Aslında teorik olarak tüm insanların eşit haklara sahip olması gerekmekte, ancak dünyamızın işleyişine ve sosyal yapısına baktığımızda böyle bir şeyin gerçek olmadığını görürüz. Hatta öyle ki insanların eşitliğini ve adaletini sağlamak için oluşturulan kurumların bile kendi işlerinde ayrıcalıklı kişilikler yarattığını görürüz, elbetteki bu tarz kurumlar bu tarz ayrıcalıklı kişilikleri diğerlerinin haklarını korumak için oluşturur. Ama teoride masum görünen bu ayrıcalık pratikte çoğu zaman kötü sonuçlar doğurmaktadır. Elbette ki hukuk sistemleri insan hakları konusunda her geçen gün gelişmekte ve genişlemektelemekte ama yine de ulaşabileceği mutlak nihai bir son bulunmamakta. Hukuk kavramları arasında ideal hukuk denilen bir şey vardır, ideal hukuk ulaşılması arzu edilen toplumu en iyi şekilde düzenleyen kurallardır. Hukukun idealidir ancak gerçekleşmesi hayaldir.
Pekala tüm insanlar aynı haklara sahip olabilir mi? bu soru etik açısından oldukça ince elenmelidir, zira basit bir şekilde engelli bir bireyle engelsiz bir bireyin aynı haklara sahip olması beklenemez. Burada hak derken temel haklardan bahsetmiyorum, çalışma alanındaki haklardan, sözleşme haklarından , tüzel kişilik haklarından yaptırıma tabi tutulan hukuksal süreçlerden vb. bahsediyorum. Bu tarz durumlarda hemen hemen dünyanın her yerindeki yasalarda özel bireyler için daha farklı hafifletilmiştir, genişletilmiş yasalar vardır. Bu yüzden dolayı yaşayan her insanın aynı haklara sahip olamayacağını düşünmekteyim. Bunu yalnızca düşünmüyorum mevcut hukuk sistemleri de bunu söylemektedir. Ben de ek olarak buna katılmaktayım.