Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Mustafa C. S.
Mustafa C. S.
15K UP
Üye 1 ay önce 9 Cevap
8

Sürekli olarak maddi-manevi kaybeden bir insanın hayatına devam etmesi, rasyonel bir bakış açısından ele alındığında, ne kadar doğru ve mantıklıdır?

1,989 görüntülenme
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
9 Cevap
İsmail Seler Pulurluoğlu
Bilim severim 1 ay önce

Sürekliliğe sahip bir kaybedişten bahsetmek için kişinin yaşam sürecinin son bulmuş olması ve bu süreç içerisinde istikrarlı bir şekilde sürekli maddi ve manevi açılardan hiç bir kazanımı olmadan daima kaybetmiş olması gerekir.

Kişinin yaşam süreci halen devam ettiğine göre geçmişten süregelen kaybedişlerin yerini gelecek bir zaman diliminde kazanımların alacağına dair bir kesinlik yoktur.

Dolayısıyla kişi hayatında maddi ve manevi olarak kazanımlar elde edeceği vakit gelene kadar geçmişteki kayıplarına sebep olan tecrübelerinide kullanarak mevcut bilgilerini ve hatta kısacası kendini her yönden geliştirmeye odaklanmalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Sonuç olarak "bence" hayatına devam etmesi son derece ve hatta belki tek mantıklı durumdur.

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mehmet Salih Özsoy
Felsefe araştırmacısı 1 ay önce

İnsanlar hayata devam etmek için asla rasyonel bir gerekçe aramazlar. Çünkü; duygular ve ego -bazı insanlarda süper ego- yaşam için gerekli motivasyonu yaratır ve bu üç olgu da irrasyonel olgulardır.

Duygular açısından rasyonelite sorgulaması: aşık olmanın insan hayatında hiçbir rasyonel tarafı yoktur. Bazı insanlar bu duyguyu yaşayabilmek için akla hayale gelmez eylemlerde bulunurlar.

Ego kavramının rasyonelliği üzerine sorgulama: Çok klişe cümlelerle laf kalabalığı yaratmaya gerek yok. Egonun bilimsel olarak ne tür bir işleve sahip olduğunu biliyoruz. Bir de şu örneğe bakın: ağır nikotin bağımlısı bir adam, tek bir sigara içebilmek için tüm dünyayı yakabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Süper egonun rasyonelliğine dair sorgulama: Bazı insanlar sadece özgeci bir tutumla hayatını sürdürebilir ve bunun mantığını asla sorgulamaz. Şeyhine, saintine, peygamberine, tanrısına, kutbuna etc. bağlılığı, onun için yaşamın anlamıdır. Karamazov Kardeşler'deki Aleksi karakteri gibi, tüm hayatını hizmet etmeye adar. Bunun fedakar bir polis olmaktan veya vatansever bir asker olmaktan bir farkı yok.

Eğer bir insan hayata kazanmak ve kaybetmek penceresinden bakıyorsa, hayat zaten bu değil. Yani böyle bir dünyada yaşamıyoruz. Sürekli olarak kaybediyor olsak bile, bir önemi yok. Farklı bakış açılarıyla durumları gözlemlemeyi ve incelemeyi öğrenmedikçe, tek bir noktaya takılıp kalırız. Çünkü beynin total potansiyeli tek bir noktaya odaklanabilir ve ileri düzeyde anksiyete veya farklı bir takım sağlık sorunlarına neden olabilir.

4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yunus Emre Karagülle
Yazar 1 ay önce

Selam Mustafa! Hayat, maddi ve manevi kayıplarla sınandığında, devam etmenin anlamını sorgulamak doğal bir tepki gibi görünebilir. Ancak şunu unutmamalıyız ki kayıplar, yaşamın bütünü içinde bir son değil, bir süreçtir. Hayatı değerli kılan şey, yalnızca kazançlar değil, kayıpların ve acıların içinde bile bir anlam bulabilmektir.

Eğer insan yalnızca kazandığında yaşamanın haklı olduğunu düşünseydi, yaşamın zorluğu karşısında direnmenin bir anlamı kalmazdı. Ancak insanı diğer varlıklardan ayıran şey, umut etme ve mücadele etme kapasitesidir. Hayatın tüm zorluklarına rağmen devam etmek, gelecekteki potansiyel kazanımlara bir kapı aralar. Bu kazanım bir mutluluk, bir farkındalık ya da bir huzur olabilir; hatta yalnızca kendine karşı duyduğun saygıyı korumak bile bir kazançtır.

Bak, bugün milyonerler bile iflas edebiliyor, tüm birikimlerini kaybedip sıfırdan başlamak zorunda kalıyor. Ama pek çoğu yeniden ayağa kalkmayı seçiyor ve tekrar başarıyı yakalayabiliyor. Bu, kayıpların kalıcı olmadığını gösteren güçlü bir örnek değil mi? Ya da düşün, kanser hastalarını… Öleceğini bile bile, son evrede bile kemoterapiye devam eden insanlar var. Bu insanlar bir gün fazla yaşayabilmek için acılara katlanıyor ve son ana kadar umutlarını koruyorlar. Çünkü insanı ayakta tutan şey, umudu yitirmemek ve elinden geleni yapmış olmanın verdiği iç huzurdur.

Tüm Reklamları Kapat

Maddi ve manevi anlamda her şeyin kaybedilmiş gibi göründüğü anlar, aslında insanın kim olduğunu ve neleri başarmaya muktedir olduğunu keşfetmesi için bir fırsattır. Tüm bu kayıplar, seni bugünkü noktaya getiren olaylar olarak düşünülebilir. Şimdi bir tercih anındasın: Ya kaybettiklerinin yükünü omzunda taşımaya devam edip pes edeceksin ya da bu yükleri anlamlandırıp onlardan bir güç yaratacaksın.

Hayatın devamı, yalnızca başkalarına ya da topluma karşı bir zorunluluk değil, kendine karşı duyduğun bir sorumluluktur. Bugün belki kayıpların karanlığında yürüyorsun, ama unutma ki ışık da karanlığın içinden doğar. Belki şu an bir anlam görmüyor olabilirsin, ama devam etmek o anlamı yaratmanın tek yoludur. Çünkü insan, düştüğü yerde kalan değil, kalkıp yeniden yürüyendir.

İnancını bilmiyorum fakat bir adet güzel söz bırakacağım sana;

"Şüphesiz zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Evet, zorlukla beraber bir kolaylık vardır." (İnşirâh Suresi 5. Ayet)

Esenlikler dilerim.

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Esat Kudret
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 1 ay önce

Cevap, Rasyonel bir bakış açısındadır.

Yaşamda sürekli olarak (maddi-manevi) kaybetmeye yönelik bir ibre rasyonel değil. Yaşam tıpkı bir lastik gibidir. Bir ucu olumluya diğer ucu olumsuza bakar. Bazen bazı zamanlarda bazı şeyler ve olumsuz olarak elbette üst üste gelebilir. Fakat emin ol ki SEVGİLİ DOSTUM elimizde tuttuğumuz o yaşam lastiğini her zaman her tarafa çekip o tarafı büyütebilme hem potansiyelimiz vardır hem de dikkatlice bakarsak birçok gerekçemiz.

Mesele burada da rasyonel olup olmayacağımızda. Etrafımızda halen tek bir kuş dahi olsa gelip bir şey beklemeden cıvıldıyabiliyorsa, bir çocuk tasasız ve ta yürekten gülümseyebiliyorsa, tek bir kişi bile ve yarım ağızla dahi olsa bize günaydın diyebiliyorsa, öyle bir mecburiyeti olmadığı halde güneş bize yaşamı sunmak için doğmaya devam ediyorsa, yağmur yağabiliyorsa ve toprak yaşam kokuyorsa; halen öfkelenebiliyorsak, acı çekebiliyorsak, yokuş çıkabiliyorsak ve çişimiz geldiğinde tuvaletin yolunu tutabiliyorsak yaşıyoruz demektir.

Tüm Reklamları Kapat

Belki de eksik olan arada bir dingin olabilmek, acıyı da bal eyleyebilmek, her yokuşun bir inişi olduğunu hatırlamak ve tekrar çişimiz gelebilsin diye kana kana su içebilmek. Beklentisiz öten kuşa şarkı ile , gülümseyen çocuğa başını okşayarak, günaydın diyene günaydın ile, doğan güneşe, yağan yağmura onlara uzanan avuçlarımız ile karşılık verebilmek.

Kolay mı? Elbette değil… Fakat yaşamı anlamlı kılan da bu değil mi ki; İmkansızı mümkün kılmak, aşılmaz olanı aşabilmek ve meselenin düşmek değil düştükten sonra kalkabilmek olduğunu kavrayabilmek. Ya da en veciz söylemi ile ve şairin dediği üzre: “Mesele esir düşmekte değil teslim olmamakta.” İşte bu biziz sevgili dostum, bizi “Homo Sapiens” yapan şey…Umutsuzluk Hala Yasak…Umutla…

(Not: Bunları tüm samimiyetimle, depremin ta içinden çıkan , çok şey gören, yaşayan ve bu nedenle "Kalbim Everest, yaşım bin" dediği halde , ta ilk günden ve son söz olarak "UMUTSUZLUK YASAK" diyen ve dedirten biri olarak paylaştım.)

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye soruyla ilgili deneyimim var 1 ay önce

Sanırım soruyu tersten sormuşsun, rasyonel bir bakış açısıyla yaşanan hayatın sürekli olarak maddi ve manevi kayıp vermesi imkansız denebilecek kadar küçük bir olasılıktır; çünkü akılcı bir bakış açısı şöyle bir sonuca ulaşır: Örneğin uzun zaman yeraltı edebiyatı kitapları ve romanları okuyan insanlar bilinçaltlarında o kaybeden karakterlerle kendilerini özdeşleştirirler ve bir süre sonra kendilerini bar köşelerinde, sokak hayatında, düşmüş, kırık, çaresiz insanlarla arkadaşlık ederken bulmaya başlarlar, sürekli arabesk müzik dinleyip bir süre sonra bu ezilme psikolojisini alışkanlık haline getiren insanlar da zengin, kültürlü, konforlu ve rahat yaşam olanaklarını farkında olmadan tepmeye ve dinlediği müziğin hitap ettiği kitle bireylerine yakışacak olasılıklar üzerine yoğunlaşmaya başlarlar, bir süre sonra bu refleks haline gelir, ilerlediğinde ise acıdan, acı çekmekten zevk alma durumuna kadar ilerleyebilir. Sürekli mafya dizileri izleyip kendini başroldeki mayfa babasıyla özdeşleştiren insanlar mahalle arasında kavga eder, silah taşır, yakalanır hapse girer, çıkar.. Yani izlediğimiz, okuduğumuz, gördüğümüz, özendiğimiz hayatları ister istemez yaşamaya başlarız. Bu yüzden başımıza sürekli kötü şeylerin geldiğini düşünüyorsak öncelikle zihnimizi meşgul eden önemsizmiş gibi görünen kitap, film, dizi ve özendiğimiz karakterleri, örnek aldığımız aile büyüklerini, uzak akrabaları veya arkadaşları tekrar değerlendirip kişisel psikolojik değişimlerden korkmamalıyız. Prensiplerimizi çocuk yaşlarda belirleriz daha sonra sırf karakterimizin bir parçası olarak başkalarına kabul ettirdiğimizden tekrar el atmaya çekiniriz. Oysa acilen değiştirmemiz gereken çocukça saçmalıklardır. Bunun dışında kayıplarımız başka bir bakış açısıyla kazanç olarak da görülebilir. Her seçim bir kaybediştir. Neyi seçersek seçelim bir şeyden vazgeçmek zorunda kalırız ve asla kaybettiğimiz şeyin o an kazandığımız şeyden daha iyi olup olmadığına emin olamayız. Bir tehlikeli düşünce de şudur: Eğer kazanımlarımızı başkalarının kazanımlarıyla kıyaslama alışkanlığımız varsa, bunu fark edip hemen bu düşünceyi silmeliyiz, hiçbir konuda kendimizden başka rakibimiz olmamalı, kendimizi her konuda rakip görmek bizi her yaptığımız şeyde bir öncekinden iyi hale getirir ve başkalarının kazanımlarına bakmaya fırsatımız bile olmaz. Diğer türlü kazandığımızdan da hiçbir şey anlamayız. Elimizdekinin kıymetini bildiğimiz zaman, kendimizi sevmeyi başardığımız zaman, istediğimiz anda olumlu yönde değişebilecek ve evrimle uyumlu bir şekilde düşüncelerimizi yönlendirebilecek olduğumuzu fark ettiğimiz zaman gerçek anlamda hayatımızdaki kazanabileceğimiz en önemli şeyi kazanmış oluruz. Çünkü bu bilinç, o andan itibaren hiçbir şeyi kaybetmeyeceğimiz anlamına gelir.

4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Enes Ceylan
Enes Ceylan
53K UP
Felsefe üzerine okumalar yaparım. 1 ay önce

Soruyu cevaplamak için hayat kavramını tanımlamak gerekir. Bence hayat, çok değerli bazı şeylere sahip olmaktır. Cevabın ise soruda gizli olduğunu düşünüyorum.

"Kaybedebilmek için önce bir şeylere sahip olabilmen gerekli."

Evrende her varlık bir şeylere sahip ve bunu kaybediyor, evet. Ancak bu hala sahibi olduğumuz bir şeylerin varlığını gösterir. Bence her insanın temel yaşam motivasyonu da bu rasyonalitede yatar. Bu yüzden hala hayata devam etmek doğru ve mantıklıdır.

Tüm Reklamları Kapat

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close