Aslında basit. İnsanlar, ihtiyaçları varsa, kanıtı olmayan herhangi bir inanca inanabilir. Ancak kanıtı olmayan Tanrı gibi inançlara ihtiyaçları olmayan kişiler Tanrı'ya inanmamayı seçebilir. İnanmak için ikna edici bir sebep bulunmadığı sürece, bu inanmama tutumu değişmeyecektir. "Gerçek anlamda olağanüstü" bir iddiaya yönelik "olağanüstü miktarda ikna edici kanıt" sunulursa kişi de inanmama tutumunu değiştirebilir.
Tabii ki bilimsel bir kanıt olmasa da kişinin ileride inanma ihtiyacı hissetmesi üzerine kişi inancı kabul etme tutumuna doğru kayabilir.
İnanma ihtiyacı hisseden kişinin en baştan zaten inancı kabul edip "yaratıldığını düşündüğü şeyler"den Tanrı'sına kanıt bulması, kanıta dayalı bir tutum değişikliği olmadığından soru ile alakasızdır. Bu durum, maddesel olmayan bir ejdere inanıp gördüğü her alevi ejderin alevi olduğuna yönelik bir kanıt saymak ile aynı hatayı içerir. Kanıta dayalı değil, inanma ihtiyacına dayalı olarak gördüğü her alevi en baştan ejderin yaptığını kabul eden biri bunu kanıt olarak sunarsa döngüsel mantık hatası, cımbızlama safsatası ve ardılla doğrulama safsatasına düşmüş olur.
İnanma ihtiyacı hissettiği için inananlar haricinde, kişileri ikna etmek için sağlam kanıtlar ve gerekçeler sunmanız gerekir. Bir inanca inanma ihtiyacı duyan ama diğer binlerce inanca inanma ihtiyacı duymayan kişiler de diğer inançlar ile ilgili tutumlarını ancak bu yolla değiştirir. Bu yoldaki en işe yarar araç da bilimsel kanıtlamadır.