Olgunlaşmamış meyvenin içindeki dişi çiçekleri tozlaşmaya hazır olduğunda, incir meyvesi kendi türüne özgü incir arısını adeta "baştan çıkaran" bir koku salgılamaya başlar. Ama bu koku, incir arısının sadece dişilerini kendisine çeker. Kokuyu takip eden dişi arılar, incir meyvesini bulurlar ve her incirin dibinde bulunan daracık açıklıktan zar zor içeri girerler. Bu açıklık öylesine dardır ki, dişi arılar meyvenin içine girene kadar kanatlarını ve antenlerini sürtünme nedeniyle kaybedebilir. Ama bu önemsizdir, çünkü dişinin artık antenlere veya kanatlara ihtiyacı olmayacaktır. Meyvenin içinde yavaş yavaş ilerleyen dişi arı, yumurtalarını gelecekte tohum olacak çiçeklere bırakır. Bu sırada, kendisinin doğmuş olduğu önceki incir meyvesinden üzerine yapışan polenleri de incirin içindeki bu yolculuğu sırasında yeni incire aktarmış olur. Bu polenler, arının sadece yumurta bıraktığı çiçeklerin değil, ulaştıkları bütün çiçeklerin döllenmesini sağlar. Yumurta bırakılan çiçekler kolay kolay gelişemezler; ancak polenlerin bütün çiçeklere ulaşabiliyor olması, incirin öyle veya böyle yeterli sayıda tohum üretebilmesini sağlar. Bu, dişi arının sonudur. Artık yumurtalarını güvenli bir şekilde bıraktığı için, evrimsel görevini tamamlar ve ölür.[1]
Kaynaklar
- Ç. M. Bakırcı. İncir Arıları Ve İncir Meyvelerinin Karşılıklı Evrimi: Yediğimiz İncirler İçinde Ölen Arılar!. (9 Ağustos 2021). Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı