mRNA aşıları Prion hastalıklarına neden olabilir mi?

Hayır. Bugüne kadar bunu gösteren veya buna makul bir mekanizma önerebilen, gönderdiğiniz çalışma da dahil hiçbir çalışma yayınlanmadı.

Her şeyden önce, eklediğiniz makale bunu gösterebilecek yetkinlik ve bilimsel derinlikte değil. Yazarlardan birincisi bir bilgisayar mühendisi, ikincisi ise bir "naturopat", yani "doğal yollarla insanları iyileştiren bir sahtebilimci".^[1] Yayını yapan dergi, COVID-19 konusunda daha önce de yalanlar yayınlamış ve hatta bunların bariz bir şekilde gösterilmesi sonucunda bazı yayınlarını geri çekmek zorunda kalan bir dergi (o yayınlardan biri, çocukluk aşılarının sağlık ve davranış bozukluklarına neden olduğunu iddia eden bilim-dışı ve dayanaksız bir diğer makaleydi).^[2] Dolayısıyla kaynak, hiçbir şekilde güvenli değil. Zaten makaleyi okursanız, bilim dilinden oldukça uzak bir şekilde, daha ziyade bir blog yazısı havasında yazıldığını görebilirsiniz.

İşin komik tarafı, Mayıs 2021'de yayınlanan, dolayısıyla "verilerinin" aylarca önce toplanmaya başlaması gereken bir makale, içerisinde "bu etkiler aylar boyu çıkmayabilir" demesine rağmen, makalenin yayınlanmasından sonra 8 ay geçmesine rağmen öngördüğü "uzun dönem" etkilerin yaşandığına dair 1 tane bile bulgu bulunmuyor. Bu da, aşı karşıtı sahte araştırmacıların, tıpkı astrologlar gibi, nasılsa iddialarının isabetliliğinden sorumlu tutulmayacaklarını bildikleri için, etkileri çok uzun dönemlerde görüleceğini iddia ettikleri olaylarla insanları korkutmaya çalıştığının güzel bir göstergesi. Halbuki COVID-19 hastalığının kendisinin yıkıcı uzun dönem etkilerini biliyoruz. Aşıların böyle bir etkisi olduğunu gösteren veri sayısı: sıfır. COVID-19'un kendisinin uzun dönem etkilerinden ziyade, aşılarının sözde uzun dönem etkilerinden korkmanın rasyonel hiçbir tarafı yok.

Gelelim prion hastalıklarına: Bu iddiayı desteklemek için kullandıkları kanıt, hem delidana hastalığıyla ilişkili prionlarda hem de SARS-CoV-2 mızrak proteinlerini kodlayan genlerde GxxxG motifinin bulunuyor olması. Bu motifi herhangi bir canlının genomunda rahatlıkla bulabilirsiniz! GxxxG motifi, bir hücredeki membran-boyu (transmembran) heliks paketleme örüntüsü olarak bilinen protein örüntülerinin bir versiyonu.^[4] Mesela E. coli bakterilerinin iç zarındaki protein motiflerinin %80'i GxxxG örüntüsüne sahip.^[3] Sadece bu örüntünün mızrak proteinde olmasından yola çıkarak, "Bu delidanaya neden olabilir." demenin hiçbir bilimsel tarafı yok. Daha önemlisi, SARS-CoV-2'de bu hâlihazırda varken, aşıların buna sebep olacağını söylemek tam bir bilişsel kopukluk örneği. Aynı motife sahip olan virüsü kapmak daha mı iyi yani?

Zaten yazarlar da bu ilişkinin (ve kurmaya çalıştıkları diğer ilişkilerin) saçmalığının farkındalar. O yüzden "güvenlik" cümlesini de kurmuşlar:

"Biz RNA parçalarının yanlış katlanıp da patolojik sorunlar yaratacağını iddia etmiyoruz ama..." dedikten sonra, bir dizi büyük hastalık adı sayarak bunları da gözetmemiz gerektiğini söylüyorlar. Zaten gözetiyoruz. Aşı olan milyarlarca insandan gelen geri bildirimleri takip eden farmakovijilans kuralları bu nedenle var. Prion hastalıkları aşılar kullanılmaya başlandığından beri artmadı; aşı karşıtları bile bunu gösteren herhangi bir veri sunabilmiş değiller.

Yan bir bilgi: Bir çalışmanın bilimselliğini görmenin yollarından biri, o makaleye referans veren çalışmaları incelemek. Bu örnekte, buraya tıklanarak bu yapılabilir. Şu ana kadar referans veren 19 makalenin hiçbiri saygın dergilerden gelmiyor, potansiyel olarak saygın olabilecek 1-2 dergide yayınlanan makalede ise "bu tür iddialar var" demek için referansta bulunulmuş. Referansların neredeyse tamamı yazarların kendi blog siteleri!

Sadece şunu vurgulamakta fayda var: Sıklıkla aşı karşıtlarının akademide yayın yapamadıkları, bu yüzden literatürün pratik olarak %100'ünün COVID-19 aşılarının güvenli olduğunu gösterdiği iddia edilip duruyor. Aşı karşıtlarının en yaygın yalanlarından biri bu. Bu tür makaleler, bunun doğru olmadığını gösteriyor. Akademide yayın yapabilmeleri konusunda hiçbir problem yok. Problem, bilimsel standartlara riayet etmeksizin, zaten varmak istedikleri sonuçları destekliyor gibi yapan yayınlar yapmaya çalışıyor olmaları ve bu nedenle kaliteli hiçbir akran denetimini geçemiyor olmaları. Bu, sürekli yenilen bir takımın veya ülkenin diğer takımın gücünü veya oyunlarını suçlaması gibi. Ciddiye almak isterseniz, sizi tutan olmaz. Ama bir dayanağınız da olmaz. Doğru düzgün araştırma yaparsanız, her yerde yayın yapabilirsiniz. Bilimden anlamıyorsanız, anca böyle kenar köşe dergilerinde yayın yapar, bilimi değil taraftarlarınızı ikna edersiniz.