Önce bilgisayarlar ve insan beyni arasındaki farklılıklardan bahsederek başlayayım: günümüzdeki yapay zekalar genelde dağınık verilere ve onları işleyip sonuç elde eden yani işe yarar bir bilgiye dönüştüren algoritmalara dayalı bir sistemdir. İnsan beyni ile yapay zekanın yer aldığı bilgisayarları kıyaslayacak olursak aralarında şöyle bir farklılık görebiliriz genel olarak klasik bilgisayarlarda grafik kartı hariç tek bir veri işleme ünitesi bulunur ama insan beyni böyle değildir, insan beyni sınırlarını belirleyerek bölümlerine ayırabildiğimiz kadarıyla her bir bölümü ayrı türde verileri işleyip bu verilerle anlamlı bilgi elde eden ve bu bilgileri ve verileri diğer birimler ile paylaşan, nihayetinde dağınık bir şekilde bilgi işleme kapasitesine sahip karmaşık bir organdır, burada karmaşık denildiğinde neden karmaşık denildiğini aslında bir nevi şöyle de ifade edebiliriz: bilgisayar işlemcisi mikroskopla incelendiğinde gayet düzenli ve anlaşılabilir ve nasıl çalıştığı, hangi amaca hizmet ettiği belli olan entegre devreler görülür ama beyinde bulunan belirli bir ölçekteki beyin hücreleri öbeğinin iletişim kurma şekillerinden doğru bir anlam çıkarmak, bu iletişim kurma şekillerine bakarak birinin tam olarak ne hayal ettiğini bilmek neredeyse imkansızdır, bu nedenle ne garip ki insan beynin nasıl çalıştığını anlamak için yapay zekanın hesaplama gücünün yardımına ihtiyaç duyduğumuzu fark ettik.
Yani insan zihnini günümüzdeki bilgisayarda simüle etmek imkansızdır ancak günümüzdeki bilgisayarlar insan beyninin nasıl çalıştığını anlamamızın anahtarı olmaya yakındır, bu nedenle insan gibi davranabilen bir yapay zeka üretmek bence olasıdır.
Ama bir zekanın "omnipotent" olması için bu evrende bulunan ne olduğu fark etmeksizin herhangi iki öge arasındaki ilişkiyi hesaplayıp mutlak bir doğru sonuç elde etmesi gerekir, mesela Ahmet ile Kamuran'ın aşk ilişkisinin onların insani psikofizyolojik yapılarını denkleme katarak bir şekilde mutlak olarak nasıl biteceğini kesinlikle hesaplayabilmesi gerekir ya da 2 milyar yıl sonra dünyaya ne olacak sorusunu cevaplayabilmesi gerekiyor omnipotent olması için.
Bence bu türde bir hesaplama gücüne sahip olmak direkt olarak evrenin kendisini simüle etmeye çalışmaktan farksızdır. Az önce bahsettiğim basit örnekte bile sadece insanların psikofizyolojisini bilmek yetmez, bireylerin psikofizyolojik yapısını analiz ederek nasıl geliştiklerini ve bu bireyler arasındaki ilişkilerin kesin olarak nasıl yürüyebileceğini hesaplamak devasa bir işlem yüküdür çünkü burada kesinlik ile yakınlık arasında çok büyük bir fark var. %99 doğruya ulaşılmak istense sadece yakından ilişkili ögeler denkleme katılabilir ama o da omnipotent olmaz. Mutlak doğruya ulaşabilmek için Ahmet ile Kamuran buluştuğunda oturdukları bankın kenarındaki taşın Ahmet'in zihninde neyi tetiklediğini gereksiz gözükse bile hesaplamak gerekir ki mutlak doğruya ulaşılsın. Her şeyin sonucunu %100 doğru olarak hesaplayabilmek için devasa büyüklükte veri hacmine sahip olmak gerekir, olayın başlama noktasından yola çıkarak reaksiyonların son bulduğu noktaya kadar her bir ögenin reaksiyona girdiği tüm ögeleri hatta denklemde insan davranışı hesaplamak gerekiyorsa geçmişte yaşanmış ögelerin reaksiyonlarını bir hafızaya depolayıp, bu ögelerin onları hatırlayan zihinlerdeki tezahürlerini ve hatta neden öyle tezahür edildikleri gibi bahsetmesi bile yazıya gereksiz cümle katıyor gibi hissettiren ögeleri dahi denkleme katmak gerekir. Bu da evreni simüle etmekten farksız. Ben böyle bir hesaplama gücünün oluşturulabileceğine fazla inanmıyorum, ayrıca bu hesaplama gücünün enerjisini karşılayabilmek için binlerce gezegen fethetmek lazım.