Yeni doğmuş bir bebeğin sıfır düşünce becerisine sahip olduğunu söylersem heralde kimse itiraz etmeyecektir. Bebek gezegende geçirdi süre içerisinde düşünme becerilerine sahip olacaktır. Kötülük eylemden önce felsefî bir boyut taşır. 1.5 yaşında ki ikiz bebeklerden diğerinden irice olanı İştahlı olması nedeniyle biraz kaba kuvvet kullanarak ikizinin elindeki şekeri aldığını düşünelim. İrice olan bebek kaba kuvveti nasıl ve hangi amaca ulaşmak için kullanması gerektiğini biliyor. Bunu gezegen üzerinde geçirdiği 1.5 yıllık süre içerisinde edindiği düşünme becerisi sayesinde yapabiliyor. Az önce belirttiğim gibi kötülük kavramının felsefi olduğunu varsayarsak insanın dünyaya geldiği an itibari ile düşünme becerilerinden yoksun olduğu ve kötülük kavramının felsefesini anlamayacağı için kötülük insanda doğuştan gelen bir şey değildir sonucuna vardım.
(DÜZELTME: Sonradan aklıma gelen bir eksikliği tamamlamak istiyorum.
Evrim teorisine pek hakim değilim fakat hangi mantıkla söylediğimi anlayacağınızı düşünüyorum; bitkiler haricindeki canlıların oluşum esnasında kalıtım yolu ile bazı veriler önceki nesillerden kendisine aktarılır. Doğumdan sonra dış dünya ile etkileşimde bulunan canlı bazı iç güdülere ve reflekslere sahiptir. Buna doğanın kanunu diyebiliriz; yukarıdaki irice bebeğin ikizine uyguladığı kaba kuvvetin güdüsel mi yoksa düşünerek kazanılmış bir yöntem mi olduğu belirsiz fakat şimdi verdiğim örneği silip yerine sayısız örnek ekleyebilirim. Buna gerek duymuyorum, aktarmak istediğim mantığı anlayan anlayacaktır. Bu düzeltmeyi yapmamın nedeni ise şayet bu yazıyı başka biri yazmış olsa ve ben okumuş olsam söz konusu örnek kafada ufak ama geçici bir sarsıntıya neden olabilirdi.)(Ve tabi içgüdüsel reflekslerin herhangi bir nedenle bir canlıya zarar vermiş olması hatta bu güdünün o canlının hayatına mâl olması kötülük değildir. içgüdünün felsefi boyutu yoktur.)
Bu benim şahsi görüşüm doğruluğunu kendim için kesin görsemde kamuoyunun itibar etmemesi gerektiğini belirtmek istiyorum. :))