Buradaki ayrım, resim ve fotoğraf kelimelerinin tanımlarındaki birden çok bileşen ile ilgili bir durum.
Resim ile fotoğraf arasındaki esas fark, imal edilmiş ile kaydedilmiş arasındaki farktır. Resim, insan eliyle yapılır. Kalem, fırça, boya vs. ile tuval, kağıt, duvar vs. gibi bir zemine elle yapılır. Fotoğraf ise kaydedilir. Yapılmaz. Bir görüntüyü, negatif filme kaydedersiniz.
Ancak ikisinin temel bir ortaklığı vardır: Kadraj, kare, çerçeve. İkisi de, kendisinden büyük bir görüntünün, bir kısmını kullanır, konu edinir. Buna göre de "bir görüntünün konu edilen kısmı" anlamında kullanıyor iseniz iki terimi de kullanabilirsiniz. Atatürk'ün, göğüs seviyesinden üzerini, yani sadece yüzünü gösteren "portre" denen resim ve fotoğrafları da var, boydan onu kadrajlayan resim ve fotoğrafları da, değil mi? Oradaki fark, kadrajlamada. Bu anlamda, Atatürk'ün bir portre fotoğrafına bakıp "Atatürk, bu resimde çok güzel" derseniz çok da yanlış bir terim kullanmış olmazsınız çünkü orada "kadrajlama"ya vurgu yapmış olursunuz. Fotoğrafın, Atatürk'ün yüzünün güzelliğini ya da yakışıklılığını vurgulayışını kast etmiş olursunuz. Çünkü portreler insanın yüzünü ayrıntılı biçimde "resmeder" ya da "fotoğraflar". İster resim (çizilip boyanmış) ister fotoğraf (kaydedilmiş) olsun.
Ve aslında verdiğiniz capsteki tdk tanımları tam olarak da doğru değil. Çünkü resim, illa, varlıkların doğadaki görünüşlerinin yapılması değildir. Figüratif resim ya da gerçeküstücü resim diye bir akım var. Orada ressamlar, doğada var olmayan imgeler kullanıyorlar. Ama yine de kendileri imal ediyorlar o resimleri. Aynı şey, fotoğraf için de geçerli. Çünkü çok sayıda fotoğrafçı da kaydettikleri görüntüleri imal ediyorlar. Işığı biçimlendiriyorlar mesela. Vesikalık fotoğraf çektirirken nasıl stüdyoda çektiriyoruz? Bu zaten görüntünün biçimlendirilmesi demek. Hatta kaydedilen fotoğrafın üzerinde de biçimlendirmeler yapılır. Photoshop da bunun örneği. Ama yine de fotoğraf kaydedilir, resim elle yapılır. Fark bu. Ortaklık ise kadrajlamayı işaret eden kısımdır.
Gelelim her fotoğraf resimdir ama her resim fotoğraf değildir meselesine. Buradaki ayrım normalde, konu edinilen imgeler ile ilgili olmalı. Her fotoğraf, resmin konu edinebileceği şeyleri konu edinir. Yani fotoğrafın konu edinip resmin edinemeyeceği bir şey yok gibidir. Ama tersi pek geçerli değil. Ben, gözlerinden örümcek ağı atan ve asasını Dumbledore'ın sakalına uzatmış bir Harry Potter'ın gözlüğünün çerçevesine oturup bağdaş kurup oturmuş ve 128 milyar dolar nerede pankartını tutan bir Natasha Romanof resmi yapabilirim. Ama bunun fotoğrafını çekemem çünkü Natasha öldü. Dumbledore'da öldü ama... :) Neyse... :) Bu gerçek olsa da, fotoğrafçıların "photoshop icadolundu, mertlik bozuldu" feryatları gereğince bu da mümkün. Bir kısmı çizilmiş, bir kısmı boyanmış, bir kısmı fotoğraflanmış çok sayıda resim ya da fotoğraf mevcut ve bunlara genel olarak kolaj, karışık artwork, özgür sanatsal çalışma, karışık sanatsal çalışma gibi isimler veriliyor. Modern sanat akımları ile çizgiler iyice bulandı, her şey her şeyle yakınlaştı, sınırlar kalktı artık. "asla şöyle şöyle olmaz" demek olanaksız gibi bir şey. O nedenle şu şudur ama şu asla bu değildir dememek en iyisi.