Kötülük problemi ya da şer problemi, din felsefesinde kötülük ile mutlak iyi olan bir Tanrı'nın varlığının nasıl bağdaştığı şeklindeki bir sorudur. Sorunu ilk olarak Epikür mantıksal bir formül ile ortaya koymuş, o zamandan beri de felsefe ile hiçbir ilişkisi olmayan kişilerden filozoflara kadar hemen herkesin zihnini meşgul etmiştir.
M.S. II. yüzyılda yaşamış bir Kilise Babası olan Lactantius’un (ö. M.S. 340) aktarımına göre Epikür kötülük problemini bir ikilem biçiminde şöyle formüle etmiştir:
“Tanrı, ya kötülükleri ortadan kaldırmak ister de kaldıramaz; veya kaldırabilir, ama kaldırmak istemez; ya da ne kaldırmak ister, ne de kaldırabilir; yahut da hem kaldırmayı ister hem de kaldırabilir. Eğer ortadan kaldırmak istiyor da kaldıramıyorsa, O her şeye kadir değildir; ki bu durum Tanrı’nın karakteriyle uyuşmaz; eğer ortadan kaldırabiliyor, fakat kaldırmak istemiyorsa, O kötü niyetlidir; ki bu da aynı şekilde Tanrı ile uyuşmaz; eğer O ne ortadan kaldırmayı istiyor, ne de kaldırabiliyorsa, hem kötü niyetlidir hem de her şeye kadir değildir; bu durumda da Tanrı değildir; eğer hem ortadan kaldırmayı istiyor, hem de kaldırabiliyorsa – ki yalnızca bu Tanrı’ya uygundur–, o zaman kötülüklerin kaynağı nedir? Ya da o kötülükleri niçin ortadan kaldırmamaktadır?”
Bazı dinlere göre dünya zaten iyiler için cehennem kötüler için cennettir. Dünya bir sınav yeridir ve zaten başımıza her türlü bela gelebilir. O yüzden kötülüğün olması normaldir.
Ancak bazıları da "madem tanrı ne yapacağımızı , sonunda nerede olacağımızı biliyor, neden böyle bir girişimde bulunmuş?" diyor. Burada da "cehenneme neden gittiğini öğrenirsin" derler bu bence saçmadır.
Bence en temel soru neden tanrı gibi yüce olan varlık koca evrende insan gibi aciz yaratıklardan tapınmalarını istiyor olmalı.
Bunun için de "sanatçı sanatını göstermeli" deniyor ki bu tanrıyı küçük düşürür. Tanrı için söylenen kâfirlerden nefret etme, kızma ve benzeri şeyler onu ufaktır, insanı özellikler verir.
Her ne kadar tanrı için "mükemmel ve sonsuz bilgili varlık" gibi tanımlar olsa da:
Biz tanrıyı anlamlandıramıyoruz.
Tanrının ne olduğunu bilemiyoruz.
Her tanrı profili öznel ve tanrıyı mutlaka tahrif ediyor.
Bunun gibi konuları Youtube'da Diamond Tema'nın videolarını izleyerek öğrenebiliriz. Ayrıca Medium'da yazıları da var. Gerçekten tarafsız ve kaliteli. Onun dışında bir arkadaş daha var bu sorulara cevap yazan. Kendimce cevaplarını beğeniyorum . Görürse bu soruya da cevap verir herhalde.
Tanrı kötülüğü durdurmak istiyor da gücü mü yetmiyor; o zaman her şey gücü yeten değil.
Gücü yetiyor da durdurmak mı istemiyor; o zaman kötü niyetli.
Hem gücü yetiyor hem de durdurmak mı istiyor; o zaman kötülük nerenden çıktı?
Hem gücü yetmiyor hem de durdurmak istemiyor mu; o zaman ona neden Tanrı diyoruz?"
Epikuros
Tanrı, Allah, God vb yoktur. Yarattığı şeytan, cin, melek vb şeylerde yoktur. Olmayan tanrı insanlara kötülük veya iyilik yapmaz. Kötülük ve iyilik insanların kendi uydurdukları bir kavramdır. Neye göre kötülük, neye göre iyilik. İnsanların birbirlerine yaptıkları davranışları iyilik ve kötülük olarak isimlendiririz.
Senin menfaatine ise iyiliktir. Senin menfaatine uygun değilse kötülüktür vb. Bu konuda çok yazılırda gerek yok detaylara inmeye.
Siz genede aç bir insan görürseniz yardım edin. İş bulamayan bir insan görürseniz iş bulmasına yardımcı olun. Soğuk havalarda pencere kenarına ekmek kırıntıları bırakın kuşlarda nasiplensin. Aç bir kedi, köpek görürseniz elinizden geldiğince gücünüz yettiğince yiyecek verin.
Kötülük nereden gelir? Eğer Tanrı mükemmelse ve "kötülük" kavramı mükemmel olanın mükemmelliğini elinden alacaksa Tanrı iyi olmak zorundadır. O halde kötülük nereden gelir? Buna südur teorisine inanan filozoflardan yola çıkarak yanıt vermeye çalışacağım.
Südur ya da taşma teorisine inanan filozoflar Tanrı'nın yaratma eyleminde olmadığını savunmaktadırlar. Onlara göre Tanrı o kadar iyidir ve mükemmeldir ki varlıklar bir kaptan suyun taşması gibi Tanrı'dan taşarlar. Bir zorunluluk sonucu meydana gelirler yani. Bu yüzden varlıkların var oluşları sırasında bir hiyerarşi ortaya çıkar. Bu hiyerarşinin en üst noktasında Tanrı ya da BİR vardır. Bu BİR'den Tanrı'nın kendi kendinin farkına varması sonucu Tanrısal akıl ya da Nous ortaya çıkar. İlk defa çokluk burada ortaya çıkar. Nous'tan sonra Ruh ortaya çıkar ve böylelikle maddenin oluşumuna kadar oluşum devam eder. Dikkat ederseniz Tanrı mükemmel ve BİR idi. BİR'den çokluk çıkmaya başladığı an kötülük olgusu da baş göstermeye başlar. Plotinos'a göre BİR'den yani Tanrısal ışıktan uzaklaşıldığı ölçüde kötülük belirmeye başlar. Südur teorisine inanan filozoflar kötülük problemini bu şekilde halletmeye çalışmışlardır. Sahi Tanrı'dan bir zorunlulukla uzaklaşan bu varlıkların suçu nedir?
Hiç bir bebek kötü olarak doğmaz ancak Hitler de bir zamanlar bebekti.Göreceli kötülükleri konu dışında bırakıyorum.Çoğu durumda kötülük çevre,coğrafya,tarihe,zorunluluğa göre değişir.Ancak içgüdüsel saf bir kötülüğün olduğunu da düşünüyorum.Mesela zorla savaşa gönderilip düşman(kime göre?) öldürmek kötülük değildir.Ancak öldürürken zevk almak,işkence ederek öldürmek kötülüktür bu gibi kötülüklerin çoğunda neden sorusuna bir cevap bulunabilir(geçmişinde yatan zorluklar,ezilmişlik,şiddet,kötü çevre,aile vs) ancak bazı istisnai durumlarda cevap bulmak zorlaşır.Bu gibi durumlarda teist insanlar şeytana başvurur.Çünkü onlara göre iyi olan Tanrı bunlardan sorumlu olamaz.O zaman Tanrının her şeye kadir olma savı çürür.İmtihan kısmı ise bana daha komik geliyor erken yaşta öldürülen bir çocuk doğrudan cennete gitmek yerine onu öldüren kişiye tanındığı gibi(cehenneme gidecektir) sınanma şansı tanınmasını hür iradesi(oluşması için belli bir bilinç yaşına gelmesi gerekir bu da bir paradoks) ile isteyemez mi?
Kötülük gibi benzer bir çok konuya Tanrı ile cevap vermek insanoğlunun tembelliği ve kolaycılığının unsuru.Bir sorunun henüz cevabı olmaması en mantıklı cevabın Tanrı olduğunu göstermez.Bilim her şeyde olduğu gibi gelecekte de bizi aydınlatmaya devam edecektir.
Bu sorunun ortaya çıkması insanın, tanrıya insani özellik vermesinden kaynaklanmaktadır. Tanrıya iyi ya da kötü demek ona insani özellik vermek demektir. Çünkü iyi ya da kötü olmak insana ait birer özelliklerdir. Kainatın yaratıcısına, onun yarattıklarına ait özellikler vermeye çalışmak böyle soruları ortaya koymaktadır. "Eğer tanrı iyiyse neden kötülüğü ortadan kaldırmaz?" sorusu da buna bir örnektir. Bahsedilen iyilik kime göre iyi yada bahsedilen kötülük kime göre kötülüktür? Elbette ki insana göre. Bir örnek verecek olursak:
Aciz bir insana işkence eden birini düşünelim. İnsana göre aciz olan mazlum, işkence eden ise kötüdür. Peki işkence edenin kötü olması göreceli değil midir? İşkence ettiği kişi bu işkenceyi kimi insanlara göre hak ettiği için işkence eden de kötü sayılmaz.
Bir adamın 4 kişi tarafından dövülmesi insani olarak onaylanmaz. Şiddet insan için kötüdür. Ancak dayak yiyen vatana ihanet etmişse ve 4 milliyetçi tarafından dövülüyorsa insanlar için bu onaylanır ve hatta destek verilir bir durum haline gelir. Ancak milliyetçi olmayan ve vatanı bir değer olarak görmeyen biri, masum bir adamın 4 kişi tarafından dövülmesini reddeder ve bunun kötü olduğunu düşünür.
İnsanlar için iyi veya kötü böyle göreceli bir durumdur. İnsanlar arasında bile böyle ayrılıklar söz konusu iken kainatı yaratan tanrının bu işe katılması saçmalıktır.
Öte yandan bahsi geçen kötülüğün ortadan kaldırılması durumunda insanlar bunu fark edebilirler miydi? Yine aynı örnek üzerinden gidelim.
Şiddet gibi bir eylem tanrı tarafından kötü kabul edilip ortadan kaldırılsaydı insanlar şiddetin varlığından bile haberdar olmayacaklardı. Bu durumda tanrının şiddeti kaldırdığı kimse tarafından bilinmeyecekti. Zaten şiddetin varlığı şiddetsizliğin değerini yüceltir. Çirkin olmasa güzelin değeri bilinmezdi. Eğer tüm insanlar uçsaydı uçmak güzel sayılır mıydı? Sıradanlaşır ve değerini kaybederdi. Kötülüğün olmadığı bir hayat ta bunun gibi değersiz olurdu.
Öncelikle şunu bilelim ki Allah kötülüğü yaratmamıştır. Kötülük iyiliğin yapılmamasıdır. Tıpkı karanlık gibi. Çünkü karanlık ışığın bulunmadığı ortamdır.
Allah yarattığı varlıkları imtihandan geçirmek için birkaç neden vermiştir. Bunların bazıları hırsızlık, fuhuş, zina, önyargı vb. durumlardır. Kişi bunlara dikkat etmediği sürece ahiret hayatında cezalandırılır.
(Tanrı yerine Allah kullanmak istedim çünkü belirtilmek istenilen şey aynı olduğu sürece ayrımcılık, milliyetçilik, özcülük gibi terimler pek saftır, mantıksızdır. Yazdığım veriler tüm dinler için ortaktır, hepsinde de bu tümceler geçmektedir.)
Bu, din felsefesinde yıllardır tartışılan bir konu. Teistler bu soruya [birçok kişiyi ikna etmese de] özgür irade ve şüpheci teizm ile ve başka birçok şekilde cevap vermeye çalışmışlardır. Burada bunlardan kısaca bahsetmenin doğru olmayacağını sanıyorum; tatmin edici olmaktan uzak olacaktır. Kaynak kısmına bu konu hakkında bir makale linki ekledim. Verilebilecek muhtemel cevaplar detaylı bir şekilde anlatılıyor.
Eğer adaletli ve merhametli bir tanrı varsa yeryüzündeki katliamlar yapılırken işgaller olurken tanrı nerdeydi uyuyormuydu kafasını deve kuşu gibi kuma mı gömüyordu eğer adil ve merhamet sahibi değilse varlığının ne anlamı insanları yönetmek kontrol etmek ve ticaretini yapmak için var din
öncelikle yapımız gereği bu tür konuların mutlak cevabına ulaşmak olanaksızdır, belirtmeliyim. çünkü bu kavramların vurguladığı bağlantı bizimle alakalıdır. biz bir soru üretiriz ve buna mütevellit bir cevap bulmaya çalışırız. sorduğumuz bu soruların nedeni bilgi elde etme amaçlıdır ancak bu bilgiyi doğrudan öğrenme şansımız yoktur. böyle bir bilginin varlığı bile şüphelidir. başlangıcı tahmin ederek ya da öngörüde bulunarak nasıl var olduğumuzu anlamlandırma çabası içindeyiz henüz. sahibi olduğumuz teknoloji henüz bilimin karanlığını aydınlatmaya yeterli değil. bu yüzden ucu açık bir soru olarak kalacaktır bu soru. tanrı var mıdır? bilemeyiz. kötülük var mıdır? bakış açımızla ilgilidir bu. misal bir aslan bir ceylanı beslenmek için öldürdüğünde biz buna cinayet demeyiz fakat aynı davranışı bir insan yaparsa onu yargılarız. yaptığının yanlış ve kötü olduğunu dile getiririz. yani bu anlamda da iyi ve kötüye sağlıklı şekilde varamayız. kısaca var olup olmadığına emin olmadığımız tanrıdan var olup olmadığını bilmediğimiz kötülüğü engellemeyi de bekleyemeyiz. beklememeliyiz. bu tür zırvaları bırakıp hazza odaklanmalıyız. vesselam.