İnsan kendisini fiziksel darbelerden koruyabilecek kalın bir deri, kürk veya kabuğa sahip değildir. Hatta bu sebepten dolayı doğadaki fiziksel olarak en aciz canlılardan birisidir. Akrabası olan birçok memelinin derisi predatörlerin dişleri tarafından dahi zor delinen bir yapıdayken insan derisi (kalınlığı ortalama 1 mm) basit bir kıymık veya diken tarafından dahi rahatlıkla delinebilir. İnce bir deri yalnızca kesici ve delici cisimlere karşı zayıf olmakla kalmayıp aynı zamanda künt darbelere karşı da tamponlama görevini yerine getiremez. Bu yüzden insan vücuduna uygulanan künt darbeler herhangi bir amörtisör etkisine uğramadan doğrudan iç dokulara iletilir. Çeneye alınan bir darbe çene kemiğini kırıp çenenin atardamarlarından birisinin kesilmesine, kafaya alınan bir darbe kafatasını kırarak beyin kanamasına, hatta yüze alınan bir darbe bile Le Fort kırığı adını verdiğimiz yüz kemiklerinin kafatasından ayrılmasına ve buna bağlı kan kaybından ölüme sebep olabilir. Özellikle savaş meydanı gibi acil tıbbi yardımın ulaşmasının çok zor olduğu ortamlarda alınan künt darbeler bir savaşçıyı kolayca öldürebilir. Hele ki Osmanlı tokadı gibi yıllarını belli bir tür vuruş yapmak üzere kendisini eğitmekle harcamış bir insanın profesyonel olduğu vuruş tekniği için bu durum işten bile değildir. Bütün tıbbi imkanların geçmişe göre çok daha üst düzeyde olduğu günümüzde dahi savunma sanatları müsabakalarında maalesef rakiplerinin darbeleriyle hayatlarını kaybeden sporcular olmaktadır.