Detaylı inceleyecek olursak alfabenin türü, dilin fonetik yapısı, genetik yatkınlık (çene, dudak biçimi), dilin devinimi, sesin çıkarıldığı organlar(gırtlak, nazal) gibi etkenlerden dolayı fonetik farklılıklar vardır.
Detaylı inceleyecek olursak alfabenin türü, dilin fonetik yapısı, genetik yatkınlık (çene, dudak biçimi), dilin devinimi, sesin çıkarıldığı organlar(gırtlak, nazal) gibi etkenlerden dolayı fonetik farklılıklar vardır.
İbni Haldun’a atfedilen en önemli yargılardan birisi “Coğrafya kaderdir” sözü. Gerçekten öyle midir? İbni Haldun’un yaşadığı döneme ve bölgeye bakılırsa bu söz doğru görünüyor. Ama bugünkü dünyaya bakınca bu söz anlamını yitiriyor. Mesela Güney Kore ve Kuzey Kore aynı coğrafyayı paylaşıyor. Güney Kore’de kişi başına gelir 30.000 Dolar, Kuzey Kore’de 1,000 Dolar. Bu iki ülkeyi bu kadar farklı kılan Coğrafya değil yönetim farkı. Güneydeki yönetim toplumsal refahı artıracak işlerle uğraşırken Kuzeydeki yönetim kendi varlığını güçlendirip iktidarını sürdürmeye odaklanıyor. Japonya bir başka örnek. Hemen hemen hiçbir doğal kaynağı bulunmayan Japonya “coğrafya kaderdir” sözüne teslim olmak yerine Meiji Restorasyonu ile kaderini kendisi çizmiş ve dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden birisi durumuna gelmiş. Coğrafi keşifler, mesela Kristof Kolomb’un keşifleri, coğrafyanın kader olmadığını tam tersine kaderin coğrafya olduğunu gösteriyor.
Şimdi gelelim sorunuza! Ben olayı tamamen iklimsel görüyorum. Ayrıca toplumsal tabular ve örfler de buna neden olmuş olabilir. Örneklemek gerekirse yeni doğmuş ikizleri ayırın; biri Amerika'da diğeri Türkiye'de yaşasın ve 20 yıl sonra bir araya gelsinler, kesinlikle sadece şive değil, lisan da, örfler de birbirinden tamamen farklı olacaktır.