HIV ile Coronavirusun replikasyon mekanizmaları tamamen farklıda ondan aşı üretilemiyor. Kanserde de HIV'e benzer bir sonuç olduğundan onda da aşı problem( İmmunoloji ile alakalı bir problem). Uzmanlık alanım onkoloji değil ancak kabaca kanserin oluşabilme basamaklarından biri kanserli hücrelerin bağışıklık sisteminden muhakkak kaçması gerektiği. Kanser hücresi konak tarafından problemli bir hücre olarak algılanmaz ise sen bunu doğal yollarla yok edemezsin ve aşı da üretmek zor olur. Zaten kanser aşı çalışmalarının amacı da bu hücreleri vucuda anomalili bir hücre olarak tanıtıp onu yok edebilmesini sağlamak.
- HIV Genel
Retroviral bir enfeksiyon olup diploid RNA içeren( genetik materyalinden 2 tane var) zarflı bir virus ve yapısında reverstranskriptaz (RT) enzimi mevcuttur. Bu enzim ile bu ailedeki viruslar tamamen farklı bir replikasyon basamakları gerçekleştirir ( Buna benzer bir olay kısmi çift iplikli hepadnavirus/Hepatit B'de de mevcut). En genel yapısından basitçe söz ettikten sonra HIV'e karşı başarılı bir aşının icat edilememesinin 2 sebebi mevcuttur. 1. virusun anormal mutasyon oranları 2. Proviral DNA ile konak hücrede latent enfeksiyon şeklinde hastalığın seyretmesi.
2-Mutasyon
DNA viruslarına kıyasla RNA viruslarında hata düzeltme mekanizması yoktur yada istisnai bir şekilde kısmidir biz bu durumu RNA Proofreading mekanizması şeklinde de ifade ederiz. Teorik olarak RNA viruslarında her replikasyonda 10kb'da 1 baz parçası mutasyona uğrar. Zamanlada bu mutasyonlar aminoasit motiflerinide değiştirerek virusda varyasyonlara yada patojenitelerinde değişikliğe neden olabilir. Retroviral polimerazların hata düzelten 3’-5’ ekzonükleas aktiviteleri yoktur bu sebepten ötürü RT hataya çok açıktır. Hıv genomu yaklaşık 9500 baz çifti olup Hıv’de revers transkripsiyon hata aralığı 1700-4000 nükleotitde birdir ki bu değer diğer retroviruslardan bile fazladır(https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4574155/). Bu durum virusun antijenik olarak farklı varyantlarının ortaya çıkmasına ve anti viral tedavide RT yi hedef alan ilaçlara karşı rezistansın oluşmasına da yol açmaktadır. Yani HIV aslında COVİD-19'a kıyasla çok daha fazla mutasyon oranına sahiptir. Çünkü az da olsa COVİD'de Proofreading mekanizması mevcuttur (https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33064680/). Coronaviruslarda ki varyant ve mutasyon olayları daha farklı influenza virus benzeri bir durum söz konusu ancak ayrı bir konu o merak eden antijenik shift ve rekombinasyon olaylarına baksın. Buna ilaveten;
HIV-1’in viral zarfı yüzeyinde gp41 ve gp120 isminde 2 tane çok önemli glikoprotein mevcuttur. Gp41 transmembran glikoproteindir gp120 yi tutar ve virionun hücreye füzyonunda rol oynar. Yapılan çalışmalar sonucunda gp41 in lösin motiflerinde oluşturulacak mutasyonlarının viral infektiviteyi ve hücre füsyonunu etkilediği gözlemlenmiştir (https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4435951/).
Gp120 virusun antijenik yapısını ve spesifikliğini ortaya koyar. Gp120 Posttranslasyonel modifikasyonlara açıktır ve zengin bir glikozillenme içerir. Ayrıca gp120 nin sistein amino asitlerinde zincirler arası disülfid bağları sonucu 5 adet ilmik yapısı oluşmaktadır(V1,V2,V3,V4,V5) ve V3 bölgesi özellikle hedef hücreye tutunmada epitop görevi görür. Bu disülfit bağlarındaki değişiklikler gp120 nin konformasyonel yapısını etkiler ve bu durum virusun sürekli immunolojik yapısını değiştirir, bağışıklık yanıttan kaçışını kolaylaştırır ve aşı çalışmalarını zorlaştırır.
3- Proviral DNA oluşumu
Belkide bu hastalıkta en büyük probleme yol açan durum proviral DNA oluşumudur. Virus hücreye girdikten kısa bir süre sonra bağışıklık tarafından tanınır ve viral partiküllerin çoğu vucuttan temizlenir ancak Dolaşımda ki Viral partiküllerin bazıları genetik materyalini konak hücrenin kromozomlarına entegre eder. Biz buna proviral DNA deriz ve retroviruslarda spesifiktir. Kromozoma entegre olan viral gen ürünü artık hücrenin bir parçasıdır, konak hücrenin bağışıklık yanıtı tarafından tanınmaz daha doğrusu bu hücrelere karşı bir yanıt oluşmaz(kanser gibi) yani virus lantent bir hal alır. Enfekte hücrelerin çeşitli uyarılar ile çoğalmasıyla viral genetik materyalde çoğalır ve zamanla uyku halindaki gen ürünü artık transkripte edilmeye başlar bu şekilde diğer hücreler de enfekte olur( bu hücreler ilk olarak dentritik hücreler olmakla birlikte peşine cd4 T lenfositler ve monosit makrofaj sistemleri yani tüm bağışıklık sistemi).
Latent enfeksiyon 2 şekilde olmaktadır 1. epizomal kromozom oluşturarak (Herpesviruslar, uçuk virusu gibi) diğeride Proviral DNA oluşumudur ve günümüz teknolojine rağmen hiçbir latent enfeksiyon vucuttan tam olarak eradike edilemez.
Yukarıda ki sebeplerden ötürü covid aşı ve antiviral çalışmaları HIV'in yanında basit kalır. Covid 'deki sıkıntı hava yoluyla bulaşması ve bu yüzden çok fazla enfekte kişinin olmasıdır. HIV solunum yoluyla bulaşan bir enfeksiyon olsaydı o kıyamet sonrası film senaryolarını gerçekten yaşardık.