Ses havadaki küçük basınç farklarının havada dalgasal olarak yayılmasıdır. Bu dalgalar kulağımıza ulaşarak kulak zarını titreştirirler, kulak zarına bağlı kemiklerin bu titreşimi alıp duyu sinirlerini uyarması sonucu beyne elektrik sinyali olarak taşınır ve beyin bunu yorumlayıp duyma eylemi gerçekleşir.
Burdaki enerji aktarımı mekaniktir. İnsan kulağından esinlenerek tasarlanmış olan mikrofonlarda tamamen bu prensiple çalışır. Bizim gerçek hayatta şahit olduğumuz enerji değişimlerinin çok büyük bir kısmı kinetik, mekanik ve potansiyel enerji değişimi ve kimyasal bağlardan ortaya çıkan enerjilerdir.
Madde, enerji dönüşümünün gerçekten yaşandığı tepkimeler nükleer tepkimelerdir. Fisyon (atomun parçalanması) yada füzyonda (atomların birleşmesi) maddenin bir kısmı direk enerjiye yani fotona dönüşerek dışarı verilir. Bu tepkimeler sonucu toplam maddenin bir kısmı azaları (enerjiye dönüşür). Örnek verecek olursak Güneşimiz sürekli kütlesini kaybeder ve bu kütle enerji (ışık) olarak bize gelir.[1]
Kaynaklar
- R. Matthews. If The Sun Is Constantly Losing Mass Via Nuclear Fusion, How Come It’s Not Getting Any Smaller?. (14 Şubat 2020). Alındığı Yer: BBC Science Focus Magazine | Arşiv Bağlantısı