Aslında bu tarz çalışmalar var. Örneğin; Virgin Galactic isimli ve uzay turizmi ile ilgilenen şirket, uçuşlarını bu şekilde gerçekleştiriyor. Uzaya gönderilecek ve içinde yolcuların bulunduğu kapsül belirli bir irtifaya başka bir uçak ile çıkarılıyor. Uçak tavan irtifasına ulaştığında kapsül ayrılıyor ve roketlerini çalıştırıyor.

Bu yöntem, ilk uzay çalışmaları başladığında da kullanılmıştı. Uzayın sınırına ilk insanlı uçuşlar, X1 projesi adı altında, gene bu yöntem kullanılarak gerçekleştirilmişti. Uzayın ve düşük basıncın insan üzerine etkileri bu çalışmalar sayesinde anlaşılmıştı.

Bu yöntem ile maliyetlerin ve sürdürebilirliğin (kullanılan kapsüllerin tekrar tekrar kullanılması) avantajları varmış gibi gözükse de, kapsüllerdeki yakıtın sınırlı olması ile ancak uzayın sınırına yolculuk yapabilirsiniz. Yakıt miktarını ne kadar artırırsanız, irtifa uçağının tavan irtifası da o kadar düşük oluyor. Tavan irtifası azalınca daha çok yakıt eklemeniz gerekiyor ve içinden çıkılmaz bir kısır döngüye dönüşüyor. Helyum balonları da aynı şekilde çok sınırlı miktarda yük alabilirsiniz. Tonlarca ağırlığı helyum balonları ile taşıyamazsınız.
Sonuç olarak; gerçek bir uzay uçuşu yapmak istiyorsanız, klasik roketlere hala bağımlısınız.