Aşağıda gördüğünüz gibi geçen ayın liderliği bende ve bu ay için de 2. sıradayım. Ama dilediğim kadar vakit ayırıp araştırıp cevap yazamıyorum çünkü biri 6 diğeri 4 yaşında iki çocuğum var ve onlarla genelde benim ilgilenmem gerekiyor:(
Aşağıda gördüğünüz gibi geçen ayın liderliği bende ve bu ay için de 2. sıradayım. Ama dilediğim kadar vakit ayırıp araştırıp cevap yazamıyorum çünkü biri 6 diğeri 4 yaşında iki çocuğum var ve onlarla genelde benim ilgilenmem gerekiyor:(
merhabalar Alperen Yılmaz
her şeyde kadınlardan çok erkekleri görmüyoruz öncelikle :) öncelikle şunu kabullenelim. kadın ve erkekler birbirlerinden hem fiziksel, hem hormonal, hem zihinsel olarak o kadar farklıdır ki. bizler çok farklı amaçlar için evrimleşmişiz desek yanlış olmaz bence :)
mesela erkekler genelde beynin sağ lobunu kulllanır ve sağ lob mantıksal-matematik lobudur. kadınlar ise daha duygusal olan sol lobunu kullanırlar. o yüzden erkekler daha strateji, bilim, matematik gibi konularda kadınlardan daha YATKIN OLUR!! daha iyi olurlar demiyorum dikkatini çekerim. bir konuda iyi olmak demek çalışmakla alakalı. ama (gördüğüm kadarıyla) erkekler daha yatkın olduğu için, bu konulara daha hevesli oluyorlar. öğrenmek, bilmek daha çok istiyorlar. bu yüzden teknik uni lerde erkekler çoğunlukta, bu yüzden satrançta erkekler daha fazla, bu yüzden evrim ağacında daha çok erkek görüyoruz.
kadınlar iletişimde, sosyal konularda daha iyiler ve erkeklerden daha iyi olduğunu bile söyleyebilirim. eşit ağırlık bölümlerinde kızların çoğunlukta olma sebebi de budur. bir de kadınlar çocuk bakmak, çocukla ilgilenmek gibi sorumlulukları erkeklerden daha çok üstlenmeleri, kadınları bazen geri plana atabilmektedir. şahsi fikrimi söyliyim= topluma kazandırdıkların akademik başarıdan fazlasıdır, yetiştireceğin çocukta topluma karşı bir görevindir. sadece kadınların çocuk bakmak için kendinden fedakarlık yapması bence erkeklerin bir zayıflığıdır.
toplum baskısı da aynı şekilde kadınların aleyhinedir. tarih boyunca o kadar çok toplum baskısına maruz kalmışlardır ki, geçmişte çok az kadının adı çıkmıştır. şu an bile dünya genelinde gelişmemiş ülkelerde bile hala kadınlar baskı altında, onları ön planda görmek imkansız. kültürün kadının ev işi yapan erkeğin para kazanan bir yapıyı savunmasından hep nefret etmişimdir. aynı evde yaşıyorsan, ev herkesin sorumluluğudur! para kazanmakta öyle!! toplum olarak aslında biraz saçmalıklardan kurtulsak göklere uçacağız!
Cinsiyet rollerinin nasıl dağıtıldığını farketmeniz gerekiyor. Çocukluğumdan beri hayalim bir bilim insanı olmaktı. Erkekler bilim gibi konulara daha hevesli bu yüzden daha çok çalışıyorlar savını kabul etmiyorum. Hala çevrenize bakarsanız bir kadının çocuk büyütmesi, temizlik yapması, yemek yapması zorunluluk gibi görülürken bir erkeğin bunları yapması lütuf gibi görüldüğünü farkedersiniz. Birçok şeye bölmemiz gerekiyor zamanımızı.
Bizler erkeklerden daha zor öğrenen ya da sürekli duygusal ağlamaklı dolaşan eksik canlılar değiliz. Uzun vadede erkeklerden çok daha disiplinli çalışabilir, çok daha fazla baskıya göğüs gerebiliriz ki genellikle de böyle olur. Kadın-erkek eşitliği için yoğun uğraş verilen şu dönemde bile popüler kültürde kadınların başarısının erkekler kadar dikkat çekmediğini görürsün. Bunun en yakın örneği Uğur Şahin ve Özlem Türeci'dir. Tüm bunlara rağmen birçok alanda kadınlar bu kalıpları yıkarak spor, müzik, tıp, mühendislik ve birçok alanda başarılara imza atıyorlar.
Toplumsal baskı gibi cevaplar artık ikna edici gemiyor, 1800`lü, 1900`lü yıllarda neden erkek bilim adamı niye fazla gibi sorulara bu cevap iknaedici olabilir ama günümüzde değil. 2022 yılındayız, hepiniz kabul edersiniz ki en azından 2000 yılından bu yana hiç değilse batıda, büyük şehirlerde toplumsal baskı cevabını desteklemeyen hayat şartları var. Erkekler ve kızlar aynı okullarda okuyoruz, aynı satranç kursuna gidiyoruz, aynı hocalardan eğitim alıyoruz. Ama bu aynı şartlara rağmen yine bir çok konuda erkeklerin daha başarılı olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Çocuk bakıyorum gibi bahaneleri de geçersiz kılmak için örnekleri alt yaş gruplarından da verebiliriz. Satranç kursuna giden 14 yaşındaki bir erkek ve bir kızın hayatı çok farklı değil, o kız çocuk bakmıyor. Satrançla uğraşıyorum bu yüzden satrançtan örnek veriyorum. Günümüzde kaliteli bir satranç okulunda eğitimine devam eden 15 yaşaltı çocuklar içerisinde 10 erkek varsa hiç değilse 8 kız da vardır. Ve çoğu aynı yaşlarda satrança başlamıştır, fakat 15 yaşına geldiklerinde 10 erkeğin içerisinden 2000 ELO`yu geçen 7 veya 8 kişi varsa , 8 kızın arasından 1 veya 2 kişi 2000 ELO`yu geçmiştir. Günümüzün en iyi 100 satranç oyuncusuna bakarsanız 1 tane kadın vardır sadece, alt yaş grublarında da durum aynı şekilde. Geleceğin en iyi satranç oyuncusu olma adayı çocuklara bakarsanız yine hepsi erkek. Evet sadece 7-8 -12 yaşlarındalar ve onlar gibi o yaşta satrançla uğraşan milyonlarca kız da var, aynı okullarda, aynı kişilerden eğitim alıyorlar ama erkekler daha başarılı oluyor. Aynı miktarda, aynı şartlarda, aynı yöntemle çalıştıklarında da erkeklerin gelişimi ve başarısı daha fazla oluyor. Evet olayın %85-i çalışmaktır ama hiç değilse %15-i de yetenek ve benzeri şeylerdir. Veya üniversiteliler, liseliler arasında matematik olimpiyat takımlarına bakın her takımın 6 üyesinden 6sı veya 5i erkek oluyor, aynı okulda aynı üniversitelerde okumalarına rağmen. Hatta çoğu zaman hem satranç kursunda, hem okulda kız çocukların ödevlere erkeklerden daha fazla çalıştığını da söyleyebilirim.
Evrimsel olarak dış şartlarla savaşma, besin elde etme gibi fiziksel kuvvet gerektiren görevler ile, ev içinde çocuk-ev bakımı gibi görevlerin cinsler arasında paylaşımı söz konusuydu kaçınılmaz olarak. Biyolojik yapı olarak bu ayrım oldukça kolay yapılmış olmalı. Ancak bu kadının evden çıkmaması, dış ortamdan izole kalması demek değil tabii ki. Ancak o kadar uzun bir zamanda oluşmuş görev dağılımının homosapiens için hiç etkisinin olmamasını düşünmek mümkün değil tabii ki. Testesteronik etkiyle aktif, risk alan, tehlikeye giren eril yapıyı daha çok görüyoruz bilim, sanat, felsefe vs disiplinlerde. Ancak zamanla kadın erkek ayrımının dahi kalmayacağını düşünmek zor değil. Yaşamda kalmanın merkezde olduğu dönem için paylaşılmış görevlerden bahsedebiliyoruz, ancak bu gerekliliğin mutlak olmadığını deneyimliyoruz kendi zamanımızda. Kültürel-geleneksel yüklenmiş kalıp cinsel rollerin yapaylığı ve anlamsızlığı zamanla anlaşılarak, bu tarz sosyal kalıpların kalmayacağını düşünüyorum.
Evrim ağacı gibi bilim-bilgi merkezli platformlarda, BİLGİ YARIŞTIRMA, kendini üstün-önde görüp bununla övünme gibi çocuksu yaklaşımlar görülmez. Birlikte daha çok bilgiye ulaşma amaçlanır çünkü.