Bu soruyu sorarken, çok büyük bir noktaya vurgu yapıyorsunuz ama muhtemelen siz de farkında değilsiniz.
Hemen o noktayı açık edeyim size: Kabahati neden kendinizde arıyorsunuz?
Kabahat sizde değil, kitapta...
İyi bir yazar, derdini anlatabilendir. Anlatamıyorsa iyi bir yazar değildir, nokta.
Bilgi başkadır, bilgiyi aktarmak ve sunmak başkadır. Bir yazarın çok bilge biri olması, onun iyi bir yazar olduğu anlamına gelmez. Çok değerli bilgilerin depolandığı bir kitaptan hiç ama hiç bir şey anlamayabilirsiniz.
İşte entelektüel ya da akademik dünyadan, yazarlardan ya da kendisini yazar olarak görenlerden, bilgi temelli neredeyse tüm mecralardan soğumamızın sebeplerinden, entelektüellerle genel halk arasındaki kopukluğun temelini teşkil eden konulardan biri bu zaten. Yazanlar, bilge kişilikler oldukları için kendilerini iyi yazar sanıyorlar. Değiller... Anlatamıyorlar ama bunun farkında da değiller. Hatta bunu umursamıyorlar.
Elbette herkesin zeka seviyesi, algılama gücü aynı değil. Elbette her metin, herkese hitap etmez/edemez. Ama eğer geniş kitlelere hitap etme niyeti ile bir metin derliyor iseniz, bir kitap yazıp bunu geniş kitlelerin takdirine sunuyor iseniz, anlatmak istediklerinizi, insanların anlamasını istediğinizi düşünürüz. Ben bugüne kadar tek bir yazar ve kitap görmedim ki arka kapağında "bu kitabı okumadan önce şunları şunları öğrenin, şu konularda ön okuma yapın" desin. Hatta bir yazarın kalkıp da "iq'nuzu ölçtürün ve 100'ün altında ise bu kitabı okumayı aklınızdan bile geçirmeyin" dediğini düşünebiliyor musunuz? Herkes bunun normal, doğru olduğunu söylüyor, herkes bir şeylerin herkese göre olmadığını iddia ediyor ama hep sözde... Birileri de bunu açıkça yazsın bakalım... Biz de seviyemizi bilelim...
Elbette böyle bir şey olmadı ve olmaz da. Çünkü hiç bir kitap bir zeka, bilgi, entelektüellik seviyesi kıstası değildir ve olamaz. Hiç bir yazar, sadece belirli bir kitleye hitap ettiğini iddia edemez. Eğer gerçekten böyle bir şey var ise, eğer birileri, "beni sadece zeki insanlar anlayabilir" iddiasındaysa ona açıkça kibirli diyebiliriz. Gerçekten bilgi paylaşma niyetinde olan yazar, derdini anlatmak için çabalar. Uğraşır. Anlaşılır olmaya çalışır. Çalışmıyorsa da samimiyetle söylüyorum ki hayatımızdan defolup gidebilir.
Bu iddiada tek haklı taraf, bazı akademik konularda ön bilgi gerekliliğidir. Elbette temel fizik, astronomi bilmeden Stephen Hawking okursanız anlamazsınız. Ama anlamamanızın sebebi zekayla, algıyla ilgili değildir. Hawking, inanılmaz bir biliminsanı olduğu kadar çok iyi bir yazardır da. Her zeka seviyesindeki insan onu anlayabilir. Ama... Ön bilgi şartı ile.
Ben sinema yazarıyım. Sinema tarihi ve sanat tarihi/felsefesi üzerine birçok kitap okudum haliyle... O kadar berbat kitaplar okudum, o kadar berbat çevirilere de rastladım ki kitabı fırlatıp attım, inanılır gibi değil. Ama öyle kitaplar gördüm ki, yüzlerce sayfayı bir gecede okur, okuduğunuz yüzlerce sayfa üzerine ertesi gün seminer verebilirsiniz. Ne oldu şimdi? Sorun bende mi? Hayır. Çok zeki biri olmayabilirim ama aptal da değilim. Ortalama zekada biriyim. Bir çoğumuz gibi. Ama birileri her paragrafında bana derdini anlatabiliyor iken başka birileri yüzlerce sayfadan tek bir paragrafını kalıcı kılamıyorsa sorun bende olamaz.
Özetle... İnsanlara inanmayınız. Kitabı şöyle okuyunuz, böyle okuyunuz, verimli kitap okuma şudur, teknik budur, altını çiz, not al vs. hepsi hikaye. Sırtımda çanta, elimde şemsiye, kalabalık bir toplu taşımada, ayakta ve kitap okuyabilmek için hiç bir yere tutunmadan dengede durmaya çalışırken sanat tarihi okuyup aydınlandığım anlar oldu. İyi kitap, iyi yazar kendini anlatır. İyi yazılmış bir kitabı bırakın okumakta ya da anlamakta zorlanmayı elinizden bırakamazsınız. Uykudan önce okurken uyuyamaz sabahı edersiniz. Toplu taşımada okurken durak kaçırırsınız.
Kendinize güvenin... Anlamadığınız şeyi bir kenara fırlatmaktan çekinmeyin. Bilgi dünyasındayız. Bilgisini bize aktarma konusunda tembel ve cimri olanlara tahammül ve zaman ayırmaya gerek yok. Hep diyoruz ya hayat, okunması gereken kitapları okumaya yetmiyor diye... Zamanınızı boşa harcamayın.
Umarım bir pencere açabilmişimdir. Sağlıcakla...
526 görüntülenme