Türkiye'de bugün devletçilik ideolojisinin benimsenmesi, cumhuriyetin ilk yıllarındaki kalkınma modeline benzer bir sonuç vermeyecektir. 1920'lerde ve 1930'larda Türkiye, ekonomik olarak daha izole bir durumdaydı. (Robinson Crusoe Ekonomisi deyimi bu izole durumu iktisatta anlatmak için kullanılan bir kavram, bakabilirsiniz.) Bugün ise dünya ekonomisi oldukça entegre olmuş durumda. Bu, devletin ekonomiyi tamamen kontrol etmesini zorlaştırıyor. Uluslararası ticaret, teknoloji transferi ve yabancı yatırımlar günümüzde ekonomik büyüme için kritik öneme sahip. Cumhuriyetin ilk yıllarında sanayileşme çok sınırlıydı ve devletin öncülüğünde bir sanayileşme süreci başlatılmış durumdaydı. Ancak bugün Türkiye'de sanayi altyapısı daha gelişmiş durumda ve teknoloji yoğun sektörler önemli bir yer tutuyor. Devletçilik politikalarının bu sektörlerde ne derece etkili olacağı belirsiz. Türkiye’de özel sektör, ekonominin çok büyük bir kısmını oluşturuyor. Devletin ekonomiyi tamamen kontrol altına alması, uzun vadede ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir. (''Uzun vadede hepimiz ölüyüz'' gibi Keynesci bir yaklaşım ile denenebilir ancak kısa vadede de maalesef ölü olacaktır.)