Küresel Isınma tabiri aslında çok da doğru bir tabir değil. Küresel iklim değişikliği demek daha doğru bir durumdur.
Küresel iklim değişikliği aslında hep olan, olmuş ve olacak bir olaydır. İnsanlık sadece 20 bin yaşında. Ve buna rağmen 3 farklı küresel iklim gördü.
İklim aslında tanımı gereği suni bir veri ortalamasıdır. Bir bölge için ulaşılabilecek en eski meterolojik değerler bulunur ve onların veri sıkalasında ortalaması alınır. İklim stabil değildir. Olmadı ve olmayacak da.
İnsanlığın belki ortaya çıkış nedeni olmasa da oldukça çoğalmasına ve yayılmasına müsade eden günümüz iklimleri çok da yaşlı değil. Bazı bölgelerde 100 bin bazı bölgelerde birkaç bin yıllık. Belki insanlık için oldukça uzun olan bu süre dünya veya astronomi için sadece göz açıp kapama süresinden ibaret.
Günümüz iklimleri birçok yerde insan yaşamına oldukça elverişli. Ancak bu iklimler genellikle geçiş iklimleri olarak değerlendirilir. Bu iklimlerin sonu ya sıcak ve kurak ya da çok soğuk ve kurak olarak ilerler. Betimlemek gerekirse insanlık bahar döneminde çoğaldı ve yayıldı. Önümüz ise yaz. Bizleri birkaç bin yıl daha sıcak ve kurak bir iklim bekliyor. Görüş şuanlık bu şekilde yoğunlaşmış durumda lakin aksini düşünenler ve söyleyenler de var.
İnsanlığın bu durumu salgıladığı karbon ile ARTTIRDIĞI teorisi vardı. Bu teori iki alt başlıkta ilerlerdi, birinci kısmı insanlığın yerleşik hayata geçtiğinden beri ısınma amacıyla salgıladığı gazların tetiklediği ikinci kısmı ise bunun sanayi devrimi ile olduğu yönündeydi. Ancak bu teori bile iklimin zaten değişeceğini ancak insanların salgıladığı gazların bu durumu arttırdığı yönündeydi. Lakin son çalışmalar bu durumu ve teoriyi oldukça sarstı.
Çünkü son çalışmalar bize gösterdi ki atmosferin tamamında dikey hava sürkilasyonu yok. Troposferde dikey ve yatay hava akımları varken aynı şartlar stratosferde mevcut değil. Stratosferde dikey hava akımı yok. Sadece yanal hava akımı var. Haliyle salgıladığımız gazların çok büyük bir kısmı atmosferin yaşadığımız kısmında kalıyor.
Haliyle iklimi radikal etkilemekten ziyade daha çok biyosferi etkilediğini görüyoruz. Yani sera gazı etkisi çok ciddi bir tartışma yarattı artık.
Zaten artık durumun ozon tabakası ile alakası olmadığı da ortak fikir durumunda. Çünkü yine son çalışmalara göre kutuplardaki soğuktan mütevellit ozonun en ince ve seyrek olduğu hatta bazı dönem ve bölgelerde görülemediği de birçok çalışmada ortaya konuldu. Küresel olarak gaz salınımını iklimden önce kendi ve doğal çevrenin yaşamı için azaltmamız gerekiyor. Bunun için fosil yakıt tüketimini azaltmamız gerekli lakin hala ekonomik değil. Çöp üretimimizi azaltmamız gerekli lakin bunu da şuanda beceremedik insanlık olarak.
Ne yapacağız ? Daha uzun ömürlü eşyalar kullanıp daha az fosil yakıt tüketmemiz gerekiyor ve bolca klimatologlara, meterologlara para vererek bizleri nelerin beklediğini görmek için araştırma yapmamız gerekiyor.
Küresel ısınmanın olduğunu düşünüyoruz ancak bir büyük volkan patlamasıyla buz çağına girebiliriz. Kombinasyonlar burada oldukça fazla.