Bu sorunun basitleştirilmiş cevabı, sürü bağışıklığının popülasyonun en az %67'sinin aşılandığında başladığı, %90 civarına ulaşıldığında salgının durmasının beklendiği yönündedir. Ancak bu sayılar, sihirli sayılar değildir ve birçok faktörden etkilenmektedir. Üstelik bu sayılar her gün dinamik olarak değişmektedir.
Öncelikle, bu sayıların hesabı, virüse karşı hiçbir önlem alınmadığı, popülasyondaki kimsenin virüsü atlatmadığı ve herkesin virüse tamamen açık olduğu duruma dayalı olarak hesaplanmaktadır. Kuşkusuz salgının devam ettiği bir ortamda bu faktörlerin hiçbiri sağlanamaz; çünkü virüse karşı aktif olarak önlem alınmaktadır, popülasyonun önemli bir kısmı hastalığı atlatmıştır ve dolayısıyla toplumdaki herkes virüse eşit derecede açık değildir.
Benzer şekilde, bu sayılar aşıların herkese aynı anda yapıldığını varsaymaktadır. Halbuki aşı tedariki ve halkın aşı olmaya karar vermesi konusunda tutarsızlıklar mevcuttur. Bildiğimiz üzere, bağışıklık zamanla zayıflamaktadır. Örneğin toplumun %85’i aşılanmayı seçerse fakat bazı kısıtlamalar yüzünden bu %85’in aşılanması 12 aya yayılırsa, sonlara sıra gelene kadar ilk aşılanan insanların bağışıklığının azalmış olması mümkündür. Bu örnek, teorik bir hesaplamadır ve sadece neden sürü bağışıklığına ulaşmak için gereken insan sayısının kesin olarak hesaplanmasının zor olduğunu göstermek için verilmiştir. Ancak bu tür faktörlerin gözetilmesi önemlidir.
%67 Oranı Nereden Geliyor?
Ancak merak edenler için, bu %67 sayısının nereden geldiğini izah edebiliriz: Sürü bağışıklığına, hasta olan 1 kişinin ortalamada 1'den daha az sayıda yeni vaka yarattığı zaman ulaşılmış olur. Bu durum, üreme sayısı olarak bilinen sayısının (yani bir kişinin hastalığı bulaştırdığı ortalama kişi sayısı) hiçbir ek önlem olmayan şartlar altında 1'in altına düşmesi demektir. Bireylerin homojen bir şekilde karıştığı ve her birinin hastalığa eşit miktarda açık olduğu ve hastalığı eşit miktarda yaydığı şartlar altında değeri şu şekilde hesaplanır (Denklem 1):
Bu denklemde farmasötik (ilaç ile ilişkili) olmayan önlemlerden ötürü bulaşma oranlarındaki göreli azalmadır; hastalığa dirençli bireylerin oranıdır; hastalığa tamamen açık bir popülasyon içinde hiçbir önlem alınmadığındaki üreme sayısıdır.
sayısı popülasyona bağlı olarak ve zamanla değişebilir; ayrıca bireyler arasındaki temasların doğasına ve sayısına göre ve potansiyel çevresel faktörlere göre de değişebilir. Eğer hiçbir kontrol önlemi yoksa (yani ise), sürü bağışıklığı için gereken koşul (yani olmak üzere, koşulu), hastalığa karşı direnci olan kişilerin oranı olduğunda sağlanır.
SARS-CoV-2 için birçok tahmini 2.5-4 arasındadır ve bu temel üreme sayısının sayının aldığı değerler, anlamlı bir coğrafi örüntü göstermemektedir (yani coğrafyadan bağımsız gibi gözükmektedir). Fransa için hesaplanan değeri için sürü bağışıklığına erişmek için gereken bağışıklığa sahip birey oranı %67'dir.
Yukarıdaki Denklem 1'den de görebileceğimiz gibi, sürü bağışıklığının olmadığı şartlar altında, popülasyondaki dirençli birey sayısı arttıkça, salgını önlemek için alınan sosyal mesafelendirme önlemleri azaltılabilir. Örneğin eğer popülasyon hastalığa tamamen açıksa, olan bir durumda, salgının önüne geçmek için bulaşma oranlarının %67 düzeyinde azaltılması gerekir; ama eğer popülasyonun 3'te 1'i halihazırda sürü bağışıklığına erişmişse, salgının önüne geçebilmek için bulaşma oranları %50 düzeyinde azaltılmalıdır.
Kimi durumda, popülasyon bağışıklığı düzeyine ulaşmadan da sürü bağışıklığına erişmek mümkün olabilir. Örneğin eğer bazı bireyler, daha fazla sayıda temasta bulundukları için hastalığa yakalanmaya ve hastalığı yaymaya daha meyillilerse, bu tür süper-yayıcılar muhtemelen hastalığa en erken yakalanacaktır. Bu süper-yayıcılara bağlı olarak, popülasyon içinde hastalığa açık birey sayısı hızla azalacaktır ve hastalığın yayılma hızı yavaşlayacaktır.
Hele ki eğer bazı analizlerin gösterdiği gibi değeri 2-2.5 değil de, örneğin 3 ise, toplumun %50'sinin değil, %66'sının hastalığa yakalanması gerekiyor demektir. Bu, Dünya popülasyonu için, fazladan 1.2 milyar kişinin daha hastalığı atlatıp direnç kazanması gerektiği anlamına geliyor! Yine %0.5'lik bir ölüm oranı varsayımıyla, fazladan 6 milyon kişinin ölmesi gerekmesi demek olurdu.