Merhabalar. Kitabı ilk defa sizden duydum ve pdf’i internette olduğundan kabaca incelemek istedim. Açıkçası çok da doğru bir kitap olmadığını söylemek isterim. Tamamını incelemedim ya da okumadım ama biraz göz gezdirine bile inanılmaz hatalarla karşılaştım (ayrıca kitabın hiç bir yerinde kaynak göremedim). Azıcık örnek vereceğim:
4. bölümde şöyle bir ibare var:
“Yirmi yaşına gelmiş olan Mustafa Kemal sağlam yapılı, sağlam karakterli, sınırsız canlılığa sahip bir gençti. Kadınların hiçbirine âşık olmadı. Onlarla ilişkileri duygusal ya da romantik düzeyde değildi. Vicdan azabı duymaksızın çabucak birinden öbürüne geçiyordu. İştahını doyuruyor ve bırakıyordu. Bu konuda tam bir doğulu gibi düşünüyordu: Cinsel iştahını doyurmak dışında, yaşamında kadının yeri yoktu. Böylece kentin şehevî yaşamına iyiden iyiye kendini kaptırdı.“
Mesela bu paragraf baştan aşağı çöp. Geçenlerde yazdığım bir blog yazısında Atatürk’ün aşk hayatına değindim profilimden incelemeni öneririm. Liseden beri sürekli aşık olmuş, duygusal ilişkileri olmuş ve burada yazdığı gibi “kadından kadına koşan” biri hiç olmamıştır. Onun ruhsuz olduğu iddiası gerçeği yansıtmadığı gibi bu kısma herhangi bir kaynak göstermiyor. Gençken de ruhsuzdu büyüyünce de ruhsuzluğu devam etti demeye çalışıyor gibi görünüyor.
70. bölümün giriş cümlesi:
“1930 yazında, aralarındaki geçimsizlik doruğa tırmandı. Paris Büyükelçisi olan Fethi, İsmet’in yönetimi altındaki Türkiye’nin felakete doğru sürüklendiğini belirttiği bir protesto mektubu göndermişti. Hazine bomboştu; orduya haftalardır maaş ödenemiyordu; hükümet hiç sevilmiyordu.”
Diye başlıyor bölüm ve devamında SCF’nin bu kötü yönetime tepki olarak çıkarıldığını ve Atatürk tarafından zorla kapatıldığı yazılmaktadır. Öncelikle o dönemde ekonominin “battığı” gerçeği yansıtmıyor. 1929 yılında dünya ekonomik krizi(Büyük Buhran) sonrası Türkiye’de nasibini aldığı ve o yıllar durgunlaştığı doğrudur ama gerisi doğru değildir. 1923-1929 yılları arası çok verimli bir şekilde Türkiye ekonomisi büyümüştür sanayileşmeye büyük önem verilmiştir. Büyük Buhran’dan sonra 1930-1935 yıllarında “liberalleşme” yerini devletleşmeye geçilerek krizin etkisi azaltıldı ve gayette ülke doğru kararlarla minimum zararla kriz atlatıldı.
SCF’nin kapatılması biraz tartışmalı bir durum. Olaylı İzmir mitinginden sonra kapatılma kararı alınıyor. Atatürk Ansiklopedisinden bu durumu kendince araştırmanı öneririm, çok detaya girmeyeceğim ama bu kitapta yazıldığı gibi zorla kapatılmıyor. Fethi Okyar ve Atatürk miting sonrası ortak kararla kapatıyorlar diyelim. Çünkü parti İzmir mitingi sonrası irtica yanlısı bir harekete dönüşüyor.
73. bölümün 2. Paragrafı
““Başöğretmen”, anlamsız öndeyişlerde bulunan Kâhin, Ankara ve Yalova’da pahalı hobilerle vakit geçiren, Boğaziçi’nde yakın dostları ve sıradan kadınlarla içki içip oyun oynayan adam ortadan kayboluverdi. Diktatör, güçlü pençesini çıkardı ve bir kere daha tüm ülkeyi kıskıvrak yakaladı. Bozkurt dişlerini göstermişti. Vahşi, acımasız bir toprakta, vahşi, ilkel bir halkın yöneticisiydi. Güçlü ve vahşi olmalıydı.”
İlk değinmek istediğim şey Atatürk ‘ün devletin parasını çarçur ettiği ve her gece pahalı eğlenceler düzenlediği doğru değildir. Atatürk fakir değildi, gayet sağlam bir maaşı ve büyük evleri vardı burası kabul. Ama bunlar devletin hazinesini zora sokacak kadar değildi ya da parayı çarçur savuran ve her gün lüks içinde yüzen biri de değildi. Hatta ben okuyorum Atatürk ile ilgili yazılanlara “duş almak ve yemek yemek dışında bazen günlerce odasından çıkmaz gece gündüz çalışırdı” diye ibareler var(yanlış hatırlamıyorsam İsmet İnönü diyordu bunu). Bu sebeple bariz bir propaganda var burada.
Diğer değinmek istediğim şey, sürekli kitap Atatürk’e diktatör diyor. Diktatör kelimesini bütün yönetimi elinde tutan ve kendi çıkarları uğruna ülkeyi sömüren biri olarak lanse edilmiş bu kitapta ve bu özellikler Atatürk ile uyuşmuyor. Bir kere Atatürk 'Dediğim dedik, astığım astık' zihniyetinde hiç olmadı. Aldığı kararları büyük tartışmalar, araştırmalar ve fikir danışmaları sonrasında alırdı, kafasına göre takılmazdı. Ama Atatürk otoriter bir liderdi, günümüz koşulları gibi özgürlükçü değildi. Yine de direk diktatör demek hatalı olur.
Neyse çok uzattım, kısaca durum böyle. Gene bir Atatürk düşmanlığı ve kaynaksız boş boş sözler topluluğu var karşımızda. Atatürk'ün de hataları olmuştur elbet kusursuzdu demiyorum ama bu kitapta yazanlar gerçeği yansıtmıyor.
EDİT: bu kitabı diamond tema isimli (ve gerçekten akıllı olduğunu düşündüğüm) bir youtuber hakkında video yapmış(yeni farkettim :P). onu incelemeni şiddetle tavsiye ederim. çok güzel bilgiler veriyor kitap hakkında
https://www.youtube.com/watch?v=8iFiaeSuDpc