Adalet sistemimiz ihtiyaç duymadığı için jüriyi büyük oranda kullanım alanı dışında tutmuş. Amerika'da ise durum böyle değil. Jüri birçok davada ülkemizdekine oranla daha etkin ve kararı büyük oranda etkileyebiliyorlar. Analojiniz belli oranda doğruluk payı bulundurmakla birlikte hatalı bir analoji. Amerika'daki adalet sisteminde mahkemelerin adalet mekanizması işlevinden uzaklaşıp "şov dünyasına" dönmesi Chicago müzikalinde başarılı bir şekilde eleştirilmiştir. Filmi izlemenizi öneririm. Sadece bu filmden değil birçok Hollywood filminden anladığımız kadarıyla jüri heyeti bulunan davalarda savunma makamının jüriyi etkilemeye çalıştığını ve bu çabaların zaman zaman ajitasyona vardığını görürüz. Yani günümüzde hukukun bir parçası haline gelmiş manipülasyon çabası vardır ortada. Ama bu durumda jüri anlatılanları nasıl değerlendirirse dinlesin birinci ağızdan dinlemiş oluyor. Ancak konu Twitter olduğunda ortaya kamu faktörü ve medya faktörü çıkıyor. Daha önce yüz kızartıcı suçlardan yargılanmış ve salıverilmiş birçok sanığın Twitter'dan yükselen tepki üstüne tekrar tutuklandığını gördük. Bu demek oluyor ki bu mecranın adalet sistemi üzerinde gerçekten de belli oranda bir etkisi mevcut. Ancak seslerini yükseltenler Amerika'daki jürinin aksine vakayı birinci ağızdan dinlemiyor. Medyanın onlara yansıttığı kadarıyla biliyorlar. Ayrıca Twitter (özellikle ülkemizde) özgür görünen ama özgürlükten çok uzakta bir mecra. Herhangi bir linç veya protesto kampanyasında herkes sürü psikolojisi ile duygusal yaklaşmaya ve karşıt argümanları topa tutmaya meyilli. Oysa jüri dediğimiz heyet mümkün olduğunca profesyonelliğini korur ve hukuk çerçevesinde yaklaşmaya çalışır. Umarım benzerlikleri ve farklılıkları asgari düzeyde yanlışlıkla anlatabilmişimdir. Uzun yaşayın ve başarılı olun.