Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
1

Piri reis'in öldürülmesinde yatan başka sebepler var mı?

1,066 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
1 Cevap
Hasan Ok
Hasan Ok
55K UP
Bilgi Sahibi

Piri Reis Neden İdam Edildi?

Türk tarihçileri arasında Pîrî Reis’in idam sebebi hakkında bir fikir birliği yoktur. Dönemin nişancılarından Celal-zâde Mustafa Çelebi’nin iddiasına göre, Pîrî Reis Portekizlilerden rüşvet alarak kuşatmayı kaldırdığı için idam edilmiştir. Modern tarihçilerden Mustafa Cezar bu konuda şöyle demektedir: “Eski Osmanlı kaynaklarının hemen hemen hepsinde yer alan bir rivayete göre, Pîrî Reis’in Hürmüz muhasarasını kaldırmasının sebebi, şehirdeki Portekiz kumandanından rüşvet almasıdır. Müverrih Âli ve Peçevî de bu rüşvet meselesine temas etmekle beraber, hâdiseyi Kubad Paşa’nın garazına atfederek, para mukabilinde muhasara kaldırma rivayetinin sıhhatine inanmamaktadırlar”.

Bazı tarihçiler de onun Maskat ve Hürmüz’deki Müslüman halkı yağmaladığı için idam edildiğini ileri sürdükleri gibi, bazıları da Pîrî Reis’in Basra’ya büyük bir ganimetle geldiğinde bu ganimetten pay almak isteyen Kubad Paşa’nın bu isteğinin onun tarafından reddedilmesi üzerine paşanın ona garez duyduğunu ve katledilmesini sağlamak için padişaha mektuplar gönderdiğini belirtirler. Yılmaz Öztuna bu konuda şunları söylemektedir: “Pirî Reis’in bu pek parlak ve meşakkatli seferi, Türk amiralinin bilgisini ve servetini kıskanan rakiplerini azdırdı. Beylerbeyi payesiyle Mısır’a, Basra’ya ve Arabistan’da kendi fethettiği toprakların başına getirileceğinden çekinilmiş olmalıdır. Rakiplerin istismar ettikleri konu, Portekiz donanmasının Türk donanmasının karşısına çıkmaya cesaret edememesine rağmen, ciddî hiçbir sebep olmaksızın küçük Hürmüz adasının fethinin gerçekleştirilmemesi, bilhassa Pirî Reis’in donanmayı Basra’da bırakıp Süveyş’e getirmemesidir. Bu ikinci husus üzerinde durmak lâzımdır. Türk denizcilerinde, umumiyetle bütün milletlerin denizcilerinde olduğu gibi gemi, âdeta kutsal, canlı, sevilmekten ileri bir hisle bağlanılan bir varlıktır. Her Türk kaptanı, ‘yarın İstanbul’da Paşakapısı’nda (Kasımpaşa’daki Kapdân-ı Deryâlık makamında) bana emanet edilen teknenin hesabı sorulur!’ endişesi içindeydi. Onun için, Pirî Reis gibi, Osmanlı cihanşümul denizciliğinin piri olan Kemal Reis’in yanında yetişmiş pek tecrübeli ve ihtiyar bir amiralin, çok ciddî sebepler olmaksızın, donanmasını, şu veya bu vesileyle başka bir Türk limanında bırakıp, amirallik merkezi olan Süveyş’e dönemeyeceği aşikârdır.

Tüm Reklamları Kapat

“Kubad Paşa, Türk amiralinin donanmayı Basra’da bıraktığı haberini Pîrî Reis’in aleyhinde bir hava ile Divân-ı Hümâyûn’a rapor ederken, Süveyş’e döndükten sonra, Mısır beylerbeyi de, amiralin donanmayı Portekizliler’den korkusundan geri getirmediğini İstanbul’a yazmıştır. Hattâ donanmanın Portekizliler’e kaptırıldığı rivayetleri İstanbul’a gelmiş ve imparatorluk taht şehrinde büyük dedikodular yapılmış, teessürler izhar edilmiştir. İki beylerbeyinin aynı manada, Pîrî Reis aleyhinde rapor göndermeleri, Divân’ı şaşırtmıştır. Sadrazam Rüstem Paşa’nın da, korsanlıktan yetişmiş, boyun eğmez Türk amirallerinden nefreti malûm olduğundan, Pîrî Reis aleyhindeki havayı körüklediği muhakkak sayılabilir. Bunun üzerine, Kanunî Asrı’nı lekeleyen birkaç hâdiseden birini teşkil eden bir ferman çıkartılarak, büyük denizcinin başının vurulmasına karar verilmiştir.

“Bu vaziyetten (Pîrî Reis’in idam edilmesinden) birinci derecede Kubad Paşa, ikinci derecede de sultan-zâde olan Mısır beylerbeyi Dukagin-zâde Mehmed Paşa mesuldür. Kubad Paşa, Basra’da Pîrî Reis’e, fırtınadan zarar gören kadırgaları için kürek gibi teçhizatları bile temin etmemek suretiyle, hislerini zaten izhar etmişti. Diğer bir rivayete göre Kubad Paşa, Pîrî Reis’in aldığı muazzam ganimetten hisse istemiş, amiralin, katılmadığı bir savaştan hisse alamayacağını bildirmesi üzerine, Pîrî Reis’e büsbütün düşman kesilmiştir. Dukagin-zâde ise, kendisi ana tarafından Osmanoğlu olduğu halde, Türk amiralinin şahsını gölgede bırakan servet ve nüfuzunu kıskanıyordu. Pîrî Reis’in düşmanları, onun, idam edilmiş bulunan Sadrâzam Damat İbrahim Paşa’nın adamı olduğunu ileri sürecek kadar akıl sahasından dışarı çıkmışlardır”.

Cengiz Orhonlu ise konuyla ilgili olarak şu fikirdedir: “Hint donanması Pîrî Reis’in sorumluluğu altında idi; o bu hareketi ile ordusunu savaş meydanında bırakıp kaçmış bir kumandan gibi telâkki edilmiştir. Bu görüş açısından suçlu bulunarak hapse atıldı. Mısır beylerbeyi bu durumu kendi açısından ayrıntılı olarak İstanbul’a bildirdi. Basra beylerbeyi Kubad Paşa ondan çok önce Pîrî Reis’in hareket tarzını İstanbul’a bildirmişti. İstanbul’dan gelen emirle ‘siyaseten’ Divan-ı Mısır’da katledildi… Pîrî Reis’in katli hakkında çağdaş ve çağdaş olmayan tarihçilerin aldıkları tutum dikkate değer. Peçuylu İbrahim ve Kâtip Çelebi herhangi bir beyanda bulunmayarak yalnız olayı nakletmektedirler. Onun Hint donanması kaptanlığında haleflerinden biri olan Seydi Ali Reis, diğer tarihçilerden ziyade gerçekleri bilmesi muhakkak olmasına rağmen, manâlı bir sükûtla olayı geçiştirmektedir. Yukarıda zikredilen tarihçilerin tutumları, vicahen mahkeme edilmeden idam edilen Pîrî Reis hakkında uygulanan kararı ağır telâkki ettikleri intibaı uyandırmaktadır. Bununla beraber bazı tarihçiler de uygulanan karar hakkında çok gayretkeştirler; Mehmed Efendi, Celâl-zade Mustafa ve Mustafa Âli gibi tarihçilere göre Pîrî Reis menfaatini gözeterek teslim olmak üzere iken Hürmüz muhasarasını kaldırmış, bunun yanı sıra Hint donanmasını Basra’da bırakarak üç kadırga ile kaçmıştır. Genel olarak onun idam edilmesinde iki siyasî sebep ileri sürülmektedir. Biri, Kubad Paşa’ya onu hoşnud edecek hediyeler vermemesi, diğeri Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın himaye ettiği insanlardan biri olması...

Cengiz Orhonlu, Pîrî Reis’in Hürmüz kuşatmasını kaldırarak Basra’ya çekilmesini, o oradan ayrıldıktan kısa bir süre sonra güçlü ve dinlenmiş bir Portekiz filosunun yardıma gelmesi sebebiyle son derece isabetli verilmiş bir karar olduğunu ifade ederken, ayrıca kürekçi temin etmedeki güçlükten dolayı onun yıpranmış olan kadırgaları Basra’da bırakarak sadece üç kadırgayla dönmesini de makul bir davranış olarak görmektedir: “Donanmadaki gemilerin, Süveyş’ten itibaren uzun bir deniz mesafesi katetmesi ve iki muhasara savaşı (Maskat, Hürmüz) yapmış olması hasebiyle tamire muhtaç olmaları idi. Bir deniz adamı olmaması dolayısiyle Basra beylerbeyi Kubad Paşa’nın denize ait meseleleri anlama kabiliyeti yoktu. Donanmada kürekçi olarak kullanılan Araplar donanma Basra’ya geldiğinde gemileri terk ettiler. Bundan anlaşıldığına göre idaresindeki donanma elemanlarının bazısı bu kadar uzun bir sefer için yetersiz idiler. Pîrî Reis’in idam edilmesinde birinci derecede rol oynamış bir şahıs olan Kubad Paşa, Hürmüz’de yaşayan Müslümanların mal ve mülklerini, muhasara devam ederken, talan ettirdiğini de İstanbul’a gönderdiği mektubunda onun aleyhine bir nokta olarak ilave etmişti. Hattâ idamından sonra oradan gelen bir heyet şikâyette bulunmuş, fakat ispat edemediklerinden elleri boş dönmüşlerdi. Kubad Paşa büyük Türk denizcisini idam ettirmeye muvaffak olmakla beraber Basra’dan çok az bir müddet sonra azledilmesi de mânidardır ”.

Tüm Reklamları Kapat

Türk ve Portekiz kaynaklarının birlikte değerlendirilmesiyle Pîrî Reis’in idam edilmesinde rol oynayan etkenler gün ışığına çıkmaktadır. Türk tarihçilerinin görüşlerini yukarıda belirtmiştik. Portekiz kaynaklarında Pîrî Reis’in rüşvet aldığına dair herhangi bir bilgi yoktur. Zaten Portekizli tarihçilerin olayı nakledişinden de anlaşıldığı kadarıyla rüşvet alması söz konusu olamaz. Hürmüz kalesi kumandanı Alvaro de Noronha’nın kral III. João’ya yazdığı 31 Ekim 1552 tarihli mektubun muhtevasından da anlaşıldığına göre Pîrî Reis’in Hürmüz kuşatmasını kaldırmasının esas anlaşıldığına göre Pîrî Reis’in Hürmüz kuşatmasını kaldırmasının esas nedeni mühimmatının azalmasıdır: “Hiç kuşku yok ki, Türkler kuşatmaya başladıkları gibi devam etselerdi, surları tamamen yıkabilirlerdi, sonunda onları öyle zor durumlara soktuk ve öyle tehlikelerle karşı karşıya bıraktık ki kaybetmeleri kaçınılmaz oldu. Bu sebepten ve (Türkler) buraya gelirken bir kalyonun Bab’ül Mendeb Boğazı’ndan geçerken batmasından ötürü levazım, barut ve harp malzemesinde sıkıntıya düştüler ve kuşatmayı kaldırmaya mecbur oldular”.

Couto’ya göre Pîrî Reis’in Hürmüz kuşatmasını kaldırmasının başlıca sebebi kaleyi günlerce top ateşine tutmasına rağmen bir sonuç alamamasıdır. Portekizli tarihçi, Hürmüz kalesinin duvarlarının sıkıştırılmış topraktan yapılması sebebiyle taş güllelerin duvarlara gömülerek çarpma tesiri meydana getiremediğini, bilakis surları sağlamlaştırdığını, Türklerin surlarda gedikler açmada başarılı olamadıklarından kuşatmayı kaldırmaya mecbur olduklarını kaydetmektedir.

Sonuç

Türk kaynaklarında Pîrî Reis’in idam sebebi hakkında bir görüş birliği olmamasına mukabil, bu konuda Portekizli yazar Couto’nun ve onun eserine dayanan diğer Portekizli tarihçilerin düşüncesine göre Pîrî Reis’in idam edilmesinin esas sebebi padişahın emrine itaatsizliktir: “…mandou cortar a cabeça a Pirbec por quebrantar de seus regimentos” Padişahtan aldığı talimata göre Pîrî Reis’in önce Basra’ya gitmesi ve orada hazır bulunan 15.000 askeri ve diğer gemileri donanmasına dâhil ettikten sonra ani bir saldırıyla Hürmüz Adası’nı ele geçirmesi gerekiyordu. Dolayısıyla Basra’ya varana kadar başka bir işle uğraşmamalı, yani Portekizlilerin dikkatini çekmemeliydi. Bu görüş bize de mantıklı gelmektedir. Dikkat edilecek olursa, bu itaatsizlik Osmanlılar açısından iki vahim sonuç doğurmuştur: Birincisi, Hürmüz Adası’nın âni bir saldırıyla fethedilmesi imkânının, Portekizlilerin o sulara kuvvetli bir donanma göndererek önlem almalarıyla tamamen ortadan kalkmış olmasıdır. Gerçekten de Hürmüz fethedilmediği sürece Türklerin ne Basra Körfezi yoluyla Hint Okyanusu’na rahat bir şekilde ulaşmaları, ne de Acemlere karşı yaptıkları savaşlarda Kızıldeniz yoluyla Basra’ya ikmal yapmaları mümkün değildi. İkinci sonuç ise, Basra’ya gönderilen donanmanın büyük bir kısmının orada âtıl vaziyette yatması sebebiyle Portekizlilerin gerek Basra Körfezi’nde, gerekse Aden sularında ve hatta Kızıldeniz’de Osmanlılara karşı deniz üstünlüğünü elde etmeleriydi. Bu durumda Haremeyn, yani İslâmın kutsal şehirleri Mekke ve Medine Portekiz tehdidine her zamankinden daha fazla maruz kalmış oluyordu.[1]

Kaynaklar

  1. E. ÖNALP. (2010). Pîrî Reis’in Hürmüz Seferi Ve İdamı Hakkındaki Türk Ve Portekiz Tarihçilerinin Düşünceleri. Tarih Araştırmaları Dergisi, sf: 1-21. doi: 10.1501/Tarar_0000000453. | Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
6
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close