Sorunuza cevap vermeden önce, hangi tip karadeliğe göre anlatacağımı belirtmek isterim. Düşen cismi spagettileştiren, ekseni etrafında dönen, küçük karadeliklerin dinamikleri çok daha farklıdır. Galaksi merkezlerinde bulunan süper kütleli ve düşen cismin spagettileşmediği karadelikler, bizim sorumuza daha uygun görünüyor. Aynı zamanda karadeliğin kendisi ve olay ufku arasında da hatrı sayılır bir mesafe olacaktır. Bir de bu karadeliğin etrafından beslenmediğini, yani etrafında biriken aşırı ışımanın olmadığını da düşünelim ki buraya düşen arkadaş aşırı koşullardan etkilenmesin.
Bir şekilde uzay gemimizle karadeliğin aşırı çekim etkisine maruz kalmayacağımız bir noktasına kadar yolculuğumuzu yapalım. Gemide bir gözlemci kalsın, diğeri gemiyi terk ederek karadeliğe doğru yönelsin. Yolcumuz karadeliğe yaklaştıkça, gözlemci her an biraz daha ağır çekimde izlemeye başlayacaktır, çünkü kütleçekim etkisi gözlemci açısından zamanda bir genişlemeye neden olur ve bir iletişim cihazı varsa, karadeliğe yaklaştıkça sinyaller arasında mesafe de artacağından ses uzayarak gözlemciye ulaşacaktır. Bu kısımda dikkat edilmesi gereken şu; her iki taraf için gerçeklik kendi konumlarına göre değişiklik gösterir. Yolcu için zaman normal akarken, gözlemci açısından yolcunun zamanı yavaşlamıştır.
İşler olay ufkuna gelindiğinde biraz daha tuhaflaşır. Olay ufkundan kısaca bahsedersek; bu sınırda artık ışık dahil hiç bir şey buradan kaçamaz. Bu sınırda uzay öylesine bükülür ki ışık dahil her şey bu çukurun içine düşer, yani aslında bükülen uzayın yolunu takip eder. Şimdi her ikisinin durumundan gerçekliğe bakalım. Yolcumuz bu sınıra ulaştığının farkına varamaz. Sınırda "olay ufkuna ulaştınız" tabelası yoksa tabi. Gözlemci açısından yolcunun zamanı öylesine genişlemiştir ki artık zaman akmaz ve durur, işte o anda yolcuyu donmuş olarak görür. Ancak bu görüntü sonsuza dek bu şekilde kalmayacaktır. Doppler etkisi ile fotonlar kızıla kayacak ve görünen ışık frekansının dışına çıkacaktır. Bir süre sonra görünen ışık frekansının dışına çıkan son fotonlarda uzaya kaçacak ve gözlemciye hiç bir şey ulaşmayacaktır. Yani dışarıdaki bir gözlemci açısından hiç bir şey karadeliğe düşmüş olarak görünmeyek, sınırda hapsolduğunu düşündürecektir..
Olay ufkunu geçen yolcumuzun durumu ise şu şekilde; spagettileşme olmadığı için henüz ölmemiştir. Kendisi açısından zaman hala normal bir şekilde akar. Olay ufkunun dışından karadeliği görmesi imkansızdır, ama olay ufkunu geçtiğinde karadeliği görebilir mi? Muhtemelen hayır. Çünkü karadeliğe doğru baktığında geçmişte karadeliğin yuttuğu ve olay ufkunun içine hapsolan görüntüleri, yani geçmişi görecektir, tabi görüntüler aşırı esnemiş olacaktır. Peki karadeliğin dışına bakmaya çalışırsa ne görebilir. İşin bu kısmı biraz tuhaf, çünkü uzay-zaman burada birbiriyle yer değiştirmiş olur. Yani kütleçekim etkisi uzayı tekilliğe doğru zamandan daha hızlı büker ve zaman-uzay gibi bir durum ortaya çıkar. Siz de uzay ile birlikte tekilliğe yolculuk yaptığınızdan zamanın önüne geçmiş olursunuz. Yani zamanın akışından gelen nedensellik bağı kopabilir. Siz odanın lambasını yakmadan, lambanın yanması gibi. Olay ufkunun içindeki gözlemci, gemi geri dönüş yolculuğuna henüz çıkmadığı halde, yolculuğa çıkmış gibi orada göremiyor olabilir.
"Vaay ışık hızı bal gibi geçiliyormuş işte" demeyin, aslında ışık hızını hala geçemediniz. Şöyle ki: Biliyorsunuz evren ışık hızından daha hızlı genişliyor/şişiyor, ancak bulunduğunuz konuma göre değerlendirirsek hiç bir cisim ışık hızından daha hızlı hareket etmiyor. Burada olan durum da çok benzer, siz tekilliğe çekilen uzayla birlikte hareket ediyorsunuz ve gene konumunuz açısından ışık hızını geçmeniz söz konusu değil.
Uzay bu çekilme esnasında tekilliğe doğru sürüklendikçe boyutlarını kaybeder ve tek boyut halini alır ve zaman da asla akamayacağı bir noktaya sürüklenir. Siz de bu tekilliğin bir parçası olursunuz. Yani hiç bir şey sizi sürüklenen bu uzaydan kurtaramaz ve olay ufkunun dışına çıkamazsınız. Hadi bir anlığına girdiniz ve çıktınız, sizin açınızdan sadece 1 saniye geçmiş olsun. Gözlemci açısından bu süre, duruma göre milyarlarca yıla denk gelebilir.