confluence) denen buluşma noktalarında sanki birbirlerine karışmıyorlar gibi bir görünürler.
Bütün su kütleleri birbirine karışmak zorundadır; gerek yavaş, gerek hızlı. Dışarıdan bakıldığında iki su kütlesinin birbirine karışmıyor gibi gözükmesi (veya bu karışmanın hemen, anında olmaması), o su kütlelerinin birbirine gerçekten karışmadığı anlamına gelmemektedir. Okyanusların birbiriyle buluştuğu noktalardan birinde ya da birkaçında, okyanus veya deniz kütlelerinin birbiriyle karışmadığı iddiasının bilimsel dayanağı yoktur. Evrim Ağacı'nda güzel bir içerik var. Bu tür iddialar için gerçeklik analizi yapıyorlar. Yazı biraz uzun olduğu için linkini alta ekliyorum.
https://evrimagaci.org/denizler-birbirine-karismiyor-mu-1309
Haloklin, aynı su parçasının farklı tuzluluk oranları arasındaki geçiş bölgeleridir; bağımsız sular arasında oluşmaz. Kimi zaman iyi karışmayan haliçler ve fiyortlarda da oluşabilir; ancak çoğu zaman aynı suyun durgun parçaları arasında oluşur. Bu, bardakta beklettiğiniz bir suyun alt kısımlarında, üst kısımlarına göre daha çok tuzun birikmesi gibidir.
Size nasıl "karışmıyor gibi göründüğünü" anlatıp karışmadığını anlatıp da bilimi çarpıtan dinci sitelere kanmayınız. "Eğer ki herhangi bir sebeple okyanuslar birbirlerinden tamamen, tıpkı bir engel girmiş gibi ayrılacak olurlarsa, bu akıntıların büyük bir kısmı son bulacak ve dolayısıyla denizlerdeki canlılık çok ciddi hasarlar alacak, sayısız tür üreme ve avlanma yollarını yitirerek yok olacaktır." Buna da yavaş karışma karışma değildir gibi bir savunma yapıyorlar. Karışma karışmadır, karışır, karıştığı da gözlenmiştir.