- BirGün.Net'de yer alan haberden aktarıyorum:
"Dünyada kadın nüfusunun azalmasındaki önemli nedenlerden biri ‘cinsiyet ayrımcı kürtaj’ uygulamalarıdır. Dünyanın en yüksek nüfuslarına sahip olan Hindistan ve Çin’de kadın nüfusunun 80 milyon eksik olduğu tahmin ediliyor. Ataerkil düzen, cinsiyet ayrımcı kürtaj ve erkek çocuk düşkünlüğünün sonucu olarak, her iki ülkede de erkek nüfusu haddinden fazla yükselmiş durumda.
İdeal bir dünyada kadın nüfusu kadar erkek nüfusu olması beklenirken, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2012 yılında yaptığı ölçümde ortalama 100 kız çocuğa 105 erkek düşmesi, nüfus dengesinin korunmasını sağlamaktaydı. İki cins arasındaki düşük fark kadınların erkeklerden daha uzun yaşamasından kaynaklanırdı ve herhangi bir manüpülasyon olmadığı durumda, bu oran gezegen ölçeğinde dikkat çekici bir değişmezlik göstermekteydi. Ancak, dünyanın bazı bölgelerinde, özellikle geleneksel yaşam ve düşünce sürdüren Asya ve Kuzey Afrika ülkelerinde cinsiyetçi bakış açısıyla “erkek çocuk tercihi” nedeniyle son otuz yıldır ciddi bir dengesizliğin ortaya çıktığı bilim dünyasının da araştırma yaptıkça bunu anlamaya çalıştığı bir gerçeklik.
- BBC ise olayı böyle aktarmış:
Evrim Süreci: İlk teori, evrim sürecinde yetişkinlikte eşit sayıda kadın ve erkek olabilmesi için biraz daha fazla sayıda erkek bebeğin dünyaya geliyor olması. Bunun nedeniyse, erkek olmanın tehlikeleri. Erkeklerin çocuklukta veya yaşamın diğer evrelerinde, kazalar, alınan riskler, intihar ve sağlık sorunlarından ölme ihtimali kadınlara göre daha yüksek. Oxford Üniversitesi'nden istatistik doçenti Daivid Steinsaltzs "Her yaşta, neredeyse her dönemde ve her yerde erkeklerin ölme ihtimali kadınlardan daha yüksek" dedi. Teoriye göre, yaşamın en başında erkeklerin sayısının yüksek olması, yetişkinlikte kadın ve erkek sayısının eşitlenmesini sağlıyor. Ulusal İstatistik Bürosu'nun verilerine göre Britanya'da yetişkin kadınların sayısı erkeklerden biraz daha fazla ve karşı cinse göre daha uzun yaşıyorlar.
Sperm ve Zamanlama: Y kromozomu taşıyan bir erkek sperminin mi, yoksa X kromozomu taşıyan bir dişi sperminin mi yumurtayı dölleyeceği birçok farklı faktöre bağlı. Bunlar arasında anne ve babanın yaşı, kadının yumurtlama döngüsü, stres düzeyi, beslenme ve cinsel ilişki pozisyonu bulunuyor. Bir teoriye göre, kız bebek sahibi olma ihtimali, yumurtlamadan birkaç gün önce cinsel ilişkiye girip, sonraki birkaç gün girmemekle artırılabiliyor. Böylece daha uzun yaşayan, ancak erkek sperme göre daha yavaş yüzen dişi spermlerin yumurtayı dölleyebilme ihtimali yükseliyor. Anne ve babalar bu tekniğin sonuç verdiği konusunda ısrarlı olabilir, ancak bilim insanları bu yönde pek de kanıt olmadığını vurguluyor.
Anne Rahminde Hayatta Kalmak: Eşit sayıda erkek ve kız bebek doğumu sağlayan sperm ve kabaca aynı sayıda hamile kalma oranı varsa, daha çok sayıda dişi fetüs anne rahmindeyken ölüyor olabilir. Bazı araştırmalara göre, hamileliğin ilk aylarında daha çok sayıda dişi fetüs anne rahmindeyken ölebiliyor. Ancak bazı diğer araştırmalara göreyse, hamileliğin sonraki dönemlerinde erkek fetüsler daha büyük bir risk altında kalıyor ve daha çok erkek bebek ölü doğuyor.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Cinsiyetçiliğin Vardığı Nokta. (30 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 30 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Doğan Bebeklerin Neden Çoğu Erkek?. (30 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 30 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı